ABD'nin suç ortakları kimdi?

ABD, silâhlandırdığı PYD/YPG için önce "bölgedeki kara kuvvetlerimiz" diyordu. Şimdi ABD Savunma Bakanı Jim Mattis yine IŞİD bahanesini kullanarak "YPG silâhlı olduğu ve koalisyon da taarruzlarını durdurduğu için artık belli ki buna ihtiyacınız yok, güvenliğe ihtiyacınız var, polis gücüne ihtiyacınız var, ki bu da yerel güçlerdir, bu da IŞİD'in geri gelmemesini garanti altına alacak halktır." dedi.

Geçen ay Suriye'den kaçarak Türkiye'ye gelen Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Sözcüsü Talal Silo ise ''Silâhların nereye gideceği Amerikalıların umurunda değildi. Bir kere bile silâhları ne yaptığımızı nerede kullandığımızı sormadılar.'' dedi.

Talal Silo'ya göre Suriye Demokratik Güçleri'nin kurulması bir tiyatroydu ve amaç ABD'nin YPG'ye silâh verebilmesiydi. Silo, ABD'li bir istihbarat yöneticisinin kendilerine, "kalıcı" olabilmek için karadan Akdeniz'e ulaşmak gerektiği telkininde bulunduğunu da açıkladı.

***

ABD'nin bu tutumuna karşı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bu kirli fotoğrafın ifade etmek istiyorum ki bir tek cevabı vardır, Türkiye içinde sonunun geldiğini anladıkları PKK'ya, Kandil'den başlayıp Hatay'a kadar uzanan bir kuşakta yeni bir yaşam ve yerleşim yeri açmaya çalışıyorlar. PKK'ya hayat öpücüğü vermeye çalışıyorlar. Bu plânın silâh sponsorluğunu yapan ülkenin, Suriye ve Irak toprak bütünlüğünü umursadığı yok" açıklamasını yaptı.

Soylu "Türkiye'nin Orta Doğu ile bağlantısını kesmek için güney sınırına PKK ile koli bandı çekmek istiyorlar. Güneyimizden PKK ile kuzeyimizden de batımızdan da evet Amerika'da bulunan o çadır mahkemelerinde zorla tehditle itirafçı yaptıkları kişi eliyle Türkiye'ye fatura kesmeye çalışıyorlar" dedi.

***

Soylu'nun tespitleri doğru da bu kirli fotoğrafın tek bir cevabı yok! "Türkiye'nin, 'Emevi Camii'nde namaz kılacağız. Yeni Osmanlı'yı kuruyoruz' diye Suriye'de kendi bindiği dalı kesmesini kimler sağladı?" sorusunun cevabı da verilmelidir.

Yine Rıza Sarraf adlı kişinin, Türkiye-İran arasındaki ekonomik ilişkilerde kullanılması, bu sırada bakanlara, genel müdürlere rüşvetler verilmesi, hatta Rıza Sarraf'ın önüne yatılması gibi süreçlerin de hesabı sorulmalıdır. 

Hesap yeri, elbette Türkiye'yi kuşatmaya çalışırken, 15 Temmuz'da da içerİden ele geçirmeye çalışan ABD'nin mahkemeleri değildir.

AKP iktidarının, El Bab harekâtına kadar sürdürdüğü Suriye politikası, hem komşu devlet aleyhine asker toplamak hem de onlara ABD programıyla eğitim ve lojistik destek vermek olarak ele alındığında Yüce Divan'lık suçlardır.

Yine, devletlerarası ekonomik ilişkileri, bir dolandırıcı ve rüşvetçi üzerinden sürdürmek, onu hayırsever iş adamı ilan ederek meşruiyet sağlamak bu arada rüşvet almak, rüşvet soruşturmasını hem yargıda hem de Meclis'te kapatmak Yüce Divan'lık suçlardır.

Bu suçlar, failleri hâlâ iktidardadır diye, işlenmemiş sayılıyor! Nereye kadar? Siz, ülke olarak bu suçları takip etmezseniz, zaten ülkenize el koymaya çalışan ABD'nin şantajıyla karşı karşıya kalırsınız.

Oysa ABD'nin Irak ve Suriye'deki operasyonları da uluslararası suçtur. IŞİD'in de PKK/PYD'nin de FETÖ'nün de finansörü ve organizatörü ABD'dir. ABD'nin suç ortakları kim peki?

***

Şimdi vaziyeti kurtarmaya çalışıyorsunuz ama ABD'nin Kandil'den Hatay'a kadar bir koridor kurmaya çalıştığını size 2004 yılında askerler söylemedi mi? İç savaştan önce Suriye sınırını, İsrail firmasına kim vermek istedi?

Politikalarınız yüzünden ölen yüz binlerce Suriyeli var. Milyonlarca da kaçkın var. Yine ABD projesi olan açılım politikalarınız sayesinde hendek kazılan şehirlerde kaç şehit verdi Türk Milleti? El Bab'da kaç şehit verdi? Bunların sorumlusu kim?

Yazarın Diğer Yazıları