Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Adam var adamcık var! Kolay mı?

Yorumcum grup Erhan Tığlı’nın çok güzel bir yazısını mail aracılığı ile bana iletmiş. Öylesi güçlü ifadelerle dolu ki; hemen her gün hepimizin hasret kaldığı adam gibi adam olmanın altını çiziyor. İşte tam da bu noktada paylaşmaya değer diye düşündüm. Sonunda da güzel bir şiiri var. Aynen aktarıyorum.
“Adam” bizde adı çok geçen ama pek az bulunan bir nesnedir. Ne yenilir ne içilir tatlı dili derler. Oysa çoğu zaman tersi olur hep. Mülk gibi alınıp satılır adamlar, yoksulluk yüzünden yük olur can gövde’ye. Anneler babalar çocuklarının adam olması için çilelere katlanırlar ama ünlü fıkrada olduğu gibi “evlât doktor olur, mühendis olur ama bir türlü adam” olamaz nedense.
Adamdan sayılmak, adam yerine konulmak hepimizin hoşuna gider. Sürücüler birdenbire önlerine çıkıveren yayalara kızarlar, “çiğnendiğine yanmam, seni adamdan sayarlar da benden hesap sorarlar. Ona yanarım” diye bağırırlar. Seçmenler dört - beş yılda bir olsa da adam yerine konuldukları için çok sevinirler ne kadar kızarlarsa kızsınlar, politikacılara oy verirler, onları koltuk sahibi ederler.
Bir türküde âşık, sevdiğine “kaçma güzel kaçma, ben adam yemem” diye sesleniyor ama tenhada yakalasa onu, karnım tok da demez hani...
O kadar adam canlıyız ki, hiçbir işimizi adamsız yapamaz, her işin bir adamı olduğuna inanır, adamını bulmaya çalışırız. Herkes her şeyi yapamaz, her işin bir adamı vardır. Olmaz olmaz deme, adamını buldun muydu akan sular bile durur! Birisinin dostumuz ya da çıkar ortağımız olduğunu belirtmek için, “O benim adamımdır” diye övünür, caka satar, adamlık taslarız. “Adamım” sözcüğünü kimi kadınlar kocaları için kullanırlar.
Anneler babalar çocuklarını azarlarken “Koca adam oldun. Bu yaptığın sana yakışır mı?” derler ama adamlığa yakışmayan işler yapmakta onları bastırırlar; birisinin iyi bir kişi olduğunu “adam evlâdı” diyerek belirtiriz. “Adamın yüzüne şöyle bir baktık mıydı, onun nasıl bir adam olduğunu hemen anlarım” diyerek adam sarrafı geçiniriz. Bizi hayal kırıklığına uğratanlara, “kalıbına bakıp da seni adam sanmıştım” der, kızdığımız kişilere, “Sen de adamım diye geziyor musun, adamlık nerede sen nerede!” diye sesleniriz. Adam olmayı soran küçüklere, “Senin adam olman için kırk fırın ekmek yemen lâzım” diyerek hadlerini bildiririz. “Adam olacak çocuk ...dan bellidir” diye bir söz vardır, ama bence geçersizdir. Kimin ne olacağı önceden pek belli olmaz. Zaten adamlık anlayışımız başka başkadır. Kimi, kaynağı ne olursa olsun çok para kazanmayı adamlık sayar, böylelerini büyük adam sananlar da vardır. Kiminin adamlığı torpille, dayıyla yüksek mevkilere çıkmak, caka satmaktır. Kiminin adamlığı herkese tepeden bakmaktır, kiminin adamlığı ona buna çamur atmaktır. Adamdan sayılmayan küçük adamlar bütün yükü çekerler de gık bile demezler, büyük adamlar gibi hazırdan yemezler, onun bunun sırtından geçinmezler. Asıl adam olanlar onlardır ama ne yazık ki değerleri bilinmez.
Adam var adamcık var yani! Adam tutarken, adam seçerken adamakıllı düşünmeli. Rodin’in “Düşünen adam” heykeli ünlüdür. Buradaki adam ne düşünüyor acaba? Sakın ha ne olacak bu insanların hali demiş olmasın!.. Kimi özde, kimi sözde adamdır.

Yazarın Diğer Yazıları