ABD’nin itibarı ve ısınan Karadeniz

1989 da Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından bu tarafa ABD, Karadeniz ile yakından ilgilenmektedir. Soğuk Savaş döneminde Karadeniz’e kıyısı olan tek NATO ülkesi Türkiye’ydi. 2004 yılında iki Karadeniz ülkesi olan Bulgaristan ve Romanya da NATO üyesi oldu. Sırada yine Karadeniz’de kıyısı olan Gürcistan ve Ukrayna vardı. Ancak 2008’in Ağustos ayında, Ruslar Gürcistan’a saldırarak ülkeyi parçaladı. Osetya ve Abhazya diye iki küçük Cumhuriyet kurdurdu. Gürcistan bu toprakları tekrar kazanma umuduyla Rusya ile iyi geçinmeye çalışmakta ve batı yanlısı Gürcülerin, NATO ve AB üyeliği arzusu, bir hayale dönüşmüştür. Gürcülerin, Stalin’den sonra yetiştirdiği en meşhur  ve önemli devlet adamlarından olan Eduard Şavardnadze döneminde ülke kısa bir süre de olsa istikrarı bulmuştu, ama onun ölümü üzerine devlet başkanı seçilen ve Amerika ile Almanya’nın yakın müttefiki olan Mihail Saakaşvili Rusları kızdırdı. Batılı dostları, Gürcistan ve Saakaşvili’yi çıkan krizde Rusya ile baş başa bıraktı. ABD ve batının itibarı zedelendi. Ermenistan, Karadeniz de kıyısı olmamakla birlikte, Karadeniz havzasında bulunan ve batı yanlısı bir ülkedir. Buna rağmen batı tarafından Rusya’ya bırakılmıştır. Rusya da batıya kaçmasın diye, kendi yanında kalmaya mecbur etmek için Azerbaycan toprağı olan Karabağ’ı işgal etmesine yardım etmiş ve binlerce masum kadın ve çocukların, 26 Şubat 1992 de katledilmesine, bir başka ifadeyle, Hocalı soykırımına göz yummuştur. Batılı sözde medeni ülkeler, kılını bile kıpırdatmamıştır. 
Rusya eski Sovyet ülkelerinde yaşayan Rus kökenli insanları bahane ederek bu ülkelerin iç işlerine karışmakta ve iktidarları müdahale etmekle tehdit etmektedir. Özellikle Kazakistan başta olmak üzere Orta Asya ülkeleri Rusya tarafından köşeye sıkıştırılmaktadır. Başta ABD olmak üzere batılı ülkeler, bölgede bulunan, Hıristiyan ülkelere destek vermekle birlikte Rusya’ya geri adım attıramamaktadırlar. Bunu Gürcistan, Moldavya ve son olarak ta Ukrayna örneklerinde gördük. ABD caydırıcılık özelliğini kaybetti ve itibarı sarsıldı. 18 Mart 2014 tarihinde Ukrayna toprağı olan Kırım’ın Ruslar tarafından ilhak edilmesi, batının aczi yetinin ispatıdır. Batının, Rusya için bulduğu tek ceza ambargo oldu. Ruslar, batının kifayetsizliği, çaresizliği ve parçalanmışlığının farkındadır. Rusya’ya savaş açamayacaklarını bilmektedir. Batının uyguladığı, politik, askeri, ekonomik ve teknolojik ambargo Rusları korkutmamaktadır. Ayrıca batılı ülkelerin zaman içinde, bir yolunu bulup bu ambargoyu kendilerinin deleceğini bilmektedir.  Dünya’nın en büyük yüzölçümüne sahip Rusya, toprağa doymamaktadır. ABD, 1997 den bu tarafa Rusya’nın etrafında askeri tatbikatlar yapmaktadır. Ancak son üç yıldır Karadeniz’de ve Baltık denizinde her yıl tekrarlamaktadır. Baltık ülkeleri Rusya’nın hedefindedir. O ülkelerde yaşayan Rusları bahane ederek o ülkelerin iç işlerine müdahale etmektedir. Azerbaycan, Gürcistan ve Ukrayna’nın başına gelenler Baltık ülkelerinin de ( Estonya, Letonya ve Litvanya ) başına gelmemesi için ABD ve NATO bu ülkelerle işbirliğini artırmıştır. Rusya’nın en büyük korkusu hemen yanı başında ABD’nin kalıcı askeri üslerinin olmasıdır.
Uluslararası basın, Karadeniz de 5 Mart 2015 de başlayan NATO askeri tatbikatına geniş yer ayırdı. Bunun nedeni, şu anda Ukrayna da devam eden Rus müdahalesidir.  NATO’nun üç yıldır tekrarladığı Karadeniz askeri tatbikatının değişmez ülkeleri Karadeniz de kıyısı olan Türkiye, Romanya ve Bulgaristan’dır. Eski Sovyet, yeni NATO üyesi Romanya ve Bulgaristan ciddi riskler almaktadır. Komşuları ve eski patronları olan Rusya bu iki ülkeden ciddi olarak rahatsız ve bunu da açık bir şekilde göstermektedir. Rusya ile bir kriz anında batının tutumu Gürcistan ve Ukrayna benzeri olursa bu iki ülke için riskin boyutu korkutucu olmaktadır. Türkiye ise daha fazla risk altına girmektedir. 1936 Montrö sözleşmesinin uygulanmasından sorumludur. Karadeniz de kıyısı olmayan ülkelerin savaş gemilerinin boğazdan geçişleri sözleşmeye göre sıkı denetim gerektirir. Uluslararası bir sözleşmenin delinmesi Türkiye için uluslararası hukuk ve egemenliği açısından hayati tehlikeler getirebilir. Rusya ile de ilişkilerin bozulması cabası olur. Ukrayna, Kırım da yaşayan soydaşlarımız nedeniyle Türkiye için önemliydi. Kırım artık Rusya’ya bağlıdır, dolaysıyla, Ukrayna artık ikinci derece de önemlidir. Komşumuz olan Rusya, müttefikimiz olan ABD kadar önemlidir. AKP aklını başına toplayıp Orta doğu politikası gibi herkesi düşman yapmamak için dengeli ve dikkatli bir politika takip etmelidir. Karadeniz bölgesi ve havzası önemli riskler ve çatışmalara gebedir. Orta doğudan ders çıkartıp bizim olmayan sorunlara taraf olunmaması gerekir. 

Yazarın Diğer Yazıları