Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

23 Nisan'ın ardından... Mustafa Kemal’in çocukları

Bir çocuk bayramı haftası daha bitti. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı miniklerimize, tüm çocuklarımıza hediye eden ve bu coşkunun bir şenliğe, bayrama dönüşmesinde sonsuz emeği olan o büyük ve özel insanı, onun bilmediğiniz yönlerini ve onun  “manevi çocuklarım”  dediği insanların hayatlarından kesitleri sizlerle paylaşayım istedim.

Mustafa Kemal’deki çocuk sevgisi tarifsizdi. Çocuk vatan gibi sevilmeli ve hakları korunmalıydı. Bu sebeple birçok çocuğu koruması altına alır, özellikle yetim ve kimsesiz çocuklara hiç dayanamazmış. Kendisi de babasız büyüyen ulu önder bu yokluğu çok iyi bilir. 1. Dünya Savaşı sırasında iki çocuğu evlatlık alır. Birisi Vanlı 8 yaşındaki Abdürrahim’dir. Abdürrahim Mustafa Kemal’in emriyle  “sanayi mektebi” ni bitirir. 1929 yılında Berlin’e gönderilerek elektrik mühendisliği okur, Türkiye’ye döndükten sonra elektrik mühendisi olarak birçok projede görevler alır. Kız kardeşi Makbule Hanım Atatürk’ün Abdürrahim’le birlikte 3 manevi çocuğunun daha olduğunu söyler. Bunlar Zühre, Arife ve İhsan’dır. Ancak Zühre çok küçükken ölür.

Mustafa Kemal kurtuluş bilincinin okullara sokulmasını ve tarihin çok iyi öğretilmesini ister. Yurt gezilerinde özellikle çocuklarla ilgilenir okumak isteyen çocuklar için yanındaki ilgili kişilere bizzat talimat verir ve takip edermiş.

23 Nisan dünyada ulu önderimiz tarafından çocuklara hediye edilen ilk çocuk bayramı olma özelliğini de taşır. Ayrıca 1 Ekim 1921’de resmi olarak, ailelerini savaşlarda kaybeden çocukların korunması için kuruculuğunu ulu önderin üstlendiği  “Himaye-i Eftal Cemiyeti”  yani  “Çocuk Esirgeme Kurumu”  kurulur. Atatürk özellikle bu kuruma çok önem verir ve T.B.M.M. bu kurumu olanca gücüyle destekler. Prof Dr. Afet İnan bir anısında şöyle anlatmış;

“Atatürk her 23 Nisan’da Çocuk Esirgeme Kurumu’nun çocuklarını Çankaya’ya çağırır ve onları kapıda karşılardı.”  23 Nisan 1927’deki  “Hakimiyet-i Milliye”  gazetesi çocukların otomobille gezmeleri için Reis-i Cumhur hazretlerinin kendi otomobilini tahsis ettiğini yazmaktadır. İlk çocuk hakları beyannamesine imza atan ilk devlet adamlarından biridir. Yine bir yurt gezisinde Bursa’da karşılaştığı öksüz ve yetim Sabiha’yı manevi evlat edinir.  Bir Konya gezisinde ise Rukiye’yi tanır. Bu kimsesiz kızı Ankara’ya getirtir, okutur sonra bir jandarma yüzbaşı ile evlendirir. Bir diğer manevi kızı Afet İnan da Ata’nın vasiyetinde yer alır. İyi bir eğitim alan Prof. Afet İnan, Türk Tarih Kurumu’nun kurucu üyesi olur ve uzun yıllar as başkanlığını yürütür. Bir diğer manevi kızı Nebile’dir. Öğrenim için İstanbul’dan başkent Ankara’ya getirilir. Nebile eğitim sonrası Viyana Büyükelçiliği başkâtibi Tahsin Bey’le evlendirilir. Bugün Atamızın en çok bilinen manevi kızı Ülkü’dür. Ülkü’nün annesi Vasfiye’yi de Zübeyde Hanım evlatlık büyütür. Vasfiye, Zübey’de Hanım’ın ölümünden sonra Makbule Hanımla oturur. Atatürk onun doğan çocuğuna daha yüzünü görmeden Ülkü adını koyar. Kim ulu öndere rastlarsa kaderi değişiyordu. Yine Yalova’ya yapılan bir yurt gezisinde karşılaştığı sığırtmaçlık yapan Mustafa’nın kaderini de değiştirir. Onu korumasına aldırır ve Harp Okulu’nu bitirterek subay olmasını sağlar.

Eğitime büyük önem veren Atatürk öğrencilere yönelik ders kitapları da yazar. Birçok lise ve öğretmen okulunu bizzat gezer, denetler ve öğrencilerle birlikte ders dinler. Sivas lisesinde geometri dersine girer. Arapça okumakta zorlanan öğrenciler için tahtaya kalkıp  “zaviye”  için  “açı”    “dılı”  yerine  “kenar”    “müselles”  karşılığı olarak  “üçgen”  kelimelerini kullanır.
1937 yılında “Ben bir inkılâp çocuğuyum”  adlı kendi hayatını anlatan bir film senaryosu yazdırır. Bu senaryonun düzeltme notları altına el yazısıyla söyle yazar. İşte büyük Atatürk neden özel bir insandır siz karar veriniz...

“Bir zaman gelir beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr ederler ve bana karşı çıkabilirler. Hatta bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından da çıkabilir. Fakat ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve o kadar kuvvetlidir ki; bu fikirler Hint’ten, Mısır’dan döner dolaşır gene gelir feyizli neticeleri kalpleri doldurur.” 
Daima kalbimizdesin, rahat uyu büyük insan...

Yazarın Diğer Yazıları