Abdullah Gül’den ‘keşke Annan Planı kabul edilseydi’ çıkışı. Yunan basınına dert yandı. KKTC’yi sorun olarak gördü

Abdullah Gül’den ‘keşke Annan Planı kabul edilseydi’ çıkışı. Yunan basınına dert yandı. KKTC’yi sorun olarak gördü
Yunan basınına konuşan eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kıbrıs sorunun çözümü için ‘Annan planını’ işaret etti. Çözüm için son bir fırsat verilebileceğine dikkat çekti.

Kathimerini gazetesi, Türkiye’nin 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile İngilizce bir söyleşi yaptı.

Gül söyleşisinde, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin yanı sıra Kıbrıs sorunundan da söz ederken, Annan planı kabul edilseydi Kıbrıs’ın bu durumda olmayacağını iddia etti.

‘‘ANNAN PLANI KAÇIRILMIŞ BİR FIRSATTI’’

Gül söyleşinin ilgili kısmında şu ifadeleri kullandı;

‘‘Başlangıcı 1963 yılına dayanan Kıbrıs anlaşmazlığı, yalnızca Yunan-Türk ilişkilerinin daha da gelişmesi açısından değil, aynı zamanda Doğu Akdeniz'in gerçek potansiyelinin ortaya çıkarılması açısından da bir zorluktur. Ne yazık ki sorunu çözmek için birçok fırsatı kaçırdık. Şahsen desteklediğim ve öncülük ettiğim 2004 Annan Planı bu anlamda kaçırılmış bir fırsattı. Ada AB'ye katılabilseydi genel olarak böyle bir sorunumuz olmazdı’’.

Kıbrıs sorunun çözümü için son bir fırsatın verilebileceğini söyleyen Gül, Kıbrıs sorununun çözümünün birçok sorunun da çözümünü beraberinde getireceğini ifade etti.

Türk-Yunan ilişkilerinden de söz eden Gül, Türk-Yunan diyaloğunun güven ve iyi niyetle yapılması durumunda sonuçlar getirebileceğini belirtti.

Gül açıklamaları çerçevesinde ayrıca Ege’nin iş birliği kaynağı olabileceğinden de söz etti.

16265109-13156733.jpg

ANNAN PLANI NEDİR?

Annan Planı, Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş Kıbrıs Adası'nın bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler planıdır. Adını, planı ortaya atan BM eski genel sekreteri Kofi Annan'dan alır.

Plan, Kıbrıs adasının İngiliz üsleri bölgesi haricinde kalan kısımlarının bağımsız ve federal nitelikte bir devlet olacak şekilde birleştirilmesini öngörüyordu. Plan gereğince Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki bakanlıkların en az üçte biri Türklerden oluşacaktı. Devlet başkanlığı ve başbakanlık makamları 10 ayda bir Türkler ve Rumlar arasında el değişecekti.

Nisan 2004'te adanın kuzey ve güneyinde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan, Türk tarafından % 64,91 oranında kabul gördü. Plan, Rum oylarının % 75,38'i red şeklinde olduğundan hayata geçirilememiştir.

Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti (United Republic of Cyprus), Rum ve Türk oluşturucu (constituent) devletlerinin aralarında oluşturduğu federatif yapıya dayanarak kurulması öngörülen yeni devletin adıydı.

1 Temmuz 2008'de Mehmet Ali Talat ile Dimitris Hristofyas, tek egemenlik ve tek vatandaşlıkta anlaştıklarını belirtip kurulacak yeni devletin "Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti" olmasında uzlaştılar. Bu devlet çatısı altında başlayacak olan müzakereler sonrası, başarılı olunursa, 1960'taki model artık kullanılmayacaktır, fakat Kıbrıs'ın her iki tarafı, Almanya Modeli ile yeniden birleşecektir.

DENKTAŞ HAYIR DEMİŞTİ

Öte yandan, dönemin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş, Annan Planı’na inanmadığını ve planın ne denli zararlı olduğunu bildiğini söylemişti.

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, kendisinin Annan planına inanmayan ve planın ne denli zararlı olduğunu bilen bir kişi olduğunu belirterek, Kıbrıs müzakerelerine Türkiye`nin ricası üzerine girdiğini açıklamıştı.

Denktaş bir röportajında;

Kendi hürriyetimiz için can verdik, kan verdik. Bunca yıldır direniyoruz, savaşıyoruz. Benim 60 yılım gitmiştir. Helal olsun.. Ama o şehit bunu diyemiyor şimdi. Onlara ayıp değil mi? Günah değil mi? Şimdi sanki suç işlemişiz gibi Rum’a sadece evinin tazminatını verecek değil, manevi tazminat da verecekmişiz. Kim yapıyor bunu? Türkye’nin ricasıyla benim meclisim böyle yasalar geçiriyor. Manevi tazminat vermek ne demek? Manevi tazminatı insan suç işler, zarar verir birine, ona verir. Bunları geçirttiler bize. Ve Kıbrıs meselesinde taviz verilmezmiş. Tavizi Annan Planı’na evet dediğiniz gün verdiniz.

Beni Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğumu söyleyerek tanıttılar. AB düşmanı değilim. AB’nin Yunanistan’ın şantajına boyun eğerek yıllardır bize haksızlık ettiğini, yasal haklarımızı tanımadığını, statümüzü tanımadığını, Rum’u tanımak suretiyle bize zulmettiğini görüyor, bunları söylüyorum. Ve bunların ayıklanmasını istiyorum. Yoksa Türkiye’nin AB’ye girmesine karşı değilim’’ ifadelerini kullanmıştı.

İlgili Haberler