89.YIL KUTLU OLSUN

89.YIL KUTLU OLSUN
89.YIL KUTLU OLSUN

Egemenlik tam da budur...

Timuçin MERT

Bugün 23 Nisan...
Atatürk’ün ’ulusal egemenlik’ anlayışının gerçekleştiği ve bunun da tarih olarak perçinlendiği gün...
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Ulusal egemenlik; milletin namusudur, haysiyetidir, şerefidir” diyor ve “Hakimiyet, kayıtsız ve şartsız milletindir” hükmünü veriyor.
Kuvayi Milliye ruhuyla gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı’nın ilk gününden itibaren; kişi ya da zümre hakimiyetinden, milli hakimiyete geçişi sağlamak için mücedele veren Atatürk, bu kararlılığını Amasya Genelgesi’ndeki şu sözleriyle de ortaya koyuyor: “Milletin istiklâlini yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır...”
Atatürk’ün gelecek kuşaklara da öğütleri vardır:
 “Arkadaşlar! Türkiye devletinde ve Türkiye devletini kuran Türkiye halkında tacidar (kral-padişah) yoktur, diktatör yoktur! Tacidar yoktur ve olmayacaktır. Çünkü olamaz. Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdani ve mevcudiyetidir. Egemenliğine doğrudan doğruya sahip olmanın kıymetini pek iyi anlayan ve pek iyi bilen millet, bu mukaddes egemenliğine karşı başgösterecek her tehlikeyi kahredecektir. Millî egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.”



Ulusal egemenlik; bir milletin namusu, haysiyeti ve şerefidir
Ulu Önder Atatürk, “Yabancı bir devletin himaye ve sahipliğini kabul etmek, insanlık vasıflarından acizliği ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir” demişti

Bugün 23 Nisan!.. Atatürk’ün ’milli egemenlik’ anlayışının gerçekleştiği ve bunun da tarih olarak perçinlenmesinin 89. yılı.  ’Millî egemenlik’ bir kişi veya sınıfın egemenliğine dayanmadan, milletin kendi yönetiminde söz sahibi olması demek. Ulu Önder Atatürk de bunu “Ulusal egemenlik; milletin namusudur, haysiyetidir, şerefidir”  diyerek kabul etmiş ve şu sözlerle dile getirmiş: “Hakimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir.”  Ata-türk’ ün bu konudaki düşünceleri, bütün hayatını etkilemiş. Kurtuluş Savaşı’nın ilk gününden itibaren; kişi ya da zümre hakimiyetinden, milli hakimiyete geçişi sağlamak için uğraşmış. Mustafa Kemal, giriştiği mücadelenin daha ilk basamağı olan Amasya’da, Amasya Tamimnamesi (genelgesi)’ndeki şu sözleriyle ortaya koymuştu: “Milletin istiklâlini yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.”
Atatürk önderliğinde başlatılan Milli Mücadele döneminde bazı kesimler, ülkenin kurtuluşunu, bir büyük devletin himayesi (mandası) altına girmekten başka çare olmadığını savunuyordu. Atatürk bunu da; “Efendiler, ben bu kararların hiçbirinde isabet göremedim. Çünkü bu kararların dayandığı deliller ve mantıklar çürük ve esassızdı. Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı: O da millî hâkimiyete dayanan, kayıtsız ve şartsız yeni bir Türk Devleti kurmak!..” sözleriyle ifade etmiştir.

Kulun egemenliğinden milli egemenliğe!..
Atatürk, milletin ’kulluktan birey olmaya’gitmesi gerektiğinin bilincindedir. Ve bu bilinci yerleştirmenin çabası içindedir. Erzurum Kongresi’nde, millî iradenin başlıca güç kaynağı olduğunu belirtmek için de; “Kuva-yı Milliyeyi âmil ve İdare-i Milliyeyi hakim kılmak esastır”  sözleriyle ilân etti.
Milli iradeyi halk adına vekillerinin toplandığı TBMM’ye veren Atatürk, milli hakimiyetin korunması konusunda Türk Milletine düşen görevi de, şu sözleriyle ifade etmiştir:
 “Hiç şüphe yok, Devletimizin ebedi müddet yaşaması için, memleketimizin kuvvetlenmesi için, milletimizin refah ve mutluluğu için hayatımız, namusumuz, şerefimiz, geleceğimiz için ve bütün kutsal kavramlarımız ve nihayet herşeyimiz için, bütün uyanıklığımızla ve bütün kuvvetimizle millî egemenliğimizi muhafaza ve müdafaa edeceğiz!..”  Milli egemenlik anlayışını yorumlamayı bir kenara bırakarak, O’nun bu konuda söylediklerini tekrarlayalım:
 “Egemenlik hiçbir mâna hiçbir şekil ve hiçbir renkte ve işarette ortaklık kabul etmez. (1922)

Müsamaha gösteremeyiz
” Toplumda en yüksek hürriyetin en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması ancak ve ancak tam ve kat’î mânasiyle millî egemenliğin kurulmuş bulunmasına bağlıdır. Bundan ötürü hürriyetin de eşitliğin de adaletin de dayanak noktası millî egemenliktir. “ (1923)
” Bir insan belki kendi arzusiyle şahsî hürriyetini yok etmek ister. Fakat bu teşebbüs koca bir milletin hayatına ve hürriyetine zarar verecekse muazzam ve şerefle dolu bir millet hayatı bu yüzden sönecekse ve o milletin çocukları ve torunları bu yüzden yok olacaksa bu teşebbüsler hiçbir vakit meşru ve kabule değer olamaz. Ve hele böyle bir hareket hiçbir vakit hürriyet namına müsamaha ile telâkki edilemez. “ (1923)
 “Millî emeller millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil bütün millet fertlerinin arzularının emellerinin bileşkesinden ibarettir.” (1923)
 “Millî egemenlik öyle bir nurdur ki; onun karşısında zincirler erir taç ve tahtlar yanar yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmağa mahkûmdurlar.”  (1929)
 “Bir millet varlığı ve hukuku için bütün kuvvetiyle bütün fikri ve maddî güçleriyle alâkadar olmazsa bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Millî hayatımız tarihimiz ve son devirde idare tarzımız buna pek güzel delildir. Bu sebeple teşkilâtımızda millî güçlerin etken ve millî iradenin hâkim olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Millî egemenlik...” (1920)
“Dünyanın belli başlı milletlerini esaretten kurtarmak için egemenliklerine kavuşturan büyük fikir akımları köhne müesseselere ümit bağlayanların çürümüş idare usullerinde kurtuluş kuvveti arayanların amansız düşmanıdır.” (1923)

Kral ve padişah kabul edemeyiz
 “Arkadaşlar! Türkiye devletinde ve Türkiye devletini kuran Türkiye halkında tacidar (kral-padişah) yoktur diktatör yoktur! Tacidar yoktur ve olmayacaktır. Çünkü olamaz.” (1923)
 “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi vicdani ve mevcudiyetidir.” (1923)
 “Egemenliğine doğrudan doğruya sahip olmanın kıymetini pek iyi anlayan ve pek iyi bilen millet bu mukaddes egemenliğine karşı başgösterecek her tehlikeyi kahredecektir.” (1923)
 “Millî egemenlik uğrunda canımı vermek benim için vicdan ve namus borcu olsun.” (1923)
  “Millî egemenlik öyle bir nurdur ki; onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmağa mahkûmdur!..” (1923)
 “Mahkûm olmak istemeyen bir milleti esareti altında tutmağa gücü yetecek kadar kuvvetli müstebitler artık dünya yüzünde kalmamıştır.” (1924)

 


Mustafa Kemal ve arkadaşları, Meclis’i “Hiç şüphe yok devletimizin ebedi müddet yaşaması için memleketimizin kuvvetlenmesi için, milletimizin refah ve mutluluğu için, hayatımız namusumuz şerefimiz, geleceğimiz için ve bütün kutsal kavramlarımız ve nihayet her şeyimiz için mutlaka en kıskanç hislerimizle bütün uyanıklığımızla ve bütün kuvvetimizle millî egemenliğimizi muhafaza ve müdafaa edeceğiz” diyerek açmıştı.

 


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 23 Nisan 1935 yılından itibaren kutlanan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir millî bayramıdır.
23 Nisan 1920 yılında TBMM’nin açılışının birinci yılında kutlanmaya başlanan Hakimiyet-i Milliye bayramı ile Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin 23-30 Nisan’ı Çocuk Haftası ve haftanın ilk gününü de çocuk bayramı ilan ettiği 1935’den itibaren kutlanmaya başlanan bayramdır. Bu iki bayram 23 Nisan 1935 yılında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı adı altında bir araya getirilmiştir.
Hakimiyet-i Milliye bayramı , Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu gerçekleştiren TBMM’nin açılışını kutlamak amacını taşırken; Çocuk bayramı savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukların bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacını taşımakta idi.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, UNESCO’nun 1979’u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşımıştır. Ancak önceki gün alınan bir kararla, TRT’nin milli günlerde eskisi gibi özel yayın yapmayacağı, bu tip yayınların yapımcının arzusuna bıraktığı açıklandı.


 

Milli iradeyi halk adına vekillerinin toplandığı Meclis’e veren Atatürk, milli hakimiyetin korunması konusunda da Türk milletine düşen görevler olduğunu ifade etmişti. Kalemleriyle  kılıçlarıyla dimdik durdular

TBMM’nin Cumhuriyeti nasıl ilan ettiğini ünlü tarihçimiz Enver Behnan Şapolyo’nun kaleminden aktarmak istedik:
”...Güneşli bir hava. Samanpazarı ve Karaoğlan’dan insanlar sel gibi Meclis’e doğru akıyordu. Kalpaklı, başlıklı, fesli erkekler ve bunların arasında kadınlar, meclisin karşısındaki Millet Bahçesi’nde meydana toplanmışlardı.
Halk Millet Meclisi’nin kararını merakla bekliyordu. Birçokları tanımadıkları milletvekillerine yaklaşıyor, haber soruyordu. Güneş battı. Karanlık bastı. Buna rağmen halk dağılmıyordu. Hepimiz sabırsızlıkla bir haber bekliyorduk. Meclisin dar kapısından bir milletvekili çıktı. Orada bulunan gazeteciler, hepimiz milletvekilinin etrafını çevirdik. Milletvekili:
- Şu dakika içerde pek mutlu ve tarihsel kararlar veriliyor, dedi. Dışarıya sızan haber bu kadardı.
Akşam saat on sekiz kırk beş’ti. Millet Meclisi oturumu açıldı. Donuk bir ışık. Sağda dinleyicilere ayrılmış bir yer, solda gazeteciler balkonu, ortada okul sıralarında oturmuş milletvekilleri, Atatürk yok. Bütün milletvekilleri sıkışık bir durumda oturuyorlardı.

İsmet İnönü’nün konuşması
Bu sessizlik içinde İsmet İnönü: Anayasanın birinci maddesinin ’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye Devletinin hükümet şekli cumhuriyettir’biçiminde değiştirilmesi için görüşme açılsın dedi. Değiştirilmesi istenen başka maddeler de vardı. Değişiklik isteği üzerine birçok milletvekili söz aldı. Heyecanlı konuşmalar yapıldı. Bu sırada milli şair Mehmet Emin Yurdakul, söz alarak orada bulunanları ’Yaşasın Cumhuriyet’diye bağırmaya davet etti. Bütün milletvekilleri tek bir vücut gibi harekete geçti, ayağa kalktılar. Gün görmüş gaziler, generaller, kalemleriyle, kılıçlarıyla bu memlekete hizmet etmiş kahramanlar dimdik durdular. Sonra hep bir ağızdan ’Yaşasın Cumhuriyet’ diye bağırdılar. Anayasa değişikliği görüşmeleri tamamlandıktan sonra değişiklik isteği oya sunuldu. Bütün eller ’Kabul’diye kalktı. Türkiye devletinin cumhuriyet olduğunu belirleyen değişiklik oy birliği ile kabul edildi. Saat sekiz buçuktu. Bu dakikadan itibaren Türkiye Devleti’nin adı Cumhuriyet olmuştu.
...
Halk Meclis’in önünde bekliyordu. Cumhuriyetin ilanını ve Atatürk’ün Cumhurbaşkanı seçildiğini duyunca coştu. Bu arada 101 pare top atıldı. Top sesleri Türk ulusuna cumhuriyeti ilan ediyordu. Türk ulusu, yıllardan beri hasretini çektiği egemenliğe ve cumhuriyete kavuşmuştu.

 “Millî egemenlik öyle bir nurdur ki; onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmağa mahkûmdur!..”

 


’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir’ diyen ilk Meclis milletvekilleri. Önderleri Gazi Mustafa Kemal’le birlikte hatıra fotoğrafı çektirmeyi ihmal etmediler.

 


Güneşli bir havada Samanpazarı ve Karaoğlan’dan insanlar, sel gibi akarak ilk TBMM binası önünde toplandılar.

 


MİLLİ EGEMENLİK COŞKUSU

Bağımsızlığın sembolü olan TBMM’nin açılışının 89. yıl dönümü coşkuyla kutlandı


Kurtuluş Savaşı yıllarının zor şartları altında Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, millet iradesini hakim kılma ve vatanı işgalden kurtarma amacıyla kurulan; milletin istiklali ve bağımsızlığı için önemli kararlar alan TBMM’nin 89 yıl dönümü tüm ülkede ve yurt dışı temsilciliklerimizde büyük bir coşkuyla kutlandı. Hafta başından bu yana Türkiye’nin bütün il ve ilçelerinde çeşitli etkinlikler düzenlenirken, geleceğimizin teminatı çocuklar, ülke bütünlüğünün garantisi olan Meclis’in açılışında Mustafa Kemal Atatürk tarafından kendilerine armağan ettiği bu bayrama sahip çıktılar.

Tüm çocuklara armağan

Dünyada çocuklara armağan edilen, ilk ve tek bayram olan 23 Nisan, artık sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada çocuk bayramı olarak kutlanırken Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” sözüne ışık tutarcasına; sevgi, barış ve kardeşliğin sembolü oldu.


Türk Silahlı Kuvvetleri özel afiş hazırlattı
Genelkurmay Başkanlığı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla 5 afiş hazırlattı. Afişlerin birinde  büyük harflerle yazılan ‘Milli Egemenlik’ vurgusu dikkat çekti. Genelkurmay Başkanlığının hazırlattığı afişlerde, “Geleceğimiz Sizlersiniz”, ” Aydınlık Türkiye’nin Gülen Yüzleri”, “Onlar Hep El Ele ve Hayat Dolu” yazıları ile Atatürk’ün; “23 Nisan, Türkiye milli tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır”, ” Hürriyetin de eşitliğin de adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir” ve “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” sözlerine yer veriliyor.

 

Türkiye domino rekoru kırıldı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” kutlamaları kapsamında gerçekleştirdiği şovla “Türkiye domino rekoru” kırıldı. Kartal’daki Hasan Doğan Spor Kompleksi’ne 1 haftada dizilen 200 bin domino taşına ilk hareketi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve 6 öğrenci verdi. Üzerinde Atatürk portresi, Türk Bayrağı ve Kadir Topbaş’ın çocuklarla birlikte resminin yer aldığı domino taşları 14 dakikada devrildi. Geçen yılın rekoru 165 bin domino taşıyla gerçekleşmişti.


Miniklerden muhteşem gösteri
Balıkesir’in Edremit ilçesinde geçtiğimiz yıl ilki gerçekleştirilerek geleneksel hale getirilen ve 3 gün sürecek olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Şenlikleri, Şükrü Tunar Kültür Merkezi’nde başladı. Etkinliklere katılan ilköğretim okulu öğrencileri şiirler okudu, halk oyunları gösterileri sundu.

 

Dokuz ülkenin çocukları festivalde buluştu
Pendik Belediyesi’nin bu yıl 4.’sünü düzenlediği çocuk festivali, renkli görüntülere sahne oldu. Festivale bu yıl 9 ülkeden toplam 300 çocuk katıldı. Festival için gelen Wang Yuqi ile Ding Yuxin’i evlerinde konuk eden Seda ve Sueda kardeşler, iyi arkadaş olduklarını belirterek, “Aynı dili bilmiyoruz ama yine de hareketlerle anlaşabiliyoruz. Belediyenin verdiği Çince konuşma
kılavuzu da bize yardımcı oluyor” diye konuştu.


Afyonkarahisar bayraklarla donandı
Afyonkarahisar Belediyesi itfaiye ekipleri, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle kent merkezindeki direk ve kamu binalarını bayrak ve Atatürk resimleriyle donattı. Okullarda da 23 Nisan’da gösteri yapacak olan ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri, eğitmenleri eşliğinde hazırlıklarını sürdürdü.