1 Mayıs sol için neyi ifade eder?
Solun 1 Mayıs’ta İstanbul-Taksim’de toplanma inadı neye işaret?
İstanbul-Taksim’de geçmişte büyük olaylar oldu. İnsanlarımız katledildi. Evet, ben diyorum, sol/komünist hareketlerin dışında olmasını geçin, ülke birliğinin ve bağımsızlığının mücadelesini fiilen ve fikren veren bir kişi olarak “İnsanlarımız katledildi.” diyorum.
Bu katletmeden fayda umanlara bakın, anlarsınız. Ve bu fayda umanlar, Türkiye içinde değil; Türkiye dışındadır!
Taksim’de mitingde kalabalığa saldıranlar kontrgerilla gösterilir, darbe yapmak isteyen asker içinde bir cuntanın provokasyonu gösterilir, sol içinde iç çatışma gösterilir.
Şu gerçek ki; 1 Mayıs 1977 dönüm noktası. Sol/komünistler birbirlerine girdiler. Kalabalık üzerine kurşun yağdı. Açık açık katliam için ateş ediliyordu.
O dönemde Türkiye’de hemen her yerinde şiddetli kavgalar oluyordu. silahlar konuşuyor, günde üç, beş on insan toprağa düşüyordu. Bir kaos ki anlatılamaz. Fakültelerde artık ders yapılamaz hâle gelmişti. O dönemde benim fakültem bir yıl için 11 defa kapandı desem, kaosun nereye vardığını düşünün artık.
1 Mayıslarda her zaman, sol/sosyalistler/komünistler yüreklerinde intikam ateşini alevlendirirler; ancak, kimden intikam alacaklarını bir türlü belirleyemezler. Elbette içlerinde bilenler vardır. Meselâ; Türkiye Komünist Partisi (TKP) üzerine gidilir. O dönem “Çinciler” diye de anılan Aydınlıkçılar özellikle TKP’ye tavırlılardı. TKP’ye tavırlı başka gruplar da var. Arnavutlukçular, Kübacılar, Kuzey Koreciler, daha başka versiyonlar birbirlerine bakarak, yön belirliyorlardı.
Ha biriniz de Türkiye’nin komünisti olun yahu!
Polis kayıtlarında 1 Mayıs 1977 mitingine 99 sendika ve 55 dernek ve kuruluş katıldığı yazılı. Kalanların sayısı da 500 bin verilir.
Şimdi 1 Mayıs’ta Taksim’e yürünmesi, orada miting yapılması için ajitasyonda ön alan DİSK, o dönemde TKP’nin güdümünde gösterilir. TKP, Mustafa Suphi’nin kurduğu, Nâzım Hikmetlerin, Zeki Baştımarların, İsmail Bilenlerin birbirlerini yiye yiye ömür tükettikleri, Sovyetlerin kuyruğuna asılı illegal parti idi. Sovyetler dağıldı, parti bitti. Çok sonra bu adla kurulan parti ile Sovyetler güdümündeki bahsettiğimiz parti ayrı.
İsmi anılınca huşudan transa girenlere KUTV diplomalı, TKP’nin önde gelen isminin, Nâzım Hikmet’in “Seni Düşünüyorum” şiirinden birkaç mısraımsı satırlarını verirsem bir komünistin yönünün nereye açık olduğunu hemen anlarsınız:
“Seni Düşünüyorum / Türkiye Komünist Partisi, // T. K. P.’m benim, / seni düşünüyorum. / Sen dünümüz, bugünümüz, yarınımızsın, / en büyük ustalığımız, / en ince hünerimizsin./ Sen aklımız, yüreğimiz ve yumruğumuzsun.(...) Oturmuşum deniz kıyısına, / bakıyorsun limana giren Amerikan zırhlısına. / Hastasın, açsın, öfkelisin. / O da bakıyor sana, / hem de nasıl, / efendinmiş, / patronunmuş, / sahibinmiş gibi itoğlu it.”
Solun/komünistlerin/sosyalistlerin neden illa 1 Mayıs dediklerini anlayabilmek için, bağlantıları da iyi bilmek, gerçekçi olmak gerekir.
Bu iyi bilinmesi gereken yapı TKP’dir. DİSK’in yönetimi o dönemde TKP’li gösteriliyorsa, Sovyetler’den bağımsız hareket edenlerin veya TKP’nin yerinde neden biz yokuz? Asıl bağımlı biziz diyenlerin birbirlerini biçmeleriyle kendi fikir tarihlerine kara sayfa eklemişler ve bu kara sayfaya arkalarına taktıkları “masum” görüntülü yapıları da sürüklüyorlar.
CHP’nin acar genel başkanı Özgür Özel, DİSK’in provokesine âlet oluyorsa, bunun arkası başka türlü gelecektir. CHP, ayrıksı bir yapıya dönüştürülmek istenecektir. CHP’nin 1970’li yıllardaki yalpalanmasını incelesinler, bizim dediklerimizin ister istemez teyit edeceklerdir. Kesin ifade ediyorum: Yanılmıyoruz!
Taksim’de inatlaşmanın bir mantığı yok. Türkiye büyük acı yaşadı. Gidersin, karanfillerini bırakırsın, eğer inançlıysan duanı edersin. Ama sırf intikam için, sırf acıları tazelemek için, illa Taksim’de toplanacağım, demek, intikam ateşini körüklemektir. Birileri belki yine mitingi provoke edeceklerdir.
Şu sol kanat ne zaman gerçekçi olacak?
Hangi ülkede, kendileri gibi değil; başkaları gibi düşünenler var?
Sol, 1 Mayıs’ın kendileri için asıl ne ifade etmesi gerektiği üzerinde bir daha bir daha düşünsün, kör kuyuda debelenip durmasın.