'Adalet'in önü açılmalı

15 Temmuz Darbe Teşebbüsü'nden sonra, ortalık toz dumandı. Darbecilerin yanı sıra kim Cemaatçi biliniyorsa ya işten attılar ya tutukladılar. İlk biz, "At izi it izine karışıyor." dedik. "Reis" bizden bir ay sonra aynı deyimi kullandı.

Tutuklananların, işten atılanların yüzde 80'i muhtemelen Ak Parti'ye oy verenler. "Yukarı"sı, 17/25 Aralık 2013'ten önce Cemaat'le iç içe olduğu için, her şeyi biliyor. "Dost kazığı"nın açtığı onulmaz yaranın acısıyla olsa gerek Cemaat'ten kimi tutarsanız getirin, havasına girildi. O an "Yakaladıklarınızı kurşuna dizin!" denseydi, tutukluların hiçbiri, işinden atılanların yarısı hayatta olmayacaktı. Büyük badire atlatılmıştı. Şimdi geriye bakarsak, her laf düştüğünde yazarım, Türkiye, "Reis"in kararlılığı sayesinde parçalanmaktan kurtuldu.

Aradan bir buçuk sene geçti. Darbecilere bir bir katmerli müebbet veriliyor.

Fiilen darbeye katılanlar, yardım edenler tamam. Fakat Cemaat içinde kendisine mevki arayanlar, dinî iştiyakla irtibat kuranlar, hükûmet nezdinde Cemaat'in itibarını görerek fayda sağlamak isteyenler, devletin kanunlarına göre faaliyet gösteren kuruluşlarına üye olanlar, sırf hükûmet edenlere muhalefetten bunların yanına gidip gidenler... Ve bankalarına para yatıranlar... Birinin ta uzaktan "Para yatırın!" emrine uysalar dahi adamın mülevves emellerini bilmiyorlarsa, ne demeli? Suçlu muamelesi mümkün mü?

Şu sıra "yandaş" gazetelerde bile ByLock tartışılıyor. ByLock ki, "örgüt üyeliği" için yeterli sebep... ByLock programı "örgüt"e özel tasarlanmışsa dahi, herkes aynı oranda suçlu olabilir mi? Kafadan 7 yıl yer mi? Bu ByLock dedikleri programın örgütün haberleşme aracı olup olmadığını kim nasıl bilecek! "Örgüt" dediğin öyle yaygınlaşıp kendisini açığa vurmaz. 200 binden fazla kullanıcıdan bahsediliyor. Üst seviyede faaliyet gösterenler, asıl gayeyi bilirler, diğerleri "kullanışlı elemanlar"dır; örgüt hiyerarşisinden falan bilgileri yoktur. Suçlu mu şimdi bunlar?

Gazetelerde bir haber: Burdur'un bir ilçesinde tutuklanan bir mühendis "çocuğunu örgüte müzahir okullara gönderdiğini, sohbetlere katıldığını ve örgüt gazetesine abone olduğunu" söylüyor. Ortada başka bir emare de yok. Ama Burdur Ağır Ceza Mahkemesi "Silâhlı terör örgütüne üye olmak"tan 6 yıl 3 ay ceza veriyor.

Kararın temyiz talebine bakan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi de hükmü tasdik ediyor. Ceza 5 yılın üzerinde olduğu için dosya Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ne geliyor. Bu daire, verilen mahkûmiyet kararını bozuyor ve sanığın tahliyesine hükmediyor.

Yargıtay'ın kararı çok mühim. "Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hâkim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir." dendikten sonra, Cemaat'e sempati duymanın, kuruluşlarına gidip gelmenin örgüt üyeliği sayılamayacağını açıklıyor. 

Okumanız gereken bir makaleye işaret edeceğim. Cemaatin darbesini yemiş, hapis yatırılmış Müyesser Yıldız'ın odatv'deki "'FETÖ üyeliğinden' tutuklananlara tahliye yolu mu açılıyor?" başlıklı yazısı Yargıtay'ın bu kararı yanında başka kararları da ayrıntılı veriyor. 

İnşallah suçlu ve suçsuzun tefrik edileceği bir devreye gireriz. İnşallah eziyet son bulur.

Yazarın Diğer Yazıları