Adalet Mitingi'nin bilinmeyenleri

Adalet Mitingi'ni bizzat yerinde takip etme fırsatı buldum.

Ücretsiz belediye otobüsleri, sınırsız ulaşım olanakları, kumanyalar… Bunların hiçbirisi Maltepe'de yoktu. Katıldığı miting sayesinde işyerinde rahat edecek, çalıştığı kurumda terfi alacak kişiler de alanda yoktu.

Katılımcıların neredeyse tamamı kendi imkanlarıyla geliyordu. Bostancı'dan itibaren yaklaşık 4-5 km'lik bir yürüyüşün ardından alana ulaşabildim.

Yandaşlara göre "milyonlarca teröristle" Adalet Mitingi'ndeydim.

Alana girdiğimde gördüğüm manzara gerçekten çarpıcıydı. Herkesin elinde Türk bayrakları, Atatürk posterleri ve Adalet yazıları vardı. Hiçbir partinin mitinginde bu denli çok Mustafa Kemal Atatürk posteri görmemiştim.

Katılımcıların profili özellikle dikkatimi çekti. AKP, MHP ve hatta CHP'nin seçim mitingleriyle kıyaslandığında genç ve kadın katılımcıların yoğunluğu hemen göze çarpıyor. Alanın en azından yarısı kadınlardan oluşuyordu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşma yapacağı ve izleyicilerin alınacağı bölüm bariyerlerle kapatılarak bir kare içine alınmıştı. Ancak kalabalık o kadar yoğundu ki bariyerler daha geniş bir alanı kapsayacak şekilde geriye çekildi. Fakat bu da yetersiz kaldı… Konuşmanın sonlarına doğru, on binlerce kişi alana girmeye çalışıyordu. İç içe geçmiş 3 halka gibi, miting alanı içinde ayrı bir mitinge yetecek kadar ikinci ve üçüncü alanlar oluşmuş ve hepsi doluydu.

Mitingde açılan dev Türk bayrağı görülmeye değerdi… Özellikle kuşbakışı çekilen fotoğraflarda bayrağın görüntüsü ayrı bir estetik oluşturdu.

Alanda tahminen 2 milyona yakın insan vardı. AKP'lisi de MHP'lisi de CHP'li si de oradaydı. Bu devasa bir rakam ve başarıdır. Ortak değerleri ise Cumhuriyet, Atatürk ve adil bir devlet talebiydi.

Ancak ne hikmetse devletin resmi kurumu olan İstanbul Valiliği katılımcı sayısını "175 bin ve 40 bini dışarıdan" diyerek önemsizleştirmeye çalıştı. Yandaş medyanın dünkü gazete manşetlerinde ve köşe yazılarında mitinge katılan milyonlarca kişi için "Teröre destek verenler" yakıştırması yapıldı.

Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Oraya katılanlar bu ülkenin evlatlarıdır, anneleridir, gençleridir… Bu insanlar işyerlerinde sorun yaşamak, birçok zorlukla karşılaşmak pahasına kilometrelerce yol yürüdüler. Bedel ödemek pahasına oraya geldiler ve tek talepleri adil bir ülkeydi… Yaşadıkları onca olaya, yakıştırmaya, provokasyona rağmen tek bir küfür, tek bir saldırgan harekette bulunmadan sessizce dağıldılar.

Müthiş olgun, vakur ve son derece nezih bir kalabalık vardı.

Gördüklerim, haksızlıklar karşısında susmak istemeyen, bu ülkeyi çok seven insanların adalet için çırpınışlarıydı…

***

Türkiye'de son yılların en önemli siyasi gerçeği "biat kültürünün" genel bir kabul haline gelip, adaletsizliğin kurumsal bir hale gelmesi.

Bir kuruma mı gireceksiniz "koşulsuz biat et", bir paylaşımda mı bulunacaksınız "içinde sakın eleştiri olmasın", bir yere mi gideceksiniz "ne diyorlarsa onu yap"…

Robotlaştırılmış, sorgulama ve itiraz hakkını kaybetmiş kalabalık yığınlar…

Bu proje sistematik bir halde Türkiye'ye dayatılıyor. Anında "suçlu" ilan edilebilir, anında "kötü" olabilirsiniz. Hakim onlar, savcı onlar…

Devlet düşmanı "şeyhe tapan robotlaştırılmış şahıslar" üzerinden 15 Temmuz'da neler yapmak istediklerini tüm Türkiye gördü.

Buradan ders çıkarması gerekenler hala ders alamadılar. FETÖ'nün ülkeyi ele geçirmek için uyguladığı gayri hukuki yöntemlerin, söylemlerin aynısını uygulayarak "biat etmeyenleri" baskılamaya çalışıyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan başlatmış olduğu yürüyüş tam da böyle bir döneme denk geldi. Yürüyüşün çıkış noktası sessiz yığınların sesi olunabilmesi, adaletsizliklere karşı demokratik bir direniş başlatılmasıydı.

İşte bu yüzden Adalet Mitingi, Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi şartlar dikkate alındığında üzerinde önemle durulması gereken sosyolojik bir vakadır.

"Biat etmeyenler" liyakat için, adalet için, eşitlik için demokratik eylem hakkını 9 Temmuz 2017'de tarihi bir mitingle taçlandırdı.

Yapılan tüm çirkin yakıştırmalar, saldırılar aslında bu ülkeye yapılıyor, geleceğimize yapılıyor.

Bir arada yaşayabilmek, tek yürek olabilmek, milli maçlarda hep birlikte sevinip-üzülebildiğimiz günlere geri dönebilmek istiyorsak artık bu sessiz yığınların haykırışına kulak verilmek zorunda.

9-023.jpg

Yazarın Diğer Yazıları