Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Enes İSLAMOĞULLARI

Enes İSLAMOĞULLARI

3 Mayıs

“Beni beraat ettirin demeyeceğim çünkü benim için suç olarak gösterilen şey bu toprakları, bu ırkı sevmekten başka bir şey değildir. Yurdumu ve ırkımı seviyorum, onun içindir ki Türk ırkçısıyım.
Bu sevginin mânâsını anlamayanlara sözüm yok.
Eğer bu günahsa beni mahkûm ediniz. Bu mahkûmiyeti övünçle kabul ederim, şeref sayarım. Sizden adâlet bekliyorum da demeyeceğim çünkü bu mahkeme âdil değilse, o zaman büsbütün mânâsızdır.
En büyük mahkeme olan tarihin huzurunda alnı açık bir Türk oğlu olarak, hiç endişem yok. On ayı doldurmakta olan ve büyük kısmı tahta masalarda yatmakla geçen hürriyetsizliğimi, millet yolunda çekilmiş, şerefli bir felâket olarak sayıyorum.
Duvarlar, ezilmiş hayvanların kan lekeleri ve rengini kaybetmiş, köpeklerin bile yatmayacağı pis hücrelerde geçen haftalarım içinde bir ışık sızacak kadar küçük deliği olmayan, tavanı basık bir inde, hayır bir in değil, mezarda, ışığa güneşe ve hayata hasret çekerek geçirdiğim günlerim, uykusuz gecelerim, yarın benim için acı fakat övünçlü hâtıralarım olacaktır. Bunlardan yılmış değilim. Bilâkis bahtiyarım. Yuvamın dağıtılmış olmasına, eşimin bir Türk anası olmak şerefini kazanacağı günlerde çektiği dayanılması güç ızdırapları ve akıttığı gözyaşlarını unutmamış olmama ve bugün hayat kavgasında minimini yavrusuyla tek başına kalmış olmasının ruhunda yarattığı fırtınalara rağmen bahtiyarım.
Türk’ü sevdim, seveceğim.
Ama bunun sonunda ızdıraplar varmış, felâketler varmış, hatta karşılaşılacak türlü kahpelikler doluymuş.
Hepsi kabul!
Türk Irkı sağolsun!” 
Bu metin 1944 yılında, vatan ve millet dâvâsının en büyük müdâfisi olarak tarihe kaydolunan Atsız’ın öz kardeşi, edebiyat öğretmeni Nejdet Sançar’ın tek parti dönemin mahkemesinin karşısına çıkıp vakarla Türk milliyetçiliği fikrini savunmasıdır.
Tarih; Sivas’ta öğretmenlik yaptığı sırada bir merâsim sebebiyle şehre gelen dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i karşılamaya gitmediği için Balıkesir Lisesi’ne sürgün edilen, yine de adâletsizliğe boyun eğmeyen, bunun neticesinde 14 ay tutuklu kalıp türlü işkencelere mâruz bırakıldıktan sonra aklanan, fakat mimlendiği için görevine dönmesine izin verilmeyen Nejdet Sançar’ı unutmayacaktır.
Tarih, o günkü tek parti döneminin keyfî uygulamaları neticesinde 3 Mayıs dâvâsında yargılanıp zindanlara atılan, tabutluklarda türlü işkencelere mâruz bırakılan Hüseyin Nihal Atsız’ı, Zeki Velidi Togan’ı, Alparslan Türkeş’i, Reha Oğuz Türkkan’ı, Cihat Savaş Fer’i, Nurullah Barıman’ı, Fethi Tevetoğlu’nu, Cebbar Şenel’i, Cemal Oğuz Öcal’ı da unutmayacaktır.
“Bu mücadelede hayatlarını bu vatan için feda eden birkaç değil, birçok Mehmet’i al bayrağa sarıp, kutsal vatan topraklarına, Yüce Tanrı’nın şefkat ve merhametine teslim ettim, gözünü, kolunu, bacağını kaybeden gazilerim oldu. Onlardan bazıları buraya, bu mahkeme salonuna da geldi. Kucaklaştık. Hep gözlerime baktılar, ’Komutanım ne oluyor?’dercesine. Sadece ’Allah devlete, millete zeval vermesin’diyebildim. Çünkü söyleyebilecek başka bir söz yoktu.  
‘Ülkeyi, devleti böldürmem’ diyen bir Engin Alan’ın, ‘Biz bu ülkeyi, bu milleti böleceğiz’ diyen bir Sebahat Tuncel kadar kıymeti harbiyesi olmadığı gerçeğiyle yüzleştim.
‘Öcalan’a özgürlük, Kürtlere, Kürdistan’a özgürlük’ diye bas bas bağıran, devletin görevini yapmaya çalışmaktan başka hiçbir günahı olmayan şerefli bir polis amirini pervasızca tokatlayan, bayramdan hemen önce yanındaki BDP’li 8 milletvekiliyle Şemdinli kırsalında, üstelik milleti geri zekalı yerine koyup sanki tesadüfmüş gibi PKK’lı teröristlerle buluşup, onlarla kucaklaşan, öpüşüp koklaşan, çok sayın milletvekili Sabahat Tuncel’in yanında, yıllardır bunlar olmasın diye mücadele eden, sonunda da akıllara zarar bir darbe teşebbüsü iddiasıyla 22 aydır tutuklu yargılanan milletvekili Engin Alan’ın esamesi mi okunur? İşte günümüz gerçekliği tam da budur. Bu durum Türk devletine ve necip Türk milletine hayırlı, uğurlu olsun.” 
Bu metin 2012 yılında, Ergenekon Dâvâsı’nda tutuklanıp cezâevine konulmasının ardından çıkarıldığı mahkemede, mahkeme heyetine karşı fedâkar bir Türk askerinin, Engin Alan’ın Türk milliyetçiliği fikrini savunmasıdır.
Tarih; Çanakkale’de yapılan merasime katılan Başbakan’ı görünce ayağa kalkmayışının ve Başbakan’ı alkışlamayışının bedelini ödeyen, otuz bin insanın kâtili Abdullah Öcalan’ı Kenya’dan Türkiye’ye getiren, Ergenekon’dan tutuklanıp 18 yıla mahkûm edilen ve bugünkü tek parti döneminin adâletsizliğine boyun eğmeyen Engin Alan’ı unutmayacaktır.
Ve aynı tarih; bugün Türk milliyetçiliği fikrini iktidara taşımak için gereğini yapmayan Devlet Bahçeli’yi de unutmayacaktır...
Hepsi kabul!
 Türk Irkı sağolsun!
3 Mayıs Türkçülük Günü kutlu olsun...

Yazarın Diğer Yazıları