“13 yaşındaki çocuk gibiler...”
Eski Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl, Rus devlet kanalı Rossiya-1 TV tarafından yayınlanan ve Yugoslavya’nın bombalanmasının 25’inci yıldönümü vesilesiyle hazırlanan “Belgrad” adlı belgeselde konuştu ve Avrupa’nın çocuklar tarafından yönetildiğini vurgulayarak, “Şu anda oradaki baloya gençlerin hükmettiğini söyleyebilirim. Yaşları ne olursa olsun onlar yetişkin değiller. Her ne kadar Bayan Ursula von der Leyen daha çok ergen yaklaşımına sahip olsa da, her söz ve eylemini sonuna kadar düşünen olgun bir yetişkin gibi davranmıyor” dedi.
Sputnik’in haberine göre bugünkü siyasilerin yaklaşımlarının inanılmaz derecede duygusal ve çocukça bir hal aldığını söyleyen Kneissl, Von der Leyen ile birlikte mevcut Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un davranış biçimine de dikkat çekti. Kneissl, Baerbock’un kesinlikle bu çocuksuluğun bir örneği olduğuna değinerek, “Onlara ergen diyorum çünkü bana kapıyı çarpıp kendilerini odalarına kilitleyen ve çevrelerindeki dünyadan kendilerini soyutlayan 13 yaşındaki çocukları hatırlatıyorlar” ifadelerini kullandı.
Bu arada AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Ukrayna’yı, Ukrayna halkını sevdikleri için değil, hem jeopolitk çıkarları sebebiyle hem de ABD'nin dünyadaki rolünü korumak için desteklediklerini açıkladı.
***
Kneissl’in konuşması ister istemez, Türkiye’de bozulan siyasi sistem içinde çocukça hareketler yapan siyasileri getiriyor. Bir de talimatları yerine getirmekten başka rolü bulunmayan bakanlar var. Aslında herkes gibi onlar da sadece bakıyor...
Türkiye’deki siyasi sistemi, genel başkanlara diktatör yetkisi veren siyasi partiler yasası bozuyordu. Bir de Anayasa, sisteme uymayan Cumhurbaşkanı’na yani bir kişiye göre yeniden düzenlendi! Meclis’teki Anayasa değişikliği oylaması, gizli oy kuralı ihlal edilerek yapıldı. Referandumda da oylama devam ederken, Yüksek Seçim Kurulu mühürsüz oyların da geçerli olduğunu ilan etti. Üstelik bu değişiklik, ne olduğu hala aydınlatılmayan bir darbe girişimi sonrası yapıldı. Asıl darbe, oylamaları hukuka uygun olmayan Anayasa değişikliği idi. Tayyip Erdoğan, bu duruma itiraz edenlere “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diye cevap vermişti... Yeni sistemin “atı çalmak”la kurulduğunun itirafıydı bu...
***
Şimdi de Yeni Anayasa’dan söz ediyorlar. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Bayramdan sonra nasip olursa partilerimizi de ziyaret edeceğim. Tek tek hepsiyle görüşürüm, inisiyatif alırım. Mühim olan partilerimizin kendilerinin anayasa değişikliği konusunda hazır olabilmesidir.” dedi.
Kurtulmuş’a “Sayın Davutoğlu'nun Suriye'ye götürdüğü anayasa değişikliği gibi Türkiye'den istenilen, ABD'nin istediği bir anayasa değişikliği mi, yoksa Türkiye'nin menfaatleri doğrultusunda istenilen bir değişiklik mi?” diye bir soru da soruldu. Kurtulmuş, bu soruya bütün siyasi partilerin anayasa konusunda aynı şeyi söylediğini ifade ederek kaçamak cevap verdi!
Numan Kurtulmuş, “Anayasa'nın ilk dört maddesi konusunda siyasi partiler arasında anlaşmazlık var. Bu konuda herhangi bir gevşeme ya da herhangi bir esneme söz konusu olabilir mi?" sorusuna, "Önce ittifak edilecek hususların gündeme getirilmesi lazım. İlk dört madde konusunda partilerin bir ittifak halinde olmayacağı aşikârdır. Dolayısıyla tartışmalı olduğu belli olan bir konunun gündeme getirilmesi lüzumsuz yere gündemi işgal etmektir. Onun için ilk dört maddenin bu tartışmalarda gündeme alınmayacağı aşikârdır." karşılığını verdi.
***
Yani 13 yaşındaki çocuğu kandırır gibi önce uzlaşma sağlanan maddeleri değiştirecekler, ilk dört maddenin değiştirilmesine de sıra gelecek! Peki bunu kim istiyor? Sorudaki gibi ABD ve AB istiyor değil mi? Kurtulmuş veya diğer AKP sözcüleri, “darbe anayasasını değiştirelim” derken 13 yaşındaki çocukları kandırır gibi konuşmuş olmuyor mu? “Herkesi kör, âlemi sersem zannetmek” değil mi bu?
Gerçekte devleti, Türk devleti olmaktan çıkarmaya çalışıyorlar! Borrell gibi itirafta bulunan AKP MKYK üyesi Abdurrahman Kurt, “Askeri vesayeti bitirmek için ABD ve cemaatle birlikte çalıştık” diyerek, aslında neler olduğunu söylememiş miydi?
Dini, milliyetin karşısına çıkararak oluşturdukları kitle psikolojisi içinde, bireylerin algılama seviyesi 13 yaş seviyesinden daha da aşağı düşebilir’
Yalnız, aynı kitleler derin uykudan uyanır da, AKP’nin, egemenliği Türk Milleti’nin elinden almak için çalıştığını anlarsa neler olur?