Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

24 Haziran seçimlerinin düşündürdükleri

24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri AKP'nin kurumsallaştığını ve bir sentez partisine döndüğünü göstermektedir.

                Erdoğan liderliğindeki AKP; Soylu'dan Kurtulmuş'a, Topçu'dan Tuğrul Türkeş'e, Destici'den Bahçeli'ye uzanan bir zihniyeti sentezleyebilmiştir.

                On altı yıldır Türkiye'yi yöneten bir siyasi iktidarın sonuçta hâlâ yüzde elliler civarında halktan oy alabilmesi ülkenin en kurumsal siyasi yapısı haline geldiğini gösteren kanıttır.

                Seçim sonuçları 'AKP'nin geçici bir fenomen olduğu, sosyolojik ve ekonomik sonuçların ürünü olarak siyasette var olduğu' görüşünü çökertmiştir.

                Dahası AKP, ekonomik ve siyasi bir kriz sonrası iktidara gelmiştir. İçinde bulunulan süreçte etin, samanın ve kuru fasulyenin ithal edildiği, soğan ve patatesin ithalatından bahsedildiği bir Türkiye'de halk Erdoğan'a ve iktidarına olan güvenini verdiği oylarla ortaya koymuştur.

Unutulmamalıdır ki bu sonuçlar doların beş liraya yaklaştığı, benzinin altı lirayı geçtiği, soğanın ve patatesin yedi lirayı zorladığı bir zamanda elde edilmiştir.

Böyle bir güveni Türk halkı çok partili hayata geçildiği günden bugüne hiçbir lidere duymamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu seçimleri kazanırken, yenilmezlik serisini de sürdürmüştür.

Sonuçta Türk halkının -doğru ya da yanlış ama- özlemlerini ve geleceğini Recep Tayyip Erdoğan'la gerçekleştirebileceğine yönelik kesin inançlılık hali devam etmektedir.

Halkın sandıkta verdiği destekle başkanlık sistemi tam anlamıyla hayata geçirilecek 2023 yılına uzanan bir süreçte Erdoğan, Türkiye'yi geniş yetkilerle ve tek başına yönetecektir.

Bütün bu gelişmeleri Ecevit'e kendi seçtiği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in fırlattığı bir anayasanın nasıl bir ekonomik ve siyasi krize neden olduğunu düşünerek değerlendirmek gerekir.

AKP düştüğü yerden kalkmaktadır!

Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzde 52 dolayında bir oy almıştır. AKP ise 1 Kasım 2015 seçiminde oyunu yüzde 49.5 oranına çıkarmışken, bu kez yüzde 42.4 dolayında oy almıştır.

Bu oylar 7 Haziran 2015 seçiminde AKP'nin aldığı yüzde 40.87'lik oyun biraz üzerindedir.

Erdoğan'ın aldığı oya rağmen AKP'nin Meclis'te çoğunluğu kalmamıştır. AKP, TBMM'deki çoğunluğunu kaybetmiş olmaktadır.

MHP'nin genel başkanının AKP'yle kurduğu tek yanlı ilişki iktidar partisinin TBMM'deki açığını da kapatmış olacaktır.

2017 yılında referanduma giden süreçte AKP ile MHP'nin tesis ettiği ittifakın Erdoğan açısından ne kadar stratejik bir değer taşıdığı dünkü seçimde anlaşılmıştır.

Bu ittifakın MHP yönünden durumu ise vahimdir.

2002 seçimlerinde MHP'nin %8,35 oy oranıyla baraj altı kalması hariç tutulursa 2007 seçimlerinde %14,27, 2011 seçimlerinde %12,98, 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde ise %16,3, 1 Kasım 2015 erken genel seçiminde %11,9, 24 Haziran 2018 seçimlerinde cumhur ittifakının etkisiyle 11,21 civarında oy almıştır.

Bu MHP'nin 2007 seçimlerinden bu yana aldığı en kötü sonuçtur.

AKP ile MHP ittifakının ortaya çıkardığı bir sonuç daha vardır ki o da AKP her zaman düştüğü yerden daha güçlü kalkarken, MHP düştüğü yerde kalmaktadır.

Sonuçta Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Anayasal Sistemi"nin ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Türkiye gerçekte her anlamda tek adam olan Erdoğan dönemine girmiş bulunmaktadır.

Bu dönem Türkiye'yi de tek adam yönetiminde bir parti devletine taşıyacağından kimse kuşku duymamalıdır. Zaten uzun zamandır diplomaların önemini yitirdiği, referansların esas alındığı bir sürece Türkiye girmişti. Bu defa iyice liyakatin yerini daha çok sadakat, itirazın yerini ise biat ve itaat alacaktır.

Cumhurbaşkanlığı anayasal sistemini getirmek isteyenler bunu gerçekleştirmek için nasıl büyük bir mücadele içinde olmuşlarsa bu sistemden kurtulmak için de Erdoğan sonrası çok daha büyük kavgalar Türkiye'yi beklemektedir.

Yazarın Diğer Yazıları