Darbeciler ilhamlarını "Arap Baharı"ndan almışlardır. Tunus'ta başlayan Mısır'ı, Libya'yı alt üst ettikten sonra Yemen'e uğrayıp Suriye'de süren iç savaşı, birileri Türkiye'ye taşımaya çalışmıştır.

                İlk önce PKK, "Devrimci Halk Savaşı" denilen bir süreç başlattı. Birkaç mahallede "özerk yönetim" ilan etti. Birkaç ilçenin birkaç mahallesine bir kaç ay güvenlik güçlerinin girmesini engelledi. Sonra askerin harekete geçmesiyle hezimeti yaşadı.

İç savaşı önce PKK denedi!

                PKK'nın başındakiler mevcut silahı, mühimmatı, militan ve örgüt gücüyle TSK gibi bir ordunun karşısında tutunamayacağını bilmeyecek kadar ahmak olamazlardı. Ancak PKK'nın uyguladığı stratejiyi dayandırdığı iç ve dış konjonktür dikkate alındığında, örgütün başlattığı terörist eylemlerin mantığını anlamak mümkün olur.

                PKK'nın bu stratejisini iktidarın "çözüm süreci" dediği zafiyete kadar götürmek mümkündür. Nitekim Öcalan, daha işin başında süreci bir taktik olarak gördüğünü ve birçok şarta bağladığını açıklamıştı. Öcalan, PKK'nın sınırın dışına çekilme olması halinde, "çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz" demişti. Taleplerinin kabul edilmemesi durumunda ise "50 bin kişiyle" yapılacak bir halk savaşından söz etmişti.

                Kısacası PKK, bir mahallede "özerk yönetim" ilan edince kent halkının bütünüyle kendisine katılacağını, özellikle Güneydoğu'da bütünüyle devlete karşı bir devrimci halk savaşı başlayacağını ummuştu. Dahası ülkenin genelinde de iktidardan memnun olmayan kitlelerin Mısır'da, Libya'da ya da Suriye'de olduğu gibi sokakları işgal edeceğini hesap etmişti. PKK'nın hem stratejisi hem de hesabı yanlış çıktı.

FETÖ'cü darbecilerin iç savaş denemesi!

                Son 56 yıllık tarihin en vahşi, en hainane ve en halk düşmanı darbe girişimi FETÖ'cüler liderliğinde 15 Temmuz gecesi yaşandı. Bu darbe girişimiyle darbeciler güçlerini kanıtlama, halk ile siyasetçileri sindirerek bir kısmını bertaraf etme diğer kısmını yanına çekmek, iç savaş yoluyla bütünlüğü bozmak ve sonuçta devlete el koymak gibi bir strateji uyguladıkları görülür.

                Darbeciler ilk önce uçak, helikopter ve tankları kentlerin ve halkın üzerine sürerek güç gösterisinde bulundular. Ardından TBMM, Genelkurmay, Polis Özel Harekat, MİT gibi simgelere saldırarak halkı ve siyaseti sindirmeye kalktılar.

En tehlikeli girişimleri ise darbeci askerle devletin yanında olan askeri, darbeci askerle polisi, tankların üzerine çıkmış darbecilerle halkı ve sonuçta da halkı halkla çatıştırmaya kalkışmalarıydı.

FETÖ'cü darbeci hainlerle PKK'lı hainlerin "iç savaş" çıkartarak halkı bölmek ve bir kısmını yanlarına çekerek sonuç almak üzerine kurulu bir stratejiyi uygulamaya koydukları anlaşılıyor. Bu stratejinin hem PKK'yı hem de FETÖ'yü besleyen ABD'nin stratejilerinden ilgisiz görmek yanlış olur.

ABD'nin iç savaş arzusu!

ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi, içinde Türkiye'nin de bulunduğu 23 ülkenin sınırlarını, rejimlerini ve yönetimlerini değiştirmeyi hedef aldığı biliniyor. Bu bağlamda Libya, Mısır, Yemen, Irak ve Suriye'de olanlar da herkesin malumudur.

Irak'ın ABD tarafından işgali ile başlayan iç çatışma ABD güdümünde Kuzey Irak Kürdistanı'nı ortaya çıkarmıştır. Aynı şekilde Suriye'de çıkarılan iç savaş ABD iş birliğinde Kuzey Suriye Kürdistanı'nı inşa etmek üzeredir. Bu bağlamda Türkiye'de çıkacak bir iç savaşın Türkiye'nin Güneydoğu'su üzerinde kontrolünü kaybetmesiyle sona ereceğini ABD'liler çok iyi hesap etmiş durumdalar. Orta yerde Bağımsız Birleşik Kürdistan'ı inşa etmek gibi bir de strateji var.

Küresel güç PKK'yla başlattığı iç savaş çıkarma stratejisini bu kez FETÖ'nün ordudaki sızıntılarını kullanarak gerçekleştirmeye çalışmıştır. Darbecilerin içinde "Türk Milleti" geçmeyen bildiriyle gerçekleştirmek istediklerinin ne olduğu da böylece ortay çıkmış bulunmaktadır. Türkiye bir kez daha uçurumun kenarından dönmüştür.