20 soruda Ahmet Altan

Taraf’ın arka sayfasındaki standart sorulara her gün birbirinden ünlü kişiler, birbirinden ilginç cevaplar
veriyor. Hiç düşündünüz mü aynı soruları gazetenin yayın yönetmeni cevaplasa nasıl bir tablo oluşurdu?
Velev ki...
Ahmet Altan
1. En sevdiğiniz kelime?
Para!
2. Nefret ettiğiniz kelime?
Namus...
3. Ne sizi heyecanlandırır?
Yaşlı kadınlar...
4. Heyecanınızı ne öldürür?
İnançlı insanların tabuları, ahlak kuralları, sınırlar...
5. En sevdiğiniz ses nedir?
Diyarbakır’da polislere sapanla bilye atan çocukların çıkardığı senfonik melodi(!) O ses sayısız yazıma ilham olmuştur!
6. Nefret ettiğiniz ses nedir?
Hani insanlar okul bahçelerinde, tören alanlarında vs. yan yana dizilip, hareketsiz halde, hep birden bağırıyorlar, o gürültüye hiç tahammülüm yok!
7. Hangi mesleği yapmak istemezsiniz?
Askerlik  tabii...
8. Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz?
Karda yürüyüp izimi belli etmemeye...
9. Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz?
Arabistanlı Lawrence! Yasemin de Mata Hari olsa; tarihe geçerdik!
10. Nerede yaşamak isterdiniz?
Tampon bölgede!
11. En önemli kusurunuz nedir?
Bir çift güzel kadın göğsünü vatana tercih ederim!
12. Size en fazla keyif veren kötü huyunuz nedir?
Cinayeti çekici buluyorum, günde 8-10 kişiyi öldürmek istediğim oluyor. 
13. Kahramanınız kim?
Milwaukee canavarı! Hem romantik, hem cinayetin cazibesine karşı koyamıyor!
14. En çok kullandığınız küfür?
Hangisi daha tahrik edici olacaksa duruma göre değişir; bazen Türk, bazen milliyetçi...
15. Şu anki ruh haliniz?
Bozuk plak gibiyim! Evirip çevirip aynı yazıyı yazıyorum ama Kürtleri, solcuları, Alevileri ve dindarları birleştirip, büyük bir isyan organize edemedim...
16. Hayat felsefenizi hangi slogan özetler?
Kardeşler birleşin, yaşasın ensest!
17. Mutluluk rüyanız nedir?
Herkesin haymatlos olduğu bir dünya!
18. Sizce mutluluğun tanımı?
Kadın, para, boğaz, rakı, balık...
19. Nasıl ölmek isterdiniz?
Gösterişli! Şöyle yarım saatte “Hepimiz Ahmet’iz” organizesinin yapılabileceği biçimde!
20. Öldüğünüzde cennete giderseniz, Tanrı’nın kapıda size ne söylemesini istersiniz?
Varlığına inanmıyorum ki ne isteyebilirim... Tabii eğer varsa; hurilerim burada buyur dese fena olmaz!..

++++++


Oğlunla gurur duy Taha!
Armut dibine düşer, kızıl elma olacak hali yoktu ya!
Türkiye’nin resmi ideolojisinde ’devletin itibarı’ başka her şeyden kıymetlidir.  Zaten vatandaş denen şey, ’varlığım Türk varlığına armağan olsun’ diye bağırta bağırta büyütülen bir ’aparat’tır. Arada biraz ’zayiat’ verilse ne olur?
Bu, kuşkusuz otoriter bir ideoloji. Allah’tan giderek seyreliyor. Elbette bunda Türkiye’nin vardığı demokrasi seviyesinin, küreselleşmenin, Avrupa Birliği standartlarının, kök salan liberal felsefenin büyük etkisi var. Ama iktidardaki AK Parti’nin zihinsel ve manevi dokusu da bu işte rol oynuyor. Çünkü bu partinin değerleri, sözünü ettiğim otoriter Cumhuriyet ideolojisine dayanmıyor.
Ben bu açıdan AK Parti’nin Türkiye’ye önemli bir katkıda bulunduğunu, ‘devlet fetişizmi’ ve ’Ulu Önder kültü’nden başka her şeye kapatılmış olan ’kamusal alan’a o çok ihtiyaç duyulan ’geleneksel değerleri’ kattığını düşünüyorum. Bunu en veciz şekliyle ifade eden Sayın Mehmet Ali Şahin’i de yürekten tebrik ederim.
* Mustafa Akyol / Star


++++++



Günün Sözü
Soru: Küresel ekonomik kriz Türkleri nasıl etkiliyor?
Yanıt: Dolar ve altına
yatırım yapanları teğet... Kömür ve nohuda yatırım yapanları delip geçerek...
* Haldun Ertem


++++++



Bu fotoğraf da mı sahte?
Geçtiğimiz günlerde 1983 yılında ANT tarafından yayımlanan ve ’Mehmet Ali Birand’a yakışmayacak ifadelerle’dolu Ermeni Terörü adlı kitaptan bahsetmiştik. Hani işbirlikçi Ermeni çetecilerini, Türkler’e yaptıkları katliamları ve diplomatlarımıza dönük suikastleri anlatan kitap!
Birand, Yiğit Bulut’a yolladığı açıklamada,  “o kitabı ben yazmadım” demiş. Ve ’ilanlar vermesine, hukuki haklarını kullanmasına rağmen de yazarı bulamadığını’
eklemiş.
“Bu durumda ortada sahte bir Birand’ var” diyor Bulut.
Madem ortada sahte bir Birand var, bir konuyu daha açığa kavuşturmak lazım. Şimdi biz iki de bir elleri kelepçeli, ’nitelikli dolandırıcılık’tan sanık sandalyesine oturtulmuş bir Mehmet Ali Birand fotoğrafı yayımlıyoruz ya.
Acaba fotoğraftaki kişi gerçeği mi, sahtesi mi?
Malum photoshop denen bir teknoloji var?
Eğer Mehmet Ali Bey, TRT’yi dolandırmaktan yargılanırken çekilen bu fotoğraftaki kişinin kimliği ile ilgili  de bir açıklama yaparsa seve seve yayımlarız!


++++++



“Üç Maymun”u oynamıyorlar
Cannes’dan “En İyi Yönetmen”  ödülü ile dönen Nuri Bilge Ceylan’a ‘Altın Portakal’ı yedirmemelerini  “Nobelli Orhan Pamuk abisinden öğrenip, “Nası diyoo siz Turklaer” diye konuşmaması, Fatih Akın gibi “Ben askere maskere gitmem” dememesi” ne bağlamıştı Yılmaz Özdil. Radikal’den Nur Çintay’ı Ceylan’ın başrol oyuncusu Hatice Arslan’a saldırırken okuyunca “dahası da varmış” dedim.
Arslan, Radikal’e verdiği röportajda “Biz eğer Atatürk’ün ilkelerine sahip çıkan bir millet olsaydık böyle olmazdık.” demiş. Büyük suç!
Yeterince liberal takılamamışsın, hem aile kurumunun öneminden bahsetmişsin, hem de utanmadan(!) ‘Atatürk’ ve ‘millet’i aynı cümle içinde kullanmışsın! Cumartesi annelerinden bahsedemedin mi? Veya illa Atatürk’ü anacaksan, peşinden tabuları yıkmak filan deyiverseydin... Nuri Bilge ‘ülkem’ diyor, Hatice ‘milletim’... ‘Üç Maymun’dan geriye ne kaldı? Yavuz Bingöl! Bir filme bir ‘tabu yıkıcı’ az demek bu devirde!


++++++



Rakamsal İrade konuşacaksa;
Var mısın? Yok musun?
TBMM ile yerel ideolojinin kalkanı yargı çatıştığı zaman ortaya çıkan manzara hoş değilmiş ama yine de illaki bir pozisyon almak şart ise milli iradeden yana olmak evlaymış!
Koskoca AİHM yargıcının eşi Eser Karakaş böyle diyor.
Bir de Işıl Hanım’a sormak lazım, yargı kararlarıyla ilgili olarak ’tarafgirlik’ konusunda ne düşünüyor?
’Anayasa alerjisi’nin altındaki gerekçe malum:
1982 Anayasası! Darbe yasaları! Cunta mirası!
Anlamadığım bir şey var:
Her fenanın kaynağı sayılan bu anayasa halk oylamasına sunulmamış mıydı?
7 Kasım 1982 tarihinde rekor katılımla yapılan referandumda yüzde 93 evet oyuyla kabul edilmemiş miydi?
Yüzde 47 milli irade ise, bu yüzde 93 neydi Eser Hoca?


++++++


Yiyin efendiler yiyin
Memurun, işçinin kemerini sıkan hükümet, Çankaya Köşkü’nün bütçesine yüzde 25 zam yaptı. Çankaya’nın 2009 yılı bütçesi 69 milyon 300 bin YTL oldu.  Yalnızca tadilat işlerine, 23.5 milyon YTL’lik ödenek ayrıldı  (Bu paraya yeni bir köşk bile yaptırılır)...  Ahmet Necdet Sezer  7 yılda 110 milyon YTL harcamıştı... Gül ailesi bir yılda yaklaşık 70 milyon YTL harcayacak... Acaba zihinlerinde  “Fakir ülkenin  yarıdan çoğu yoksulluk sınırı altında yaşarken biz bu saltanatı hak etmek için ne yaptık?” gibi bir vicdani soru oluşuyor mudur? Hiç sanmıyoruz...
* Melih Aşık / Milliyet


++++++



Mini Yorum
Tehlikenin farkında mısınız
?
Perihan Mağden “İstiklal Marşı’nın sözlerini değiştirelim” diyor! Mustafa Akyol, “Anayasa’nın değiştirilemez ilkeleri, başkent, rejim vs. gibi ” birilerinin tercihleri “ değişebilmeli, ” Ulu Önder Kültü “nden kurtulalım” diyor! Cezaevinden meclise geçiş yapan Sabahat Tuncel, “terörist” olduğunu söylüyor! Ahmet Altan, “vatan dediğin toprak parçası, bunun için ölünür mü” diyor! Tehikenin farkında mısınız? Cumhuriyet’in ellerimizden kaydığına inanalım istiyorlar! “Hak ediyor muyuz?” Ne demek? “Biz hak etmiyoruz, buyrun siz alın” mı diyeceğiz! Her koldan böylesine kuşatıldığı halde  85 yıldır ayakta tuttuğumuz Cumhuriyet’i kutlamak elbette hakkımız.
* Selcan TAŞÇI

Yazarın Diğer Yazıları