24 Haziran'ın asıl şoku!..

24 Haziran seçimleri sürecinde neredeyse, "Başkanlık gelecek, huzur olacak" diye düşünenler ve o kitleleri "ya başkanlık ya kaos" manşetleriyle yönlendirenler ülkenin içinde bulunduğu ortamdan çok daha farklı bir hava yaratmaya çabaladılar...

Oysa zaten kıvılcımlar içinde kıvranan sosyal yaşamda kaygı büyürken, seçim biter bitmez ekonomi piyasasını da adeta alevler sardı... Asıl şok bu işte!!!

Yani; tüm bu sosyo-ekonomik kaos son günlerde iyice büyürken, erken seçimin ürkütücü şaşkınlığını yalnızca muhalefete oy veren milyonlarca insan yaşamıyor...

Seçimin üzerinden henüz bir ay bile geçmemişken ekonomide çalan alarm zilleri ve durmayan zam yağmurunun ardından asıl şoku "iktidar"ın peşinden sürüklenen kitleler yaşıyor olmalı...

Siz bakmayın emeklilere verilen bin TL ikramiyeye, Kurban Bayramı'nda bin TL beklenmesine, "imar affı" nedeniyle kaçak yapıları affedilen yüzbinlere, "vergi barışı"yla biraz olsun kıskaçtan kurtulmaya çalışan on binlerce esnafa...

Piyasalarda her yer kaynıyor, herkes krizde, herkes çaresizce bekliyor aslında!..

Ekonomi tam anlamıyla yangın yeri, dar gelirliler artık pazardan bile alışveriş yapamıyor, fileler ne yazık ki boş dönüyor evlere...

Peki; gidişatın hiç de iyi olmadığını ekonomistler artık daha açıktan anlatmaya çalışıyorken, iktidarı yıllardır pervasızca, duyarsızca ve ilgisizce ayakta tutan sosyo-politik mekanizma neler yaşıyor acaba bugünlerde?.. İşte asıl mesele!..

AKP ve Erdoğan'ın kazanmasıyla ellerinde pompalı tüfeklerle sokaklara çıkarak kutlama yapan, göbek atan çevrelerin ev ekonomilerinde sarsıntı yaşanmıyor acaba?..

***

Ekonomik kaos büyürken...

24 Haziran'ın zafer sarhoşluğunu üzerlerinden atamayan AKP yanlısı milyonlarca insanın piyasalarda yaşananlardan gerçekten haberleri var mı ve onlar sandıktaki tavırlarından acaba pişmanlık duymaya başladılar mı?..

Mutlu mu acaba bitmeyen enflasyona, açlığa, işsizliğe ve geçim sıkıntısına rağmen, 16 yıl aradan sonra bile AKP'ye bir kez daha oy veren ve Erdoğan'ı "başkan" seçtiren sömürü kurbanı kitleler?..

Hani şu her ortamda asgari ücrete isyan edenler ve aldıkları üç kuruş maaş artışını yüzde 25'lik doğal gaz zammına kurban eden emeklilerin keyfi yerinde mi?..

Ve ülkenin nasıl bir karanlığa sürüklendiğinden bihaber halde, her seçimde AKP'nin peşinden koşan yoksul köylüler ve kırsal kesim insanları son günlerde ekonomide yaşanan büyük depremi nasıl karşılıyorlar?..

"Yandık, bittik" diye sürekli isyan ederken, Erdoğan'a bir kez daha şans vermekten kaçınmayan meşhur iş dünyası, sanayiciler, esnaf, sanatkar ve üreticiler neler yaşıyor bugünlerde?..

Çarşı-pazar esnafı, "yoksullaştır-köleleştir" stratejisinin milyonlarca kurbanı, hatta son yıllarda sürekli "geçim sıkıntısı" çekenler, yoksulluk sınırının altındayken, din sömürüsüne kurban gidenler mutlu mu acaba şu kaygılı gidişattan?..

Bitmedi AKP'yi ayakta tutanlar... Muhalefetin mitinglerinde "şeker fabrikaları kapatılamaz" diye haykırırken, AKP'ye isyan edilen şehirlerde iktidara bir kez daha oy veren "emekçi"ler gidişattan hoşnut mu?..

Karadeniz'de, Ege'de, Çukurova'da ürününü satamayanlar, Harran'da, patatesi tarlada dururken ve 50 kilometre uzaklıktaki Suriye'den patates ithal edilmesini seyrederken bir de gidip AKP'ye oy veren GAP çiftçileri mutlu mu 24 Haziran sonuçlarından?..

***

Duyarsızlık, mutsuzluk...

AKP'yi ayakta tutan destekçilerine havadan para yağmıyorsa, ekonomide şu günlerde yaşanan depremden en çok onların etkilenmesi gerekiyor aslında...

Çünkü onlarca anketteki sonuçlar da gösteriyor ki, AKP'ye oy verenlerin büyük bölümü köylüler, kırsalda yaşayanlar, eğitim düzeyi düşük çevreler, din sömürüsüyle kolaylıkla ikna edilen müritler, metropollerin varoşlarında geçim sıkıntısı çekenler ve tarım tamamen çökmüşken ezilmekten yorulmayan üreticiler!..

O çevreler seçimin üzerinden 25 gün geçmesine rağmen mutlularsa, o halde neler oluyor Türkiye'de?..

Örneğin; döviz fiyatları neden zirve yaptı, borsa neden sarsıldı, AVM'ler neden kapanıyor, üretim neden duruyor, ithalat-ihracat dengesi neden bozuluyor, çarşılar-pazarlar neden sinek avlıyor ve de soğan-patates nasıl olur da halen 4-5 TL'ye satılabiliyor?..

Tüm bunlar ekonomi mahvolurken görünen sıradan vakalar...

Peki; eski Başbakan Tansu Çiller, "Özel kesimde çok ciddi bir kriz beklentisi görüyorum" diye uyarırken ne demek istedi acaba?..

En önemlisi de; TOBB raporuna yansıyan ve son iki ayın açılan-kapanan şirketleriyle ilgili verilerin karşılaştırıldığı vahim tabloya, şaşırtıcı ve ürkütücü rakamlara ne demeli?..

Baksanıza; geçen aya göre Haziran ayında kurulan şirket sayısı yüzde 32.67 oranında azalmış... Kurulan kooperatif sayısı yüzde 20.56 oranında, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı da yüzde 40.60 oranında düşmüş...

İş çevreleri ekonomik belirsizlik ve ağır vergiler nedeniyle şirket kurmaktan, işyeri açmaktan kaçınırken bir önceki aya göre kapanan şirket sayısında da yüzde 16.47 artış olmuş...

Kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 22.06 oranında artarken, kooperatiflerin yüzde 4.76'sı da kapısına kilit vurmuş...

Yani, insanlar son dönemde piyasadan çekilmeyi tercih ediyor işyeri açmaktan kaçınıyor, ekonomik bunalımın büyüyeceğinden endişe edenler ise işyerlerini kapatarak bir kenara çekiliyor...

Sormak lazım bir kez daha; 24 Haziran seçimleri en çok AKP muhaliflerini sarstı, hayal kırıklığı yarattı ama son 16 yılın neredeyse en büyük ekonomik sarsıntısı, döviz çalkantısı ve piyasa durgunluğu yaşanırken, iktidarın ezeli ve ısrarlı destekçileri gidişattan hoşnut mu?..

Memleketin ekonomisi yangın yerine dönerken ülkenin neredeyse yüzde 50'si hallerinden memnunsa, bu işte gizemli ve karanlık bir iş var ki, nihayetinde lastiği patlar bu pervasız ve duyarsız gidişatın!.. İşte zaman külliyen yanarız ki, vay memleketin haline?..

Yazarın Diğer Yazıları