1618 sayılı yeni TÜRSAB Kanunu taslağı hakkında (1)

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Sayın Başaran Ulusoy’u turizm sektörü ve onun lokomotifi konumundaki seyahat acentelerinin önünü açıcı çalışmalarından ötürü kutluyorum ve başarılarının devamını diliyorum. Turizm sektöründe bilfiil yirmi yıldan bu yana hemen her kademesinde çalışmış ve hâlâ da çalışmakta olan bir kişi olarak, benim de şahsen bu “1618 sayılı yeni TÜRSAB kanun taslağı” ile ilgili katkılarımın olacağını düşünerek elimden geldiğince bu köşeden  “taslakta açık olarak belirtilmeyen” noktaları analiz etmeye çalışacağım.
Öncelikle karşı olduğum nokta “taslak”  ile ilgili düşüncelerin TÜRSAB merkezine e-posta yolu ile iletilmesi konusu. Belki burada amaçlanan “taslak” üzerinde düşüncelerin olgunlaşması ve fikirlerin bir merkezde toplanması olarak tasarlanmış olabilir ama, TÜRSAB üyesi tüm seyahat acentelerinin faaliyet gösterdikleri bölgelerdeki olumsuzlukları ortadan kaldıracak şekilde bir çözüm düşünülüyorsa, o zaman bu “taslak” ile ilgili görüşlerin birebir birlik üyesi seyahat acentelerinin doğrudan katılımının sağlandığı ve her bölgede birkaç gün sürecek “taslak toplantıları” şeklinde bir faaliyet organizasyonu şeklinde yapılmalıdır.
Burada üzerinde konuşulan “bir vergi kanunu” ile ilgili yasal değişiklik değil. Birebir insanlara “hizmetin pazarlandığı” turizm sektöründen bahsediyoruz. Dolayısı ile bu konuda yapılacak en küçük bir hata “ülke turizm gelirlerinin” olumsuz şekilde etkilenmesine neden olacaktır. Turizmde “hizmetin verildiği yerlere” göre sorun ve çözüm üretmek gerekmektedir. TÜRSAB ileri de çıkacak olumsuzlukların şimdiden önüne geçmek için, Kapadokya’daki seyahat acentesini de, Muğla’daki seyahat acentesini de dinlemek zorundadır.
Ama sadece Muğla, Antalya veya İstanbul’daki seyahat acentelerinin görüşleri ile olgunlaştırılmaya çalışılacak bir  “taslak”  amacına ulaşamayacaktır. Burada turizm sezonunun başlamasına ramak kaldı ve hatta yavaş yavaş turistler de gelmeye başladı. TÜRSAB’ın önünde yaklaşık üç haftalık bir süre var, TÜRSAB, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’ndan temsilcilerin katılımı ile “taslak” hakkında seyahat acentelerinin görüşlerini almak üzere bölge toplantılarına başlamalıdır. Dünyada insanların yaptıkları harcamaların yüzde otuzu “hizmet sektörüne” yapılmakta. Sektörler arasındaki en büyük sektör  “hizmet sektörü” ve turizm faaliyetleri de “hizmet sektörünün” en büyük alanlarından birisi olduğuna göre, bu sektöre yön verecek olan herhangi bir yasal değişiklikte çok ama çok ciddi bir çalışmaya ihtiyaç vardır.
Bugünkü yazımda “taslak metindeki”  maddelerle ilgili bir şey yazmayacağım ama, baştan söylemek istediğim nokta, “taşımacılık ile seyahat acenteciliği faaliyetlerini birbirine karıştıracak değişikliklerden vazgeçilmesi gerektiğidir” Eğer bu iki faaliyet birbirine karıştırılırsa, daha baştan yasal değişiklik amacına ulaşamayacak sadece kağıt üzerinde bir değişiklik olarak kalacaktır. Yapılacak çalışmalarla, turizm faaliyetlerinin birebir yapıldığı “sahaya inilmesi” gerekmektedir. Sektörün “sahadaki tarafları”  ile istişare daha ayakları yere basan ve uygulanabilirliği olan bir “taslak metne” doğrudan katkı sağlayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları