ABD, kim, kime, dum, duma

Gene, etraf toz duman. Kim, kime saldırıyor? Kim, kime kafa tutuyor, belli değil. Biz sazanlar da, önümüze atılan, her yeme zıplıyoruz. Ne zaman bize kazık atacaklar, işte o zaman, etrafı, hep böyle toz duman yaparlar. Kendi topraklarında, huzuru kaybeden birileri, Akdeniz'e filolar yığıyor. Topraklarımıza, uçaklar, askerler konuşlandırılıyor. Oysa dünya da, son günlerdeki hareket ve gidişat, onların, bizim inanmamızı, inandırmak istedikleri yolda değil. Tersine, onların gizlemeye çalıştığı başka bir istikamette gelişiyor. 

                Mesela, dünya'nın en gelişmiş ülkesi, ABD'de, günü birlik, cinayet, saldırı, hakaret. ABD'de, California olayı, belki de başka bir çıbanın, patlayan ama daha derinlerde, daha ciddi gelişen bir yüzü. Sadece Müslümanlar değil. Chicago'da, Baltimore'da, Florida'da, Atlanta'da, öldüren ve öldürülenler, Müslüman falan değildi. Tüm bu olayların ortak bir yanı var. Hepsi yoksullar. Uyanın efendiler, dünyadaki kavga, yenidünya düzenindeki haksızlık üzerine, zenginle yoksul arasında sürüyor. Aslında, ilk kez, Amerikan başkan adaylarından biri, doğrudan yoksulların adayı olacağını söylüyor. 74 yaşındaki Bernie Sanders.

Hatırlarsanız sizlere daha önceki yazılarımda Huntington'un medeniyetler çatışmasından söz etmiştim. Ve ben kendime göre bu yazı yayınlandığında olayı yanlış yorumladığımı itiraf etmiştim. Burada çatışan uygarlık, aslında zenginlikle uygarlığa erişmek isteyipte erişemeyen yoksulluk arasında. Her dönemde olduğu gibi de bu olayları şiddetle bastırmak için şiddet karşılıklı olarak tırmanıyor. Bence son günlerdeki olayların basit şekilde anlatılması da hoşunuza gitmiyor. Bu kadar basit yanıt hoşunuza gitmiyor.

Türkiye 1923 yılında kazandığı bağımsızlığını ne yazık ki kaybetmiş görünüyor. İçinde bulunduğumuz son durum son, Osmanlı Padişahı, Vahdettin'e kabul ettirilen, Sevr anlaşmasından farklı değil. Askeri üslerimizde, adı ne olursa olsun, yabancı birlikler, limanlarımızda yabanca savaş gemileri, havaalanlarında yabancı savaş uçakları, topraklarımızda yabancı asker ve istihbarat örgütleri. Başta yabancıların talimatlarıyla hareket eden yöneticiler. Buna siz bağımsız Türkiye diyebiliyorsanız, kutlarım sizi.

Oysa Pazar günü yayınlanan, geleneksel, Amerikan televizyon programlarında, fark ettim ki dünya umurlarında değil. Seçim sırasında, yok Trump ne demiş? Veya bu yılın moda otomobili ne? Yahut Amerikan diyet programı ne olacak? İşte sizler, çocuklarımız ölürken, ülkemiz parçalanırken, Amerikan programlarında, onların gerçekte umurlarında olmadığınız gerçeği, bir kez daha kafama denk etti. Ne zaman çıkarlarına tehdit olursunuz, o zaman bizi ve durumumuzu dikkate alırlar. 

Neyse, içinde olduğunuz durum, benim kadar sizleri rahatsız etmiyor anlaşılan. O zaman, eğlencelik olarak geçen hafta, Washington'da katıldığım bir toplantıyı anlatayım. Orta Doğu Enstitüsü'nün, Ulusal Basın kulübünde düzenlediği, bir Türkiye toplantısını izledim. En önemli konuşmacı, HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'tı. Onu dinlemeye gelenler ise, son 30 yıldır değişmeyen kadro. Türkiye düşmanı, bazı Kürt gurupları, soykırımı türküsünden bıkmayan Ermeniler, İsrail istihbaratından yeni bir şeyler bulmak isteyenlerle, birde bunlardan ve Kürtlerden nemalanan bazı karışık Amerikalılar. Konular aynı, sloganlar aynı, kavga aynı.

Demirtaş'ın basın toplantısı ve Orta Doğu Enstitüsü'ndeki konuşmasından, ABD'de yaptığı temaslardan çok memnun olduğu şeklinde biz izlenim almadık. Belki Demirtaş, konuşulan konuları ifşa ederek, şu hassas dönemde, birilerini tahrik etmemesi önerilmişte olabilir.

Bunlara ek, kadroya katılan, bir de tarikatçıları gördüm. Mesela, Türkiye'de aranan, Emre Uslu, aniden Washington'da ortaya çıktı. O da toplantıdaydı. Polis kökenli ve hani Silivri ve balyozun kaynağı olduğu iddia edilen, Baransu'nun bavulunun da, yapımcılarından olduğu ileri sürülen, ama aniden Türkiye'den çıkan, Uslu. Washington'da dernek kuran Uslu. Ben onun Utah veya tarikata yakın yerlerde olabileceğine inanırken birde baktık ki Washington yakınlarında cemaate ait bir Üniversitede çalışıyormuş. Bu da bir şey anlaşılan.

Ben, hala adam olamadım. Bunları işbaşına getiren, sizlere rağmen gerginliği sınırlarımız içine taşıyan, bu iktidara da itirazım var. Türkiye bir ekonomik kriz kapıdayken, kimseyle para konusunda dans edemez. 

Yazarın Diğer Yazıları