24 Haziran'ın perde arkası -1- Demokrasiyi vuran "sistem!.."

Memleketin bir kesiminin üzerine adeta kül elenmiş gibi!..

"AKP bu kez gidecek" diye umutlanan büyük bir kitlenin ağzını bıçak açmıyor!..

Milyonlarca yurttaş beklenmedik ve ağır bir "hezimet"in şaşkınlığını - öfkesini- yaşıyor ki, bugünlerde kimle konuşsam, "çok sinirliyim, başım ağrıyor" demekle yetiniyor...

İşte bu yüzden de yukarıdaki başlığı okuyanların büyük bölümü, eminim zihninde aynı kaygıyı taşıyor; "Çünkü oylar çalındı!.."

Seçim hezimeti yaşayan muhalif çevreleri böyle düşündüren çok haklı gerekçeler var... Unutmayalım ki, son 16 yıldaki her seçimde sandığa şaibe bulaştı, "hile" ve "hırsızlık" da hep konuşuldu;

Kuşkulu elektrik kesintileri, trafodaki "kedi"ler, başta Suruç olmak üzere, onlarca kentte, sandık başındaki tehdit olayları, usulsüzlükler, ölülere oy kullandırıldığı iddiaları, çöplerde bulunan mühürlü pusulalar, kayıp oy çuvalları vs.

Yalnızca sandık hileleri değil, gaflet, hatalar ve "sistem" eksiklikleri de ne yazık ki kuşkuları-şaibeleri artırdı... Unutmayınız ki, bir önceki genel seçimde CHP'nin 18 bin sandıkta müşahidi yoktu!!!

Geçmiş seçimlerde sandıklarda müşahit bulundurmayan diğer muhalefet partilerinin yol açtığı boşluğu da düşünürseniz, akla şu saptama geliyor; "Kapıyı açık bırakırsanız, hırsız kolayca girer!.."

24 Haziran seçimlerinde yine müşahit boşluğu var mıydı, evet geçmişteki gibi olmasa da ne yazık ki vardı...

Hakkını yemeyelim; özellikle CHP, "gönüllüler"i seferber etti ama o yürekli delikanlıların çoğu da Urfa başta olmak üzere, birçok Doğu kentinde saldırıya uğradı... Dayak ve tehdit görüntüleri sosyal medyada duruyor...

Yani müşahitlerin şiddete şahit olduğu bir ülkede, sandıklardaki boşluğu feodal barbarlık ve bağnaz yapılanmalar silahla- sopayla engellerken, devlet yani siyasallaşmış bürokratik "sistem" seyretmekle yetindi...

***

Umudun yıkıldığı gece!..

Hiç kuşku yok, 24 Haziran toplumsal bilince de zirve yaptırdı... Kitleler oy hırsızlığına isyan noktasına geldiği için herkes teyakkuzda olmaya çalıştı, seçmenler birbirini uyardı ve iktidar partisi de bu yoğun çabalar karşısında gerildikçe gerildi...

Evet; ülke nüfusunun önemli bir bölümü sandığa gitti, muhalefet mitinglerinde milyonlarca insan toplandı ve özellikle de CHP seçmeni son yıllarda ilk kez büyüyen bir umudun ortasında, bütün enerjisini kazanmaya yönlendirdi...

Üstelik halkın ağırlıklı kesimi yalnızca oyunu kullanmakla kalmadı, muhalefet partilerinden yüzbinlerce duyarlı yurttaş "Millet İttifakı"na hizmet için gece yarılarına kadar sandık bölgelerinde ve seçim bürolarının önünde canları pahasına nöbet tuttu...

Ta ki muhalefetin tamamı, "10 milyon fark var" diyerek havlu atınca, sandıkları tutarak umutla bekleyen yüzbinlerce insanın yerini, muhalif çevrelere gözdağı vermeye çalışan kadınlı-erkekli silahlı magandalar aldı!..

Ve seçim bitti, sandık şaibesiyle ilgili tartışmalar bitmedi, belli ki de bitmeyecek...

Doğrusu, muhalefet partilerinin 24 Haziran gece yarısına kadar kitleleri sandıkta tutmak için yaptıkları çağrıların aniden kesilmesi, "muhalefet tehdit edildi" iddiasına kadar geldi ama şu soru da hep yanıt aradı;

"10 milyon farkın kapanmayacağını düşünen muhalefetin gece yarısı yarattığı 'rehavet', acaba 'son anda' sandık şaibeleriyle AKP'nin barajı 'kıl payı' geçmesine ve seçimin ilk turda bitmesine mi yol açtı?.."

***

CHP'nin bilişim sorunu!..

Türkiye ne yazık son 16 yılda "sandık güvenliği"nin olmadığı, şaibelerin-tartışmaların bitmediği seçimler yaşadı ve milyonlar da sürekli olarak "sistem"e müdahale edildiğinden yakındı...

Çünkü partilerin "dijital sistem" üzerinden seçmene ulaşma ihtiyacı dünyanın her yerinde büyürken; örneğin ABD'de siyasi parti bütçelerinin yüzde 11'i "bilişim sistemleri"ne harcanırken, Türkiye'de bu konuda ayrılan para yüzde 1'in altında kaldı...

İşte böylesi bir ortamda; YSK'nın elektronik "sistem"ine müdahale, ajanslar üzerinden oyunlar ve oy birleştirmelerinde hileler konuşulurken, en büyük muhalefet partisi olduğu için CHP de tartışmaların hep odağına oturdu...

Bütün tepkiler aynı konuda birleşti; "CHP sandık sonuçlarını güvenli bir 'sistem' üzerinden takip edemiyor, her seçimde ortaya çıkan genel şaibeler giderilemiyor..."

Örneğin; bugünlerde CHP liderini ve yönetimini istifaya çağıran eski parti yöneticisi Erdal Aksünger'e bakılırsa, "Seçim gecesi CHP'de sistem çalışmıyordu!.. Sonuçlar YSK ve Anadolu Ajansı'ndan takip ediliyordu!!!"

İddiaya göre, CHP'nin seçim "sistem"inde hem "teknik altyapı" sorunu hem de "ağ güvenliği problemi" var... Yani ana muhalefet de diğer partiler gibi, seçim mekanizmasını gerektiği gibi denetleyemiyor...

CHP bu yüzden de YSK'nın "sistem"i üzerinden sandık sonuçlarını karşılaştırma sorunu yaşıyor, "bilişim" üzerinden seçim güvenliği sağlanamıyor...

Düşünsenize; Türkiye'de artık 3 saatte seçim sonucu alınırken, CHP sürekli "sistem" kesintisi sorunuyla medyaya haber oluyor ve gece yarısına kadar seçmene umut dağıtan parti yöneticileri son anda yenilgiyi kabul edince, milyonların önünde zor durumda kalıyor...

Peki; CHP kadroları içinde, partiyi sağlam bir bilişim "sistem"ine kavuşturacak hiç kimse yok mu?..

İnternette kısa bir araştırma yapınca gördük ki, iki dönem milletvekilliği, 6 dönem de Parti Meclisi üyeliği yapmış Tacidar Seyhan gibi deneyimli bir CHP'li kenarda duruyor...

Biyografisine bakılırsa; 7 ülkede askeri projelerden otomotive kadar bütün sanayi kollarında yazılımlar yapan, sektörde sayılı analistlerden biriymiş Seyhan...

Şimdi sormak lazım; endüstri yüksek mühendisliğinin yanı sıra bilgisayar programcılığı da okumuş ve yaşamını CHP'ye adamış böylesi önemli bir "bilişim uzmanı"nın deneyimlerinden neden yararlanmamış ana muhalefet?..

Evet; 24 Haziran'a şaibe bulaştığı tartışmaları belli ki daha çok devam edecek...

O halde etkili ve güvenli bir "bilişim"in sandık kaygılarını gidermeye katkı sunacağı bilindiğine göre; özellikle CHP bir an önce kendi "öz kaynak"ları ve deneyimli "kadro"larıyla "sistem" altyapısını güçlendirmelidir... Baksanıza, gelecek yıl yerel seçimler var...

YARIN: AKP nasıl kazandı?..

Yazarın Diğer Yazıları