Adamlık ve Sözcü'ye operasyon!

Sözcü gazetesi sahibine ve biri muhabir üç çalışanına, 19 Mayıs günü "FETÖ adına suç işledikleri" gerekçesiyle gözaltı kararı verilmesi manidar!

"Suç"tan kasıt, muhabir Gökmen Ulu'nun 15 Temmuz günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın nerede bulunduğunu haber yapmak. Oysa bir haftadır ortada görünmeyen bir Cumhurbaşkanı'nın nerede bulunduğu, dünyanın her yerinde önemli bir haberdir. Bu haber araştırmasının suça konu olması için örgütle somut bir bağ bulunması gerekir.

Üstelik sadece gözaltı kararı verildiği halde, yurt dışında bulunan gazete sahibi Burak Akbay, "firari" ilân edildi!

***

Sözcü'nün Genel Yayın Müdürü Metin Yılmaz, "Şaka gibi... Bizim ne işimiz olur FETÖ ile? Kimse onlara FETÖ demezken biz diyorduk. Bizim bu örgütle 30'un üzerinde de davamız var. Ergenekon sürecinde 'darbeci' dediler. Şimdi de 'FETÖ'cü' diyorlar. Çok yazık. Biz gazeteciyiz, hiçbir şeyci değil. Bu gazetede 650 kişi alnının teriyle helâl yoldan ekmek yiyor. Ellerini çeksinler milyonların sahiplendiği, milletin sözcüsü, halkın sözcüsü olan bu temiz gazeteden" dedi.

80'li yılların başında Sonhavadis'te birlikte çalıştığımız gazeteci arkadaşım Metin Yılmaz, Yeniçağ'ın da kuruluş döneminde Genel Yayın Müdürü idi.

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu uygulamaya sert tepki gösterdi ve hemen Sözcü'yü ziyaret etti. Kemal Bey, saldırıdan sonra Yeniçağ'ı da ziyaret etmişti.

Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk Hoca'nın söylediği gibi; "Asıl adamlık böyle günlerde lâzım..."

Kemal Bey de onu yapıyor...

Yine gazeteci Ardan Zentürk de darbe gecesi, Anadolu Ajansı'nın geçmediği Tayyip Erdoğan'ın beş dakikalık ilk açıklamasını haber yapan gazetecinin Gökmen Ulu ve yayınlayan gazetenin de Sözcü olduğunu hatırlattı ve "Yapılan işlerden kaygılıyım. Yargı sisteminde neler olduğunu bilmek durumundayız. Şakası yok. Sayın Bekir Bozdağ, bir bakıp aydınlatır mısınız?" diye yazdı...

---

Hassa'da polis ve jandarma neden çatıştı?

---

Hatay'ın Hassa ilçesi Çardak Yaylası'nda düzenlenen operasyon sırasında, jandarma ve polis arasında yanlışlıkla çıkan çatışmada, Jandarma Astsubay Çavuş Niyazi Elçin şehit olurken, bir asker ile bir polis de yaralanmıştı.

Olayın sebebini öğrendim. Bölgedeki yuvalanan PKK'lı teröristlere yönelik başlatılan operasyon için önce Jandarma Özel Harekât 23.30'da yola çıkıyor, Polis Özel Harekât da 45 dakika sonra hareket ediyor. Polis Özel Harekât, olay yerine 00.30'da varıyor ve pusu kurma çalışmaları yaparken az sonra çatışma başlıyor! Karşı taraftan şiddetli ateş gelince, polis Kobra denilen zırhlı aracı yardıma çağırıyor. O ana kadar iki tarafta da birer yaralı var. İki taraf da ateş açmakta tereddüt ediyor. Bir an ateş kesiliyor. Derken jandarma ile birlikte bulunan korucular, Kalaşnikof tüfeklerle atışa başlıyor. Kalaşnikof sesini Güneydoğu'daki operasyonlardan tanıyan polis özel harekâtçılar, ateş edenlerin PKK'lı olduğu zannıyla Kobra'nın gece görüş cihazı ile tespit ettiği hedeflere ateş emri veriyor, astsubay çavuş Niyazi Elçin yaralanıyor.

Bu defa Kobra'nın atış sesini tanıyan korucular ateşi kesiyor. Tam bir katliam yaşanacakken durumu anlayan Kobra'daki polis de ateşi kesiyor.

Telsizler o bölgede çalışmadığı için ambulans çağrılamıyor. Yaralılar, Kobra ile taşınıyor.

Kobra'dan atışı yapan polis, daracık kabinde bir buçuk saatlik yolculuk sırasında yaralılara ilk yardımı yapıyor ama Alperen ve Metehan'ın babası Niyazi Elçin kurtarılamıyor. Allah rahmet eylesin.

Olayda bir koordinasyon hatası olduğu kesin!

Yazarın Diğer Yazıları