24 Haziran'ın perde arkası -4- Türkiye nereye sürükleniyor?..

Türkiye'nin yarısını bir kez daha şoka uğratan 24 Haziran seçimlerinden önce, bu ülkede "gelecek kaygısı" zaten tavan yapmıştı... Ve şimdilerde o kaygı yerini ne yazık ki korkuya da terk etmeye başladı ki, bundan sonrası "vah" memleketin haline!..

Neden mi peki bu korku, ülke genelinde niçin büyüyor toplumun yarınlarla ilgili endişesi?..

Herkes hemfikir olmalı; muhalefetin başarısızlıklarından gına geldi artık... Kangrenleşmiş hezimetler yüzünden toplumun birçok kesimi arasında öfke tavan yapmış ve kitleler son 16 yılda, her seçimi kazanan AKP iktidarının "güç" şımarıklığıyla daha da pervasız davranabileceğinden endişe ediyor...

İşte, her zamanki gibi "şaibe" karışmış bir seçimin ardından yaşanan "hezimet"in yalnızca sandıkta kalmayacağını gösteren çok vahim işaretler;

İçişleri Bakanı'nın şehit cenazelerinde CHP il başkanlarına ambargo uygulaması bile başlı başına bir pervasızlık örneğidir ki, hiçbir yurttaş bu ülkede artık kendini rahat hissedemez...

Çünkü bu tür öteleyici-ayrımcı uygulamalar aynı zamanda toplumun bir kesiminin gelecekte daha da kıskaca alınacağının ve baskı altında tutulacağının işaretleri sayılır ki, işte o zaman memlekette ne huzur kalır ne de güven ortamı...

İçişleri Bakanlığı'na bir önerimiz var; seçimlerde toplu oy kullananların, sandıklarda gençleri tehdit edenlerin, Güneydoğu'da müşahitlere saldıranların, seçim gecesi yurdun her köşesinde silaha sarılarak insanların can güvenliğini tehdit eden magandaların peşine düşülmelidir...

Son dönemde başarılı operasyonlara uğrayan uyuşturucu çetelerini, memleketin turizm bölgelerini haraca bağlayan mafyaları, her an pusuda olan IŞİD gibi terör örgütlerini ve suç firarilerini iyice kıskaca almak, ülkeye-topluma huzur getirir, polise ise saygıyı arttır... 

***

Kaosun sofradaki sinyali!..

Evet; 24 Haziran'a gölge düşüren pervasızlığın ardından yaşananlar da çok düşündürücüdür... Baksanıza, kimi CHP'liler Meclis'teki görevleri biter bitmez Silivri'ye gönderildi...

Siyasetin diğer cephelerinde yaşananlar da önümüzdeki dönemin çok tartışmalı ve sarsıntılı geçeğinin işaretlerini veriyor;

Bakalım, "açılım" gafletiyle ülkenin huzurunda büyük yara açan AKP iktidarı, HDP'li bir vekilin "Öcalan'a özgürlük" talebine nasıl karşılık verecek ve "gidişat" hangi kaotik ortama doğru sürüklenecek?..

Peki; bayramda emekliye harçlık veren AKP iktidarının, ekonomik baskılar için hiç de zaman kaybetmeden harekete geçmesine, milletin boğazını daha da sıkmasına ne demeli?..

İşte daha geçen pazar AKP'ye oy yağdıran milyonlarca seçmeni de şoka uğratan fahiş zamlar yağmur gibi gelmeye başladı... Doğal gaza yüzde 20 zam, sigaraya, tünellere zam ve pusudaki olası insafsız zamlar...

Milletvekili seçiminde oy kaybeden, ancak Erdoğan'ın başarısının ardına gizlenen AKP'liler marketleri, pazarları dolaşıyorlar mı acaba?..

Artık kimse pazardan filesi dolu halde evine dönemiyor, çünkü soğanın-patatesin daha geçen hafta 6-7 liraya satılabildiği bir ülkede her şey o kadar fahiş oranda pahalandı ki, "insaf" önümüzdeki günlerde de yerlerde sürünmeye devam edecek!..

Sıradan değil, konuyu çarşı-pazara ve zamlara getirmenin çok yaşamsal bir gerekçesi var; AKP'ye oy kaybettiren pahalılık, geçim sıkıntısı ve zam gibi ekonomik darboğazın önümüzdeki dönemde sosyal kaosu tetikleyen ve iktidarı yıpratacak en büyük etken olacağını hiç unutmayınız... 

***

Siyasette kim büyüyecek?..

Evet; yazının başlığında yer alan, "Türkiye nereye sürükleniyor" sorusunun yanıtını kesinlikle muhalefet verecek...

Kitlelerin güvencesi artık hezimet yaşamaktan vazgeçmesi gereken (yine) muhalefettir... Silkelenmeli, kendine gelmeli ve kendini teselli etmekten de vazgeçmelidir muhalefet...

Çünkü Türkiye çok yaşamsal ve "kuruluş" felsefesi ile uygar dünyanın gidişatı açısından da yeni bir güzergaha girdi!..

Hiç kuşkusuz bu güzergah cumhuriyetin ağır taşlarının da yerinden oynatılabileceği bir süreç olacaktır... O halde, muhalif siyaset bunu önlemek için yeniden örgütlenerek, yeni stratejiler yaratarak ve etkili mücadele yöntemleri belirleyerek halkın önünde "lokomotif" olamazsa, AKP'nin pervasızlığı daha da artacaktır...

AKP'ye desteği sürdüreceğini açıkça ilan eden MHP ile şimdiden "İmralı" politikalarıyla gerginlik yaratmaya çalışan ve cumhuriyetle kavga konusunda AKP'den pek de farkı olmayan HDP'ye söylenecek söz yok!..

Asıl önemlisi, "ana muhalefet" bir an önce yeniden yapılanmalı, donanımlı liderlik anlayışı ve kadrolarla güçlendirilmeli, halkı kucaklayacak, sokakları etkileyecek bir strateji geliştirmelidir...

CHP, sağdan-sola savrulmalar yerine, kendi "öz tabanı"nı daha da kaybetmemek için, "Altı ok" ilkeleriyle cumhuriyetin kalkanı gibi hareket etmeli, "Aydınlanma"nın kazanımlarını korumalı ve her türlü öteleyici-ayrıştırıcı örgütlenme yapılanmalarından arınarak, "cumhuriyet" diyen kitlelere sarılmalıdır... Aksine, parçalanma kaçınılmazdır...

***

Gelişerek, "iyi"leşmek!..

Ve siyasetin yeni güzergahı İYİ Parti bundan böyle daha da dikkatli yürümelidir...

Dün de yazdık; "dört eğilim"i kucaklamadan "merkez parti" olunamayacağına göre, Akşener ve ekibinin diğer muhalefet partilerindeki "erozyon"ları ve gerekçelerini de yakından takip ederek yeniden örgütlenmeleri kaçınılmazdır...

Hele de MHP'nin oy patlaması yaparak daha da güçlendiği bir siyasal ortamda, İYİ Parti, "MHP'nin bir başka versiyonu" gibi eleştirilerden arınmak zorundadır...

İYİ Parti için, önümüzdeki yerel seçimler büyümenin ve küçülmenin en önemli sınavı olacaktır... Partiyi "baraj"ın önünde, "kritik" noktada tutan 24 Haziran sonuçları bu saptama ve öngörünün en etkili kanıtıdır...

Temel Karamollaoğlu'nun kitleleri her açıdan şaşırtan söylemi ile bir yandan AKP'nin taban baskısıyla mücadele eden diğer yandan kendine "yeni bir taban" yaratmaya da başlayan Saadet Partisi'ne gelince...

Hiç kuşkusuz; AKP konusunda muhafazakar-dindar tabanı (ideolojik olarak) uyaracak en etkili yapı olduğu için, Saadet meydanlardan çekilmemeli, şaşırtcı TV reklamları, ilginç propaganda yöntemleri ve kucaklayıcı söylemlerini de geliştirerek büyüyeceğini kesinlikle gözardı etmemelidir...

Velhasıl; Türkiye'nin umudu, enerjisi son dönemde iyice zirve yapan kitleleri "cesur" ve kucaklayıcı politikalarla -doğru- yönlendirecek bir muhalif siyasete kaldı...

Hiç kuşkunuz olmasın; erkene alınacak yerel seçimler AKP'nin ve ülkenin yanı sıra, muhalefete ilişkin çok etkili kararlara ve sonuçlara da gebedir!..

Yazarın Diğer Yazıları