Afrin'e girmeli miyiz?

Afrin'de PKK varlığı var mı? Var...

ABD her türlü desteği veriyor mu? Veriyor...

Sınır hattında oluşturulan PKK, Türkiye'nin bugünü ve geleceğini tehdit ediyor mu? Ediyor...

Türkiye sınır ötesi operasyon yapmalı mı, Afrin'e girmeli mi? İşte konunun bam teli burası...

Soruya doğru yanıtları verebilmek için süreci de doğru okumak durumundayız.

Yakın döneme kadar, PYD'yi aniden devletleştiren, başkan statüsünde Ankara ve İstanbul'da ağırlayan bir Türkiye gerçeği vardı.

"PKK'lıları ağırlayamazsınız, bunların ellerinde Mehmetçik'in kanı var" eleştirilerine çok sert yorumlar yapılıyordu.

Çünkü onlara göre Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biri yaşanıyor, 40 yıllık sorun tek kurşun atılmadan çözülüyordu. Kitleler böyle uyutuldu.

Oysa, Kobani'de yaralanan PYD'li teröristler Kızılay ambulanslarıyla Türkiye'ye getirilip, tedavileri tamamlandıktan sonra bölgeye geri götürülüyordu.

PKK o dönem de ABD ile kol kola ve yan yanaydı.

Ancak Türkiye'den herhangi bir eleştiri gelmedi. Aksine böyle bir konuda eleştiri yapacak gereksinim bile görülmüyordu.

Tüm planlar Esad'ın gitmesi üzerine kurulduğu için PYD'nin gelecekte Türkiye'nin başına ne denli büyük bir bela olacağı görülmek istenmiyordu. Örgütbaşı Salih Müslim'le dost olunmuştu.

***

2016 yılında çok önemli bir operasyon yapıldı; Membic Operasyonu... Suriye'deki IŞİD varlığının bitirilmesi amaçlanıyordu.

Membic operasyonu devam ederken; IŞİD, ABD'yi hedef alamadığı için o dönem Türkiye'ye yoğun bir şekilde saldırıyordu. Bunlardan bir tanesi de Atatürk Havalimanı saldırısıydı. O saldırının en temel nedenlerinden biri Türkiye'nin içinde bulunduğu Membic operasyonuydu.

Türkiye, Membic operasyonuna ne tam bir şekilde katılabildi ne de dışında kalabildi.

Hâl böyle olunca Suriye'de IŞİD'den temizlenen her noktaya PYD unsurları yerleştirildi.

3 Temmuz 2016 tarihli "IŞİD niye Türkiye'yi hedef alıyor" başlıklı yazımda şunları söylemiştim:

"Türk kamuoyunun tartışmadığı, siyasilerin üzerinde pek durmadıkları en önemli gelişme ise Membic'te yaşanıyor. IŞİD'in kalbi olarak bilinen Rakka'nın Kürtlere teslim edilmesi için büyük bir operasyon başlatıldı. Rakka'yı ele geçirebilmek için de öncelik, stratejik önemi olan Membic'in alınması gerekiyor.

Operasyona; ABD öncülüğünde, PYD'nin silahlı gücü olan YPG ve Türkiye de katılıyor. YPG karadan, ABD havadan, Türkiye ise topçu ateşiyle sınırdan bu operasyona dahil olmuş durumda. ABD, Türk kamuoyu eleştirmesin diye PYD-YPG yerine operasyonu yapanlara Suriye Demokratik Güçleri (SGD) adını verdi."

İşte bu operasyonlarla IŞİD bölgeden temizlendi ama Türkiye'nin başına yeni belalar açıldı. Çünkü merkezi otoritenin sağlanamadığı, devletin olmadığı coğrafyalar; başı bozuk, saldırıya hazır, kaybedecekleri olmayan serseri grupların kontrolüne girer. Tıpkı PYD gibi...

***

Bugünkü tabloya gelinmesinin en büyük nedenlerinden biri de bu kararsız politikalar ve çözüm sürecidir.

ABD ve PYD, Suriye konusunda aslında aynı noktada durmaya devam ediyorlar.

Çözüm süreci sürüyor olsaydı, bugün Afrin'de yaralanan PYD'liler belki de Türkiye'de tedavi ediliyor olacaklardı.

Son birkaç yılı değerlendirdiğimizde; günübirlik değişen dış politika hamleleri ve günübirlik değişen ittifaklarla sonuç alabilmenin mümkün olmadığını görüyoruz.

İşte bu yüzden Afrin operasyonunu doğru okumak ve değerlendirmek zorundayız.

Eğer Afrin'e girilecekse yarın öbür gün tam tersi hamleler gelmemeli.

"ABD en yakın müttefik, PYD ise masaya oturulmaya müsait bir örgüt"olarak tanımlanırsa, Mehmetçik'e yazık olur!

Yazarın Diğer Yazıları