Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Adalet Teyze’nin ruhuna el fatiha!

Hukuk, egemenlerin ‘istikballeri’ için tehdit gördükleri herkesi ‘susturmak’, ’yıldırmak’, ‘terbiye etmek’, ‘biate zorlamak’ için bir ’silah’ olarak kullanılıyor.
‘Hukukun üstünlüğü’bahanesiyle ‘üstünlerin’ emrine verilen yargı, artık ‘hukukun temel prensiplerine’ göre değil, ‘güç sahiplerinin rengine’göre hareket ediyor.
‘Ayarları’ ile oynanan adaletin kantarı insanları ‘delillere’göre değil, gücün ‘yanında’ veya ‘karşısında’ olup olmalarına göre tartıyor.
Mahkemeler ‘Türk milleti’ adına değil, ’güç sahipleri’adına karar veriyor.
Adliyeler, ‘hakkın’ değil, ‘hukuksuzluğun’ adresi haline geliyor.
Yargıda ‘teamül’ artık şöyle işliyor:
Önce ‘failler’ tespit ediliyor, faillere uygun ‘deliller’ uyduruluyor, onları yargılayacak ‘özel mahkemeler’ ihdas ediliyor, ardından da gece yarısı ‘sevkiyat’ başlıyor.

***

‘İntikam’ duygusu ile hareket eden iktidar sahipleri, ‘pisliklerini’ ortalığa saçanlara karşı eşi benzeri görülmemiş bir ‘cadı avı’ başlatıyor.
‘Özel yetkili mahkemelerin’ yerine, alelacele ’özel yetkili hakimlikler’ kuruluyor.
‘Rüşvet’ ve ‘yolsuzluk’ soruşturmalarının asli zanlıları hakkında ‘tahliye kararı’ veren, yani ya Rıza Zarraf’ı, ya Süleyman Aslan’ı ya da ‘bakan çocuklarını’ özgürlüklerine kavuşturan hakimler, ‘itina ile’ seçilerek yeni mekanizmanın başına ‘süper hakim’ olarak konuşlandırılıyor.
Vatandaşların kaderi artık iktidarın başındaki hakimin ‘iki dudağı’ arasında.
 “Alın”  dedikleri ‘masum’ olsa bile tutuklanıp cezaevine konulacak, “Bırakın” dedikleri ‘suçlu’ olsa bile ellerini kollarını sallayıp ortalıkta dolaşacak.

***

Hırsızlar, ‘hiçbir şey olmamış’ gibi ellerini kollarını sallayarak ortalıkta dolaşıyor.
‘Görevlerini’ yerine getirerek hırsızları ‘suçüstü’ yakalayan kolluk mensupları ise ‘yerlerine ayarlanan’ meslektaşları tarafından kelepçe vurularak itibarsızlaştırılıyor.
‘Rüşvet’ ve ‘yolsuzluk’ ile ilgili soruşturma yürütenler ‘sahtekarlık’, casuslukla ilgili soruşturma yürütenler ‘casusluk’, ithamı ile karşı karşıya kalıyor.
‘Listeleri’ bizzat hükümetin başındaki zat tarafından hazırlanan kolluk mensupları, ‘sahur vakti’ soflarından kaldırılarak muhafaza altına alınıyor.
Zanlılar, ‘evrakta sahtecilik’ ve ‘yasadışı dinleme’ isnadı ‘tutuklama’ için gerekçe teşkil etmediği için üzerlerine bir de ‘casusluk’ eklenerek hakim karşısına çıkarılıyor. 

***

Zulümden ‘canları yananların’ çığlığına tabii ki diyecek herhangi bir laf olamaz.
Lakin, bırakın konuşmayı, ‘insan içine çıkmaya’ dahi yüzleri olmaması gereken bir takım ikiyüzlü suretler, avazları çıktığı kadar bağırıyor:
- “Milletvekilleri nerede?” 
- “Ceza hukukçuları nerede?” 
- “Namuslu, vicdan sahibi aydınlar, yazarlar, gazeteciler nerede?” 
NATO’ya baş kaldıran askerlere kurulan ’kumpas’ esnasında yapılan hukuk katliamları karşısında ‘vicdanlarına’ kulak vererek seslerini yükselten herkesi sırf iktidara yaranmak adına ’aynı torbaya’ doldurup ‘Ergenekoncu’, ‘darbeci’, ‘vesayetçi’, ‘demokrasi düşmanı’ diye linç ettiniz.
Zavallılar şimdi, “Acaba bu sefer ne tür bir kulp takarlar?” korkusu içerisinde cesaret edip ortaya çıkamıyorlarsa eğer, suç kimde?

***

Bir zamanlar Said-i Nursi’nin yargılandığı her davada ‘beraat kararı’ veren mahkemeleri dillerine dolayanlar, bugün General El Sisi’nin uyduruk mahkemelerine rahmet okutacak uygulamalara imza atıyorlar.  
Nasıl ki daha önceki soruşturmaların ‘avukatı’ yahut ‘savcısı’ olmadık, bugün de ‘paralel yapılanma’ adı altında bir cemaatin mensuplarına karşı yürütülen linç kampanyasının tarafı değiliz. 
Ancak nasıl dün Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davalarında yapılan zulme karşı çıktı isek, bugün de aynı zulmün ‘bir başka kesime’ yapılmasının karşısındayız.
Bizim inancımızın temelini oluşturan düstur, ‘şeyhlerin’, ‘paşaların’, ‘diktatörlerin’ talimatları değil, bizzat Hz. Peygamber’in buyruğudur:
- “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” 

***

Daha önce ’haksızlıklara’, ’hukuksuzlara’ imza atanlara yapmış olduğumuz çağrıyı, ’kullanıldıktan’sonra çöpe atılmak için sıraya girenler için bir kez daha tekrarlıyoruz:
Bugün yetki ellerinde iken karşısındakilere her türlü zulmü reva görenler, yarın kendileri aynı muamele ile karşı karşıya kaldıklarında ağlamaya kalkışmasınlar.
Keser döner, sap döner.

Yazarın Diğer Yazıları