Provaları geçtiğimiz günlerde biten yepyeni bir oyun daha 17 Şubat gecesi prömiyer yaptı. Devlet Tiyatroları’nın repertuvarına aldığı eser Pulitzer ödüllü Sam Shepard’a ait. 18-28 Şubat tarihleri arasında her gün oynayacak olan “Aç Sınıfın Laneti” isimli eser Akün Sahnesi’nde izleyicilerin beğenisine sunuluyor.
Oyunu sizlere tanıtmadan önce, dünyaca tanınan aktör ve yazar Sam Shepard’dan bahsetmek istiyorum. Shepard kariyerini, orta sınıf Amerikalının karanlık yönü ve western mitlerine yer verdiği eserlerinde insanoğlunun zaafları üzerine psikolojik açılımlı gözlemleriyle öne çıkarmış bir yazar. Shepard sinemaya da uyarlanan “Aç Sınıfın Laneti” oyunuyla haklı bir başarı kazandı. Eser 1978 yılında ABD’de sahnelenmiş. Yazar 68 kuşağının temsilcisi ve Amerikan sistemini de ciddi biçimde eleştiriyor.
Oyun yazarlığının yanı sıra oyunculuk da yapan Shepard birçok ünlü filmin senaryosunu yazmış, yönetmiş. Ör: “Sessiz Dil” (1991 Yön-Senarist), “Vahşi Batı” (oyun), “Gömülü Çocuk” (T. Oyunu), “Aşk Delisi” (T. Oyunu), “Mahkûm” (oyuncu 2008), “Hamlet” (oyuncu 2000) vb.
Dönelim oyunumuza; Ankara Devlet Tiyatrosu oyuncuları tarafından sergilenen eserin rejisörü D.T. sanatçısı Cem Emüler. İlk gecesinde izlediğim eser, daha zengin bir hayata kavuşma özlemiyle borç batağına saplanan bir ailenin yaşadığı çevre ve sıkıntılardan toplumsal eleştiriye kadar pek çok öğe içeren bir kara mizah örneği. Oyun zengin olma arzusunun anlamsız tutkular ve hırslarla kişileri taşıdığı yanlış yönleri ve kaybolma noktasına gelen hayatları anlatıyor. Eserin psikolojik seyri yazar tarafından çok güzel beslenmiş. Özellikle de mutsuz aile yapısındaki çocukların nasıl yok olup gittiğini ve yaşadıkları yoğun bunalımı gözler önüne sermesi bakımından oldukça çarpıcı. Günümüz yaşantısının bir nebze de olsa sahneye yansıtılmış kopyası gibi...
Oyun yazarıyla, rejisörün teks (metin) üzerindeki buluşması da çok iyi neden mi? Çünkü bir eserin anlaşılır, keyifle izlenebilir, hatta sürükleyici olmasında rejisörün, yazarın ruhunu çok iyi anlaması ve analiz etmesi de gereklidir. Sevgili Cem Emüler vurdumduymaz aile yapısındaki birbirinden kopuk hayatları aynı sahnede çok güzel buluşturmuş. D.T.’nin güçlü oyuncu kadrosuyla da birleşince enfes bir kara mizah-dram ortaya çıkmış. Eseri dilimize çeviren Pınar Kür. Ayrıca oyunda evin küçük kızı (Ella) rolünü Başak Akbay ve abisi (Wesley) rolünü üstlenen Osman Karakoç, Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü son sınıf öğrencileri. Genç sanatçı adaylarının ustalarıyla ilk sahne deneyimi. Çok iyiydiler! Usta sanatçıları da sıralayalım hemen...
(Emma) Mehtap Öztepe, (Weston) Mesut Turan, (Taylor) Canberk Uçucu, (Malcom) Faik Artuk, (Ellis) Tuncer Yığıcı, (Slater) Güven Besimoğlu, ( Emerson) Harun Özer. Dekor Güven Öktem, kostümler Sevgi Türkay, ışık düzeni Zeynel Işık’a ait.
Türk oyuncuların performansı ışık, kostüm ve müzikler eser her şeyiyle çok doyurucuydu... Sözün kısası “İdeal denilen şey bir yıldıza benzer ona hiçbir zaman yetişemeyiz, ama tıpkı denizcilere olduğu gibi bize de yol gösterir.” İdealler uğruna hırs, tutku ve arzuların harmanlandığı bu sarsıcı eseri kaçırmamanızı öneririm. Günlük gelgeçler arasında koşturduğumuz dünyamızda sanat’a mutlaka zaman ayırmalıyız. Çünkü sanat daima yol gösterici olmuştur. İyi seyirler dilerim.
