15 Temmuz: 40 satır; 16 Nisan: 40 katır!

Tayyip Erdoğan, "16 Nisan'da tarihi bir tercih yapacağız diyor; "Eski yönetim sisteminin devamını mı yoksa yeni bir yönetim sistemi kurulmasını mı tercih edeceğiz?" diye soruyor!

Tayyip Bey'in "Eski yönetim sistemi" dediği rayından çıkarılmış olsa da Anayasal düzen olarak devam eden Atatürk Cumhuriyeti'dir. Yeni Yönetim Sistemi'ne hazırlık olarak Rize'de Atatürk heykelinin bahaneyle yerinden söküldüğünü, Denizli'de yapılmak istendiği gibi Atatürk adı yazılı stadyum tabelalarının ortadan kaldırıldığını, Karacabey'deki gibi Türkiye Cumhuriyeti bayrağı yerine Osmanlı bayrağı çekildiğini görüyoruz. Aynı dönemde İstanbul ve Ankara'da havaalanlarına Kürdistan bayrağı çekilmesi de yeni yönetim sisteminin ne demek olduğunun en önemli işaretidir. Türkiye'nin böyle bir tercihe sürüklenmesinin sebebi ve dayanağı olarak 15 Temmuz'daki darbe girişimi gösteriliyor.

***

Burada cevaplandırılması gereken sorular var:

-Tayyip Erdoğan ve ondan önce Devlet Bahçeli, neden böyle bir sistemin önünü açmak istedi? 15 Temmuz'u kim planladı ve nasıl önlendi?

-Erdoğan neden ikide bir "Türkiye'ye kimse diz çöktüremez!" diyor? Neden 16 Nisan'ı "kırılma noktası" olarak gösteriyor?

"Devletin bekâsı" cumhuriyetin kuruluş felsefesinden vazgeçmekle mi sağlanacak? "Ne mutlu Türk'üm diyene" sözüyle de ifade edilebilecek kuruluş felsefesi ortadan kaldırılırsa, milleti millet yapan, ona var olma gücü veren bağlar kesilmiş olmayacak mı? O zaman tespihin imamesi olmanın, yani başkan olmanın ne anlamı kalacak? İmame ve tespih taneleri darmadağın olmayacak mı?

Esasen, MİT'in 80'inci kuruluş yıldönümünde, Müsteşar Emre Taner, devlet içinde bir rejim değişikliği hazırlığı olduğunun işaretini vermişti.

Fakat 15 Temmuz'u çözmeden, tek adam sistemine geçiş projesinin kimin ihtiyacından kaynaklandığını anlayamayız.

***

Kerem Çalışkan, odatv'de, Takvim yazarı Ergün Diler'e de atıfta bulunarak, 15 Temmuz'u özetle şöyle izah ediyor:

"Darbeyi, 'Ilımlı İslâm' projesini temsil eden CIA planladı. Medeniyetler Çatışması tezini benimseyen Pentagon ise CIA-FETÖ darbe kalkışmasını, Erdoğan'a haber vererek engelledi.... Erdoğan bunun karşılığında FETÖ'yü tasfiye ederken, Medeniyetler Çatışması'nın fedailiğini üstlendi. Oyun buydu! 16 Nisan'da Medeniyetler Çatışması'nı oylayacağız. Türkiye'nin Medeniyetler Çatışması'nda öncü 'fedai ülke' olup olmamasını oylayacağız...

Huntington'un tezine göre Türkiye Atatürk'e sırt çevirmeli, İslâm âlemi liderliğine soyunmalıydı! Neo-Osmanlı tezlerin babası da Huntington'du. BOP Projesi'nin de temelinde yatan düşünce buydu.

Son gelişmeler gösteriyor ki, Erdoğan 15 Temmuz'da iktidarda kalma karşılığı 'Medeniyetler Çatışması'na dönme sürecine girdi...

Erdoğan bu nedenle Avrupa ile savaşa girdi...

Erdoğan bu nedenle 'Haç-Hilal kavgası' dedi..."

***

Fakat durum böyleyse Pentagon'da çalışmış, İsrail'de ayrıca Süleymaniye, Selahaddin ve Dohuk üniversitelerinde ders vermişliği de olan Michael Rubin, neden hâlâ Tayyip Erdoğan'ı hedef alıyor ve "Paraları nerede sakladığını bilmediğimizi mi zannediyorsun?" diye mesaj yazarak şantaj yapıyor? CIA'nın "Ilımlı İslâm" Projesi adına mı?

Görünen şu ki tek adamlık projesi geçerse, Barzani'nin bayrağı, Diyarbakır'da da dalgalanacak! CIA projesinin de Pentagon Projesi kadar büyük bir tehdit olduğunu 15 Temmuz'da yaşadık. Türkiye'ye 15 Temmuz'da 40 satır gösterilerek 16 Nisan'da 40 katıra ayaklarından bağlanıp sürüklenmeye ikna edildiği anlaşılıyor! Sonuç aynı kapıya çıkıyor! İkisinde da parçalanmak var!

Türkiye'yi yönetenler, sonu parçalanmaya giden bu ikili tercihe karşı millî bir proje geliştirip uygulayamaz mıydı da yine Amerikan ipine sarıldı?

Yazarın Diğer Yazıları