4 ayaklı kumpas!

7 Eylül 2016 sabahı... Acı acı çalınan kapı zilleriyle evlere girdiler... Ellerinde arama ve gözaltı kararı vardı... Kimisini ailesinin yanında, kimisini arabada ters kelepçe takarak götürdüler...

Telefonlarına, bilgisayarlarına el koydular... Mahremlerine, özellerine müdahale ettiler...

Gözaltı listesinde; Servet Avcı, Kürşad Zorlu, Adnan İslamoğulları, Yavuz Selim Demirağ, Şevket Apuhan, Turan Yaldır, Alper Aksoy, Ali Çolak, Mehmet Derebeyoğlu gibi tanıdığımız, saydığımız isimler vardı. Bu isimlerin ortak özelliği Ülkücü olmaları ve MHP'de kongre talep etmeleriydi. Haklarındaki suçlama ise "FETÖ adına bir siyasi partiye sızmak"tı.

Bu iddiayı dile getirebilmek için iki gereklilik var. Birincisi FETÖ'ye mensup olmak, diğeri ise MHP'nin dışından olmak. Ancak bu kişiler hem MHP'nin içinden, hem de sonuna kadar Ülkücüler...

Kumpası kuranlar, ülkücülerin kendi partilerinden ayrılıp FETÖ'ye katıldıklarını, sonra da "MHP'ye geri dönüp, partiyi cemaate bağlayalım" planı yapabileceklerini mi düşündüler?

Velev ki öyle oldu;

Yıllarca AKP iktidarının ekmeğini yiyen, suyundan, arazilerinden faydalanan FETÖ'cüler gibi imkanlarının olması gerekmez miydi?

Çocuklarının, devlet kurumlarında bol sıfırlı maaş almaları gerekmez miydi?

Sızdıkları iddia edilen MHP'nin mevcut yöneticileri FETÖ kanallarının önünde polisle çatışırken, gözaltına alınan ve hâlâ orada tutulan ülküdaşlarımızın da orada olması, en azından destek atmaları gerekmez miydi?

Komik... Komik olduğu kadar da aşağılık bir kumpas!

Planlı, organize ama akılsızca!

Kumpas, organize, planlı ve kapsamlıydı... Gözaltı listesindeki kişilerin kaldıkları tüm adresler tespit edilmiş, haklarında hüküm çoktan verilmişti. Utanmasalar evlerine kitaplar koyup, "İşte yakaladık" diyeceklerdi.

Tıpkı FETÖ'cülerin yıllarca yaptıkları; günahsız, masum insanları hapishanelerde öldürdükleri gibi... Anlaşılan Emniyet'teki FETÖ'cüler hâlâ temizlenemedi ya da birileri FETÖ'cüleri taklit ediyor!

Kumpas ilk gün çökmesine rağmen, sonradan anlıyoruz ki bu işi planlayanlar, tasarlayanlar, sahte ihbar mektupları yazanlar organize bir şekilde hareket ediyorlar.

Bu kumpasın toplam 4 ayağı vardır.

Birinci ayaktakiler; İşi kurgulayan, ihbar mektuplarını hazırlayıp "tanıdık" kişilere iletenlerdir. Amaçları, yollarındaki engelleri ortadan kaldırmak, kendi konumlarının tartışmaya açılmasının önüne geçebilmektir. Gözaltı haberleri daha teyit edilmeden "Bunlar FETÖ'cüdür" diye mesaj atan kişilerin sıfatları ve hangi görevde olduklarına bakıldığında birinci ayağın özneleri çok rahat bir şekilde görülebilecektir.

İkinci ayaktakiler; "Tanıdık"lardan gelen sahte ihbar mektuplarını ciddiye alarak, operasyonu yasal sürece indirgeyenler, gözaltı kararına imza atanlardır.

Üçüncü ayaktakiler; Serbest kalan yazarlarımıza bile iftira atıp, operasyonların devam edeceği izlenimini oluşturan sözde basın kuruluşlarıdır. Gözaltına alınan kişileri yaftalayıp, fotoğraflarıyla birlikte yayınlayıp haberleştirenlerdir.

Dördündü ayaktakiler ise; olayları izleyen ve Ülkücüleri itibarsızlaştırarak, bölmek, ayrıştırmak isteyen siyasi erklerdir.

Töre ve kardeşliği bitirenler

MHP'deki siyasi rekabet son derece yasal bir süreçte gitmesine rağmen bu durum birilerinin işine gelmemiştir. Kongreyi toplamak yerine iktidarla bir araya gelerek rakiplere saldırmaya başlamışlardır.

Ocak Dergisi'ni çıkarabilmek için öğrencilik yıllarında Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde sabahlayanlara imrenenler, onların kaleminden, gücünden, zekasından korkanlar, son yaptıkları hamleyle; kardeşliği de, töreyi de, saygıyı da ortadan kaldırmışlardır.

Şu saatten sonra kimse; siyasi ikballeri uğruna, insanların en temel hakkı olan özgürlük hakkını almak isteyenlere saygı gösterilmesini beklemesin.

MHP’de kongre istemek suçsa; 35 İl Başkanı, 700’e yakın delege, MYK üyeleri, milletvekilleri ve milyonlarca partili de suçludur!

Yazarın Diğer Yazıları