7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 arasından ders çıkarmak

Önümüzdeki seçimleri kim kazanırsa kazansın ağır bir ekonomik sıkıntıyla boğuşmak mecburiyetinde kalacağı kesin... Eğer muhalefet kazanırsa, şimdi iktidarda olanların "Biz gittik, ülkeyi uçuruma yuvarladılar" propagandası muhtemelen hazırdır bile...

7 Haziran 2015'le 1 Kasım 2015 kesiti ibretlik... Seçim öncesi propaganda "Ya biz, ya kaos" şeklindeydi... AKP tek başına iktidar olmasını sağlayacak oyu alamayıp, yüzde 40'a gerileyince ilk tepki 'kaosu seçen milletin burnunun sürtülmesi' olmuştu...

Daha ilk geceden erken seçimin anonsunu Bahçeli yaptı ve o süreçte AKP'yle koalisyona şiddetle karşı çıkarak erken seçimi bir mecburiyete dönüştürdü... Ülkedeki korku, belirsizlik ve kaos ortamı AKP'nin lehine işledi... Seçmen zihnine AKP'nin alternatifsizliği tekrar edildi durdu... Sonuçta alınması gereken mesaj şuydu: O tek başına gelmezse ülke hükümetsiz kalıyordu!..

Bu şartlarda gidilen seçimde yüzde 50'ye tırmanıldı... Koalisyon yapsa krizin aşılmasına sebep olabilecek ama yapmayarak erken seçimi mecburiyet hâline getiren MHP bir milyondan fazla oy kaybetti ve Meclis'te HDP'nin gerisine düştü... Bu tuhaf süreç, AKP'yi yeniden tek başına iktidara taşımış oldu...

***

Belirsizliğin ve kaosun nasıl bir seçmen tepkisine yol açtığına dair o tat alındı bir kere... Yine aynı yoldan yürüyecekleri belli... Bu defa bir fark var elbette... Cumhurbaşkanlığını iktidar partisinin kazandığı ama parlamento çoğunluğunun muhalefete geçtiği bir tablo çıkarsa benzer mekanik işlemeye başlayacaktır... Ekonomide önümüze gelecek ağır tablonun faturası bir anlamda 'çift başlılığa' kesilecektir...

Sanki AKP hem Cumhurbaşkanlığını hem de parlamento çoğunluğunu kazansaydı, ortaya asla çıkmayacak ekonomik sıkıntının sebebi buraya bağlanacak, yeni bir erken seçim arayışı başlatılabilecektir... Tabii fatura yeni parlamento düzenine, dolayısıyla tercihini bu yönde kullanan seçmene kesilerek... "Biz uyarmıştık" propagandası eşliğinde...

***

Cumhurbaşkanlığının da parlamento çoğunluğunun da muhalefete geçmesi durumunda da yeni iktidarı büyük bir ekonomik sıkıntı bekliyor... Seçim öncesi bastırılan ve bastırılamayan bütün ekonomik gerçeği kucağında bulacak... Halk, doğru ve hızlı bilgilendirilmezse "Biz gittik böyle oldu" edebiyatı devreye girecek, önümüzdeki mahalli seçimler bu anlamda daha da kritik hâle gelebilecektir...

Yani restorasyondan önce doğru ve şeffaf bilgilendirmeye ihtiyaç var... Aksi hâlde önümüzdeki Mart'ta yapılacak yerel seçimler, kısa sürede genel seçim arayışını meşru kılabilir... Özetle seçim 24 Haziran veya 8 Temmuz'da bitmiyor, farklı bir zaman kulvarına girmiş bulunuyoruz...

***

İktidar partisi ve ortağının Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de parlamentoda çoğunluk sağlayacak kadar genel seçimleri de kazandığını var sayalım... Aynı ekonomik problemler, üstelik kendilerinin yönettiği dönemin eserleri daha da büyümüş şekilde önlerine gelecek... Bu 2002'de dipten alınan düzen değil, kendi eserleri olacağı için başkalarına kesemeyecekleri faturayla boğuşmak mecburiyetinde kalacak...

Bu ortamda 2019 yerel seçimleri, klasik bir yerel seçim olmaktan çıkıp adeta bir referanduma dönüşebilir... İktidar partilerinin genellikle yerel seçimlerde oy kaybettiğini de hesapladığımızda önümüzdeki yerel seçimlerin bir meşruiyet tartışmasına ve krizine yol açma ihtimali çok yüksek...

***

Siyasî açıdan zor ve tartışmalı günlerin arifesindeyiz... 24 Haziran, seçim takviminin son günü değil, yeni seçim/seçimler takviminin başlangıç günü... Acil şekilde normalleşmeye ihtiyacı olan ve yılların siyasî kültürüyle gerilmiş bulunan ülkemiz için yeni bir süreç başlıyor...

Öngörebildiğimiz ihtimaller bunlar... Her durumda kazananı büyük bir mesai bekliyor... Bu seçimlerde muhalefet şimdiye kadar hiç olmadığı kadar yüksek şansa sahip... 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 arasında yaşananları iyi değerlendirip, sonrasını doğru planlamak durumundalar...

Yazarın Diğer Yazıları