ABD vesayet savaşında yenildi

Millî Savunma Bakanı Canikli memleketi Giresun'da önemli bir cümle kurdu: "Sanırım şu anda biraz DEAŞ'ı erken öldürmenin pişmanlığı içerisindeler. Neden? Çünkü DEAŞ hep malzeme olarak kullanıldı, koz olarak kullanıldı. Şimdi de efendim Afrin Operasyonu güya DEAŞ'la mücadelede dikkat dağıtıyormuş" dedi.

DEAŞ ve benzerleri Amerika'nın Suriye'deki varlık gerekçesidir. ABD, sözüm ona güya terörizmden insanlığı kurtarmaktaydı. Ve bu sebeple Orta Doğu'da bulunuyordu..

Ancak Canikli'nin söylediği gibi DEAŞ'ı çok erken sahadan çektiler. Çünkü DEAŞ, hem Amerikan kamuoyunda ve hem de dünya kamuoyunda kötü bir imaja sahipti. Dünya kamuoyunda kafa kesen, kadınlara, kızlara tecavüz eden canavar ruhlu adamların yönettiği örgüt olarak algılanıyordu.

Bunun üzerine ABD ne yaptı?

Hemen DEAŞ imajını yerle bir etti.

Zaten kendileri kurmuş kendileri yönetiyordu.

Sakalını bıyığını kesen, yeni kurulan PYD'nin yanında yer aldı.

Böylece yok edilmiş gibi gösterildi.

Ancak evdeki hesaplar çarşıya uymadı.

Orta Doğu kendi kurallarını ortaya koydu.

Araya Rusya girdi. Böylece ABD, Orta Doğu'da varlık gerekçesi olan en önemli kozunu iyi hesap edemeden erken yok etmiş oldu. 

Şimdi "Afrin Operasyonu güya DEAŞ'la mücadelede dikkat dağıtıyormuş.." tezini ileri sürüyor ama, ortada sakalı, bıyığı, elinde kapkara bayrağı ile DEAŞ yok.. Sakalsız, bıyıksız, YPG-PKK içinde eritilmiş ve bir kısmı da Afrin'de Türk Silahlı Kuvvetleri ile savaşan DEAŞ var.

Amerika'nın Afrin Operasyonunu DEAŞ'a bağlamasının ve "Türkiye DEAŞ'la mücadelede dikkat dağıtıyor" demesinin asıl sebebi Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarısına şaşırmasıdır. Öyle ya bunca hendek, bunca siper, bunca uluslararası ajan ve destek, hatta üstün ABD silahları ve eğitim almış vesayet ordusu nasıl yenilmektedir? Adamlar haklı. Gerçekten şaşırılmayacak gibi değil. Onlar, 28 Şubat post modern darbe ile başlattıkları Türkiye içi operasyonlarla ülkeyi çökerttiklerini sanıyorlardı.

Artık Türk Ordusu belini doğrultamaz görüşündeydiler.

Öyle ya askeri kadroların önemli bir kısmını Balyoz ve Ergenekon operasyonları ile hizmet dışına çıkartmışlardı. Gerçi başaramamışlardı ama çok önemli kadroları ele geçirdikleri açık olan FETÖ'cüler de tasfiye olmuştu. Geriye ne kaldı diye düşünmüş olacaklar ki, Türk Silahlı Kuvvetleri düşürüldüğü yerden hızla kalkıp toparlandı.

Yetmedi.

İç dış operasyonları başardı.

O da yetmedi işte Afrin orada, destan yazıyor.

Bir başka ifade ile ABD, vesayet orduları aracılığı ile yeniliyor.

Türkiye ABD'yi yeniyor.

Eğitip donattıkları, silahlandırıp güçlendirdikleri, bir de ajanlarla, keskin nişancılarla takviye ettikleri sürü kaçıyor.

Az şey mi?

Çok daha önemli olan bir husus var. Nedir biliyor musunuz?

Türk milleti TSK etrafında yeniden bütünleşiyor... Orduya olan güven yükseliyor...

Burada eleştirebileceğimiz iki şey var: Birincisi siyasetin ayrımcı dili oy kaygısı ile canlı tutması, diğeri şöyle bir yakınmayı sık sık dile getirmesidir: "Dostlarımız, müttefiklerimizden silah satın alamıyoruz ama çok kısa süre içerisinde biz onları yerli ve millî olarak üretmemiz konusunda bizi motive ediyorlar." İşte bu cümle bir acizlik göstergesidir.  Çünkü aynı zamanda bir sitem, bir yakınmadır. O "dostlarınız, müttefikleriniz" size silah satmaya devam etse, Türkiye satın almaya mahkûm mu edilecek? Bir tek mermi de üretmeyecek miyiz?

Yazarın Diğer Yazıları