'Adalet Yürüyüşü' iğfal edilmesin!

Her kesimin desteklediği "Adalet Yürüyüşü"ne kesinlikle gölge düşürülmemelidir.

HDP'nin birçok milletvekili, PKK'ya destekten tutuklu...

Bütün cephede bölücülere karşı bir mücadele sürüyor. Hemen her gün şehit haberleri geliyor. PKK destekçileri, nerede meşru bir zemin görseler kendilerini göstermek istiyorlar.

Her il, her ilçe, her belde, her köy şehitlerini çok büyük kalabalıklarla toprağa veriyor. 1984 Eruh ve Şemdinli saldırısından beri bu böyle... Hemen her yerde birçok mekân ve cadde şehit adı taşıyor. Anadolu'da, yol boyu karşılaştığınız mezarlıklarda bir tane, üç tane, beş tane... mezar başında gönderde Türk bayrağının dalgalandığını görürsünüz. Anlarsınız ki o kabirler şehitlerimizin.

PKK, şimdi silâhlarını bölge siyasetçilerine yöneltti. Öncelikle Ak Partilileri hedef aldı. Diyarbakır-Lice ve Van-Özalp ilçe başkan yardımcıları şehit edildiler. Onlar bölücülerin yanında yer almayan herkesin şehididir.

Şu hassas zamanında, HDP'lilerin "Adalet Yürüyüşü"nden pay kapmaya kalkışmaları, halkta reaksiyon doğurabilir. "Tarafgir görüntüler olmayacak." deniyor ama HDP/PKK'nın sembol isimlerinin ön safta yürümeleri bir maksada matuftur. Bunu fark etmeliyiz.

AKP Genel Başkanı R. T. Erdoğan, "Adalet"le mücadeleyi, Kandil ve Pensilvanya üzerinden yürütüyor. Kim "adalet" istese PKK'yı ve Pensilvanya Meczubu'nu işaret ediyor. Elmayla armut toplanıyor, sapla saman karıştırılıyor.

Lütfü Oflaz meseleleri bilen, kendi doğrularını yazan tecrübeli bir gazeteci. En son "Yandaş" Star'da yazıyordu. "Rahatsızım." dedi. Bu başlıkla bir yazı yazdı, "Hangi ölçülerle akademisyenleri attınız?" sorusunu sordu. 1128 imzalı "PKK bildirisi"ni kastetmişti. Dün biz de yazdık... "Gözde" iki üniversite en fazla imzayı verdiği hâlde hiçbirine dokunulmadı. Ancak, diğer üniversitelerde, savcılık soruşturması, mahkemeler beklenilmeden akademisyenler kapının önüne konuldu. Bu keyfilik karşısında rahatsızlığını dile getiren Lütfü Oflaz'ın yazısı yayınlanmadı. Gazetenin tavrını, R. T. Erdoğan'ın, kendilerinin tasvip etmediği her hareketi Kandil'e, Pensilvanya'ya bağlamasıyla ilişkili görebiliriz.

Lütfü Oflaz, istese rahatsızlıklarını dile getirmez, maaşını alır, arada sade suya tirit, arada muktedirlere alkış tutan yazılarını yazar, kenarda dururdu. Eğer, "Rahatsızım." demek zorunda kalmışsa, hakikaten, görmezden gelemeyeceği, sineye çekemeyeceği menfiliklerle karşılaşmıştır. Diyor ki:

"... Ak Parti tabanı başta belediyeler olmak üzere, yolsuzluk ve rüşvet söylentilerinin ayyuka çıkmasından rahatsız. Ak Parti tabanı Harun gibi gelip Karun gibi olanlardan rahatsız. Bu dönemdeki yargılamalarda parası olan, arkası olan, özellikle iktidarın tepe noktalarında dayısı olanlara karşı ayrıcalıklı davranılmasından rahatsız. Toplumda gerginleşmeden, huzursuzluktan ve bunun giderek ülkeyi bir iç savaşa sürüklemesinden rahatsız. Bu rahatsızlıkları bana Ak Parti tabanı yoğun bir şekilde iletiyor." (röp.: Kemal Göktaş, Cumhuriyet, 2 Temmuz 2017).

AKP yönetimi (Yönetim dediysem, "tek adam" var.) Lütfü Oflaz'ın, "iç muhalif" başka yazarların tecrübelerini dikkate almazlarsa, inişi durduramazlar.

 "Adalet Yürüyüşü" iğfal edilmemeli, adalet terazisi bir tarafa ağdırılmamalı.

Yazarın Diğer Yazıları