3 Temmuz’dan 30 Mart’a

30 Mart’ın seçimlerinin, 3 Temmuz şike süreci ve kupa ile olan muhabbeti nedir? Trabzonluya göre, “Şikeci” Fenerbahçe  idi, “Kupacı” Trabzonspor.. Onun için de, yöneticisinden taraftarına kadar, “indir kupa, bindir kupa” hesabıyla, her mekanda “Kupamızı verin”, her zeminde “Kupamızı isteriz de isteriz” diye tutturup durdular. Ve ben de, taa bir yıl öncesinden; “Trabzon’a kupa mupa vermezler. Hele hele 30 Mart seçimlerine kadar hiç vermezler. Sonrasında belki..” diyerek  “Her türlü iddiaya bile varım” diye açık açık da meydan okudum. Hatta “söz uçar yazı kalır” hesabıyla hem yerel Karadeniz Gazetesi, hem de bu sütunlarda yazarak kayıt altına bile aldım. El cümle, 30 Mart sabahına kadar bekledim, ama kupa verilmedi. İddiayı ben kazandım. Ama, kupanın verilip-verilmemesinin siyaset makamının yetkisinde olduğunu söyleyenler, 30 Mart’ta gittiler, sandıklarda kupanın Trabzonspor’a verilmesi için gerekeni yapmayanlara oylarını bolca attılar. Kupa müzesinde olan Fenerbahçe ise, buna rağmen Kadıköy’de Trabzonlunun tam tersini yaptı. Uğradığı en küçük haksızlığın bile hesabını sandıkta kesti. Trabzon ile Kadıköy arasında, “En kötü gerçek, en güzel yalandan iyidir” hesabıyla hakkına ve hukukuna sahip çıkma farkı işte budur. Hem “Trabzonspor benim için bir kimliktir” diyen, hem de, “Trabzonspor’un haksızlığa uğratıldığını, kupasının gasp edildiğini” söyleyen, ardından da; “En büyük markamız Trabzonspor’dur” narası ile mangalda kül bırakmayanların oyları ile!.. Artık, Trabzonspor’un bu davası için Trabzonlunun neler yaptığı konusunda, fazla söz etmeye hacet yoktur. Gerçek çırılçıplak ortadadır, sandıktadır!

 

Yazarın Diğer Yazıları