ABD'nin örgütlerle dansı

Hiç aklınıza geldi mi, ABD niçin, Orta Doğu'da müttefikleriyle değil de, bölge ülkeleri tarafından terör örgütü olarak nitelendirilen oluşumlarla çalışmayı tercih etmektedir. Ya da, bölgede bulunan sorunları, bölge ülkeleriyle çözme yerine, illegal örgütler, paramiliter gruplar ve gizli görüşmelerle çözme yolunu dener. Bu sorular, akla başka bir soru daha getiriyor, Amerikalılar gerçekten sorunu çözmek istiyorlar mı, yoksa terör örgütleriyle suyu bulandırıp balık mı avlamak istiyorlar. Son Musul olayında, ABD'nin politikası Türkiye ve Suudi Arabistan gibi müttefiklerinin canını sıkarken dost olarak nitelendirmediği, İran ve Irak'ı sevindirdi. Suriye'de de aynı, ABD, son iki yıldan bu tarafa, müttefiklerinin çıkarına aykırı davrandı. Bunlar yetmiyormuş gibi, NATO müttefiki Türkiye'nin ortak güvenlik sorumluluğu olmasına rağmen, Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden YPG/PYD, terör örgütüyle kucak kucağa olduğunu saklama gereği dahi duymadı. Musul konusunda da öyle, koalisyonda 63 ülke var, Türkiye hariç 62 ülke Musul konusuna müdahil, Türkiye dışarıda kalacak. Bu durumun mimarı da ABD'dir.

***

 Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemlerde yaptığı konuşmalarda, ABD'ye kızgınlığını ifade etmektedir. ABD'nin Orta Doğu politikası, İsrail'in çıkarlarına göre şekillenmektedir. Bu durumu bir dereceye kadar anlamak mümkündür, ancak bölge barışını tehlikeye atan ve yüzbinlerce masum insanın canına mal olan bu politika, aynı zamanda müttefiki Türkiye'nin de güvenliğini tehlikeye atacak boyuta gelmiştir.

ABD'nin Orta Doğu politikası ülke içinde de sıkıntılara yol açmaktadır. ABD, Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'ye karşı uygulanan bu politikanın doğru olmadığını düşünürken, Savunma Bakanlığı bu hassasiyeti göstermemektedir. Hillary Clinton, başkan seçilirse, Obama'nın kadrolarını tamamen göndermez, yani, Türkiye'ye dostça bakmayan bugünkü kadronun bir kısmının görevine devam edeceği muhakkaktır. Dolayısıyla Türkiye, kendisini, uzun vadeli Amerikan kıskacına hazırlamalıdır. ABD, bölgede 1979 yılından bu tarafa kanlı bıçaklı olduğu ülkeler ile, Türkiye karşıtı paslaşma yapıyorsa, bu geçici bir heves ve konjonktürel bir olay değildir, bu derinliği olan bir iş birliğidir. Suriye konusunda, Türk tezlerine ve çıkarlarına aykırı davranması Esad'ın gitmesi-kalması konusunda ciddi uyuşmazlık yaşandı, ABD'nin ağırdan alması Suriye sorununu uzattı ve Rusya'nın müdahalesine yol açtı. Benzer politika ve sorunlar Irak'ta da ortaya çıkmıştır. ABD, Suriye'de ve Irak'ta, Türkiye'nin çıkarlarına aykırı ve güvenliğini tehlikeye atan tutumunu sürdürmektedir. ABD'nin, yıllardır, PKK'ya destek verdiği bilinmektedir. ABD, Türkiye'yi gözden çıkarttı mı, sanmıyoruz, ama bu tutumuyla Türkiye'yi eskisi kadar dikkate almadığı kesindir.

***

İsrail, Orta Doğu'da kendisine sorun çıkartmayacak kadar küçük ve güçsüz devletler istiyor. Yeteri kadar küçültemediklerini de etnik ve mezhepsel sorunlu hale getirmek istiyor. İç savaş çıkartabilecek bir yapılanma peşindeler. ABD de bölgede bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu düzenlemeyi ve yeni yapılanmayı, bölge ülkeleri istemediği için ABD, terör örgütleriyle yapmaya çalışıyor. Ancak sorun, bölge ülkeleri başta Türkiye olmak üzere seslerini çıkartmaya ve ciddi itirazlar yapmaya başladılar. İki ay önce ABD'de yeni çıkartılan bir yasayla 11 Eylül 2001 saldırısını gerçekleştiren El Kaide militanlarının Suudi vatandaşı olması nedeniyle mağdurların tazminat ve kan parası almak için Suudi Arabistan aleyhine dava açma izni verilmesi kral ailesini çok kızdırdı. Bu davalar, trilyonlarca dolar demektir. Erdoğan da geçen hafta, Suudilere destek için, bu davaları ve yasayı kınayan sert açıklamalar yaptı. ABD'nin bölgedeki, iki önemli müttefiki, Türkiye ve Suudi Arabistan, çok rahatsızlar ve iş birliği yapmaları durumunda ABD'nin işinin zorlaşacağı muhakkaktır.

Yazarın Diğer Yazıları