"Aa, yanılmışız" diye pişman olmayalım

"Aa, yanılmışız" diye pişman olmayalım
İlk etapta 3 bin Mehmetçik, kademeli olarak Katar'daki Türk Üssü'ne gidecek.

Meclis, hükümete bu yetkiyi verdi.

Alev alev yanan ve ne olacağı belli olmayan bölgede Türk askeri ne yapacak?

Katar Dışişleri Bakanı Sultan Saad Al Muraikhi bu soruya:

"Türk askeri Katar'a tüm bölgenin güvenliği için geliyor." diye cevap veriyor.

İşin garip tarafı, Yunanistan, Türk kara suları içindeki 18 adayı zorbaca işgal etmiş durumda, bizimkiler buna hiç ses çıkarmıyor. Fakat... Binlerce kilometre ötedeki Katar'ın topraklarını korumak için oraya asker yolluyorlar!

Adama "Sen önce burnunun dibindeki kendi adalarını korusana arkadaş" demezler mi?

* * *

Ortadoğu'da sınırlar yeniden çiziliyor.

Türkiye'ye yönelik riskler artıyor.

Bu bir oyun değil, ülkelerin hayat memat meselesi...

Katar krizini sadece bu ülke ile sınırlı bir olay sanmak yanlış. Amerika tarafından düzenlenen bir planın parçası bu...

Politika cahili olmayalım. Türkiye, tutum ve davranışını, ulusal çıkarlarını, geleceğe yönelik tehlikeleri dikkate alarak yönlendirmeli, sonradan pişman olacak kararlardan kaçınmalı.

Ateş bacayı sardıktan sonra "Aa, yanılmışız!" demenin faydası olmaz. Şimdiye kadar hep yanıldık, hiç değilse şimdiden sonra adımlarımızı dikkatli atalım.

Arap ülkelerinin, Suudi Arabistan merkezli ABD destekli "Katar'a baskı" hareketi Körfez'i tehlikeli bir hale sokmuş bulunuyor.

* * *

Amerika Başkanı Trump "Katar teröre üst düzeyde parasal destek veriyor. Kaynağı kurutmamız şart. Bu sorunu mutlaka çözeceğiz" diyor.

Terörizm çok hassas bir konu!

Olaylar büyürse, Türkiye de "Dinci teröre destek veren ülke" diye suçlanabilir ve bu nedenle ülkemiz ağır zararlara uğrayabilir!

Barut fıçısının üzerinde oturuyor gibiyiz!

Rahmi Turan Sözcü

 

***

 

İşte o gizli yönerge

 

MİT'in TSK içinde istihbarat yapmasını yasaklayan 'MY 114-1(C) kodlu' talimat, 28 Kasım 2011 tarihini taşıyor. TSK'daki yazışma tekniğine göre tam adı, 'MY 114-1(C) Silahlı Kuvvetler İstihbarata Karşı Koyma, Koruyucu Güvenlik ve İşbirliği Yönergesi'.

Yönergenin altında dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in imzası yer alıyor. Necdet Paşa olağanüstü bir dönemde Genelkurmay Başkanlığı görevini üstlenmişti. Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve kuvvet komutanları topluca istifa etmiş, yaşanan kriz sırasında Necdet Paşa, siyasi iradenin yanında yer almıştı. 29 Temmuz 2011 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanvekili olarak atandı. 4 Ağustos tarihinde de Genelkurmay Başkanı oldu.

Necdet Paşa döneminin olağanüstü şartları sadece bu değildi. Ergenekon ve Balyoz davaları nedeniyle muvazzaf ve emekli birçok generalin cezaevlerinde olduğu, TSK'ya yönelik operasyonların yoğun bir şekilde sürdüğü bir dönemdi. Necdet Özel, 4 yıllık Genelkurmay Başkanlığı süresinde TSK'ya operasyon yapılmasını engelleyen bir tutum içerisinde oldu.

15 Temmuz gecesinde ise bir önceki Genelkurmay Başkanı olarak darbecilerle mücadele etti. Ama bu Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde hakkında FETÖ'cü istihbaratı alınan bazı isimleri göreve devam ettirdiği gerçeğini görmemize engel değil. Bunların arasında darbenin beyin takımı olan Yurtta Sulh Konseyi'nin önemli isimleri de yer alıyor. Burada bir Necdet Özel tartışması açma çabası içinde değilim. Sadece bir süreci aktarmaya çalışıyorum.

Kıvrıkoğlu getirmişti

Biz tekrar MİT'in TSK içinde istihbarat yapmasının yasaklandığı yönergeye dönecek olursak, burada bir de yürürlükten kaldırılan bir talimat var.

"28 Kasım 2011 tarihinde Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel tarafından imzalanan İSTH:2200-2386-11/İKK ve Güv.D.İKK.Ş.2 sayılı emir ile 2001 tarihli MY-114-1(B) yönergesi yürürlükten kaldırılmıştır."

Yürürlükten kaldırılan yönerge MİT'e, TSK içinde istihbarat toplama yetkisi veriyor.

Yürürlükten kaldırılan yönerge o tarihte Genelkurmay Başkanı olan Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun imzasını taşıyor. Kıvrıkoğlu da 28 Şubat konjonktürü nedeniyle TSK içinde, 'kılıç şakırtıları' nın duyulduğu bir dönemde Genelkurmay Başkanı oldu. "28 Şubat bin yıl sürecek" öngörüsü boş çıktı ama Kıbrıs'ta suikasta maruz kalmış, ordu içindeki cuntalar tarafından ortadan kaldırılmak istenmişti. O olayın da etkisiyle midir bilemem ama TSK içinde MİT'in istihbarat yapmasına imkân sağlayan yönergenin altındaki imza ona ait.

MİT'in TSK içinde istihbarat yapıp yapmaması önemli bir konu. Her gün 15 Temmuz demekle 15 Temmuz'lar önlenmiyor. 15 Temmuz dersleri ışığında TSK ve istihbarat ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor.

Abdulkadir Selvi Hürriyet

 

***

 

Toplum vicdanını yaralıyor

-----

Damatları alelacele tahliye edilmesi toplumda derin yaralar açtı.. Yargıyı yıprattı..

FETÖ soruşturmasının adil olduğu inancını zayıflattı..

***

Tutuklu kalsalardı, aylarca hapis yatsalardı demiyorum..

(...) Tahliye kararı veren hakim gerekçesinde diyor ki;

Mevcut delil durumu..

Sabit ikametgah..

Tutuklama ile sağlanacak faydanın adli kontrol tedbiri ile sağlanacağı..

***

Soru şu..

Bu şartlara uyan kaç yüz tutuklu var.. Kaç bin?.

Neden onlar tahliye edilmiyor da..

Damatlar ediliyor..

 Toplumun vicdanını yaralayan bu.

Mehmet Tezkan Milliyet

 

***

 

Ton ton altın nereye gitti?

----

Altın sevdamız birden bire gene arttı. Yurt dışından devamlı altın ithal ediyoruz. Yılın ilk 5 ayında altın ithalatı 128 tona ulaştı. Biz 2015 yılının tamamında 48 ton, 2016 yılının tamamında 106 ton altın ithal etmiştik. 2016 yılında ilk 5 ayda altın ithalatı 26.5 tondu.

Ne oldu da bu yıl ithalatta böyle bir artış ortaya çıktı? İlk 5 ayda 26.5 ton yerine 128.3 ton ithalat gerçekleştirildi...

...

Yaz geldi. Nişan, düğün, sünnet mevsimi başladı. Bu mevsimde sikke ve Cumhuriyet altını ile takılık mücevher altına, bilezik altına talep artar. Ancak bu yılın ilk 5 ayındaki ve özellikle mayıs ayındaki altın ithalat rakamları, alışılmış talebin üzerinde bir altın talebini işaret ediyor.

İthal edilen altınlar ihracata gitmiyor. Darphane'de basılan altın miktarında artış var ama, Darphane'de basılan altın ithal altının sadece yüzde 15'i büyüklüğünde. Bankalardaki altın hesaplarında artış yok.

O zaman ithal edilen altınlar nereye gitti, gidiyor? Halkımız külçe altını alarak cebinde taşıyamaz, evinde saklayamaz. Kuyumcular durup dururken altın stok etmeye başlayamaz.

İyi de ton ton altın, 128 ton altın nereye gitti?

Güngör Uras Milliyet


***

 

ercan-akyol-002.jpeg

KARİKATÜR: ERCAN AKYOL/MİLLİYET