2010'da Yunanistan tuzağı

Turizm sezonunun yaklaşması ile birlikte, ülkeye her yıl ne kadar döviz girdisi sağladıkları sözlü ifadeden öteye geçmeyen camiadan aynı teraneleri duymaya başladık; “Yunanistan ekonomik kriz nedeni ile bu yıl Türkiye’den yüzde 12 daha ucuz”...
Be kardeşim Yunanistan fiyatlarını ucuzlatıyor ise sen de ucuzlatmak zorunda değilsin. Kendine yeni pazarlar bulmak ve kendi pazarını oluşturmak senin en doğal görevin. Ama sen yeni pazarlar bulmak yerine İngiliz ve Alman tur operatörlerinin emrinde ve gölgesinde onların kırıntıları ile yetinme hedefi ile turizmcilik yapmaya devam edersen, başka ülkelerdeki fiyat artışlarından veya indirimlerinden doğrudan etkilenirsin.
Burada asıl sorgulanması gereken konu, “Türk turizmcilerin ne kadar risk alarak turizmcilik yaptıklarının irdelenmesi” olmalıdır. Her şeyi devletten bekleyen, sürekli şikayet eden ama iş sermaye ile ilgili konulara geldiğinde bir numaralı “özelleştirmeci” kesilen bu kesimin kesinlikle denetim altına alınması gerekmektedir. Yunanistan’daki fiyatların düşmesi demektir; Avrupa Birliği üyesi olduğu dönemde Birlik bütçesinden daha fazla pay alabilmek ve Avrupa fonlarından daha fazla yararlanmak için, şişirme bilançolar üreten bir ülkenin sonunda düşeceği konum zaten bu olacaktı.
Ürettiğinden fazla harcayan veya kredi kullanan bir ülke olarak görülen Yunanistan, diğer Avrupa Birliği üyesi ülkelerde kendi aleyhlerinde oluşan kamuoyuna şirinlik olsun diye, turizm sektöründe fiyat indirimlerine gitmek zorunda kaldı. Her ne kadar Yunanistan fiyatlarda indirim yaparak Türkiye’den yüzde 12 daha ucuz konuma gelse de, diğer üye ülke insanlarının kendisine bakışında büyük değişiklikler olduğunu, Yunanistan’ın haksız kazanç elde ettiğini, Birliğe yanlış ve şişirme ekonomik bilgiler vererek düşünenlerin sayısı hiç de az değil.
Dolayısı ile Yunanistan turizm girdilerindeki düşüşü göze alarak aslında ülkesinin diğer Avrupa Birliği üyesi ülkelerindeki saygınlığını kurtarmaya çalışmaktadır. Hiçbir Avrupalı ekonomik anlamda kendisini dolandıran ve hakkını yiyenleri affetmez. Durum böyle iken, Türkiye’de turizmci sıfatını taşıyan birilerinin çıkıp Yunanistan’daki fiyatların düştüğünü, dolayısı ile bunun Türk turizmine zarar vereceğini iddia etmesi doğru değildir. Bu insanlar Türkiye’nin hayrına çalışan insanlar değildir, bunlar yabancı ortaklarının veya ağababalarının daha fazla kâr etmesi için Yunanistan ile Türkiye arasında fiyat bazlı bir horoz dövüşü çıkarıp, bu rekabet ortamında pastadan büyük payı alıp gitmek isteyen insanlardır.
Bunların gerçekten amaçları ülkeye daha fazla para girdisi sağlamak olsa idi, Yunanistan’daki fiyat politikasını örnek vermek yerine, oluşturdukları alternatif pazarları gündeme getirirler ve hükümet edenlerden bu konuda yardım isterlerdi.
Turizm geçmişi olmamakla birlikte, son haftalardaki girişimleri ile Sayın Başbakan Türkiye’nin Avrupa’ya endeksli turizm pazarlarına alternatif pazarlar üretmeye başlamıştır. Bunun en güzel örneğini Rusya ziyareti sırasında gündeme getirilen “vize uygulamasının kaldırılması” düşüncesidir. Bu uygulamanın tüm komşu ülkeleri kapsayacak şekilde değiştirilmesi, asıl Türk turizmini patlatacak girişim olarak tarihe geçecektir. Sayın Başbakan’dan bu yönde adımlar bekliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları