2009'da turizm sektörünün kazanması için!

2008 yılı yaz sezonu ortasında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Ören Yeri ve Müze giriş ücretlerini yaklaşık iki katı oranda artırmasının, zaten azlığından şikayet edilen ’Kültür Turları’nın 2009 yılında daha da azalmasına neden olacağı kesindir.

Krizde tercihlerini halktan yana koyan ve halkın krizden en az etkilenmesi için vergi oranlarını indiren ülkeler olduğu gibi, krizin bizatihi sorumlusu olan bankacılık ve borsa sektörlerini koruyan, ülke ekonomisine verdikleri zararları gizleyen, ülke dışında kriz sorumluları üreten ülkeler de var.
Krizin merkezi olarak gösterilen ABD’de çıkış yolu olarak iflas eden şirketleri devletleştirmek seçildi. Ülkemizde bir kısım rantçı çevre hemen Uluslararası Para Fonu(IMF) ile anlaşma yapmanın en uygun önlem paketi olacağını söyledi. Hükümet de buna uyarak,  “ümüğümüzü sıktırmamak için” hemen anlaşma masasına oturdu.

Bundan sonraki süreçte, Uluslararası Para Fonu’ndan alınan borçların faiz ve anaparasının kimlere ödettirileceğini hükümet edenlerin alacakları kararlar ortaya koyacaktır. Küresel krizin turizm sektörüne etkilerinin olumsuz olacağı belli olmakla beraber, bu olumsuz etkinin oranı üzerinde bir tahminde bulunmak biraz zor.

Ülkeye gelen turistin yaklaşık %75’inin Avrupa kökenlilerden oluştuğu düşünülür ise hükümetin turizm sektörüne dair alması gereken tedbirler daha bir önem kazanmakta. Turizm sektörünün 2009 senesini büyük bir fiyasko ile kapatmamasının başında, ülkeye gelen turistlerin turlara çıkmasını kolaylaştırıcı bazı önlemler alınabilir.

Ören yeri ve müze giriş ücretlerindeki fiyat artışı bir yıl ötelenerek 2007 yılındaki fiyatlara çekilebilir, turlara katılan turistler harcama yapan turist grubunu oluşturduğundan, turlara katılımı artırabilmenin diğer bir olmazsa olamazı da tur maliyetlerinin aşağıya çekilmesidir. Tur maliyetlerini yükselten etkenlerin başında, petrol fiyatlarının yüksek olması gelmektedir. Yine krizin etkisini azaltmak adına varili 140 dolardan 70 dolara düşen petrol fiyatlarındaki gerçek indirimleri, turizm sektörünün bel kemiğini oluşturan taşımacılık sektörünün yararlanabileceği şekilde yeniden düzenleme yoluna gidilmelidir. Yabancı kaçak çalışanlarla ilgili etkin denetimler uygulamaya sokularak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının haklarının yabancılar tarafından gasp edilmesinin önüne geçilmelidir. Binlerce insanımızın işsiz kaldığı bir süreçten geçer iken, turizm sektörünün zaten sezonluk olarak iş olanakları sağladığı vatandaşlarımızın hakları sonuna kadar korunmalıdır.
Sayın Başbakan’ın dediği gibi,  “krizden kârlı çıkmak istiyorsak” , bunun en mümkün olduğu sektörlerin başında turizm sektörü gelmektedir. Uluslararası turizm kartellerinin  “yok fiyatına”  aldıkları yüzlerce turizm tesisi, onların içinde bulundukları kriz süresinde yeniden Milli sermayeye sahip firmalar tarafından veya devlet tarafından satın alınabilir.  Sahillerimizin parsellendiği son beş yılda, yabancı hegemonyasının turizm sektöründen elini ancak onların daha önce satın aldıkları tesisleri millileştirerek çektirebilir ve Türk turizminin kendi ayakları üzerinde durmasının yolunu açabiliriz.

Tüm turizm faaliyetlerinin yabancı tur operatörlerinin inisiyatifinde geliştiği bir ortamda, ulusla arası krizden en çok etkilenen sektör yine yabancıların kontrolünde olan sektörler olacaktır.
Değerli Yeniçağ Gazetesi okuyucularının Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutlar hayırlara vesile olmasını Yüce Tanrı’dan dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları