Adımız andımızdır

Ciçekler, zehirli bitkiler gözlerinizin önünde büyürken farkeder misiniz? Rahmetli İlhan Selçuk’un ruhu şad olsun. Aylardır “içerde” yatan Mustafa Balbay’ın, Cumhuriyet mitinglerini organize edenlerin, Tuncay Özkan’ın kulakları çınlasın; AKP’nin, Türkiye Cumhuriyetine karşı hareketlerin odak noktası olduğunun farkındaydık da ne oldu? Çiçekler büyüdü, ağaç oldu ve “tehlike” artık bir vakıa!..
AKP iktidarı meş’um bir plana göre, önce Türk Ordusu olmak üzere bütün mukavemet kalelerini yıktı, bağışıklıklarını yok etti. Ve şimdi de: uriyetten rövanş ar
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Kanun Hükmünde Kararnameyle özel okullarda bulunan Atatürk köşelerinden Gençliğe Hitabe’yi kaldırdı.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik “Bunlar ayet mi?” diyerek bu uygulamayı savunuyor. Daha önce Cumhuriyetin geleneksel törenlerini dinî ayinlere benzetmişti. Kısacası adım adım Cumhuriyetin temellerini yıkmaktalar.

***


Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı mevkiinde bulunan Recep Tayyip Erdoğan, bu Cumhuriyeti yıkmak hareketinin öncüsü ve sözcüsü. Ve bu konularda konuştukça açık veriyor.
Atatürkçülük ve onun dönemi hususundaki değerlendirmeleri de dikkate şâyân.
Bu hareketin zemini daha önce iktidara yakın ve Atatürkçülük konusundaki hükümleri malum yazarlar ve akademisyenler tarafından hazırlanmıştır.

***


Hüseyin Çelik’e cevap vermeliyim; “Atatürk’ü sevdirmek kanunla olmaz” diyor. Doğru; ama hatırlayalım 1950’lerde ağababaları Ticaniler, Atatürk’ün resim ve heykellerine saldırmaya başlayınca böyle bir yasaya gerek görülmüştü. Ama ondan sonra bu güne kadar aynı zihniyette olanlar Atatürk sevgisini ve ilkelerine bağlılığı yok etmek için uğraşmaktalar ve son kerteye geldiler.

***


Atatürk’ün hitabesi okullardan kaldırılınca sıra Anıt Kabir’deki hitabenin de kaldırılmasına mı gelecek. Ama galiba buna hacet kalmayacak, zira Anıt Kabir bir etnografya müzesi olacak ve bu hitabeler Hitit yazıtları gibi âsâr-ı atîka’dan olacak.

***


Atatürk ne kadar öngörülü imiş. Bugün ne olacağını “o hitabede ifade etmiş”; ama hitabeler kaldırılsa da, gençlere hitap eden “Bursa Nutku’nu”da unutmamak lazım.

***


Bu konularda yazacak çok şeyler var. Maalesef şu sıralar rahatsız olduğum için daha fazla yazamıyorum. Mesela Dersim, İzmir suikasti, Menemen olaylarını, Atatürk döneminin zorba ve “jakoben” zihniyetine atfetmesi de zihniyetini belli ediyor.
Gene bu arada İstiklâl Mahkemelerine takılmış ve bu mahkemelerin “cellat” yargıçlarından söz ediyor. Bu yargıçlardan biri benim babam Kılıç Ali idi. Bu bakımdan bana da söz düştü. Şimdilik şu kadarını söyleyeyim; eğer Kurtuluş Savaşı esnasında ve devrimler sırasında görev yapmamış olsalardı ne olurdu? Ama maalesef tohumları ortada bırakmışlar.
Atatürk dönemine sataşanların babalarının ve dedelerinin o zamanlarda nerelerde olduklarını hep merak etmişimdir.

***


Sevgili okuyucularım bu yazımla sizlerden bir süre için izin istiyorum.
Tekrar buluşmak üzere.

Yazarın Diğer Yazıları