Ağız tadıyla  "Eyyy Avrupa" dedirtmiyorlar

Kimse konuyu çarpıtıp da aylardır yaptıkları gibi aklımızla alay etmeyi sürdürmesin. Zira 16 Nisan akşamı, Türk Milleti, hiç de azımsanmayacak bir oranda "akılsız" olmadığını ispatladı.

İki gündür yapılan itirazlar da, dillendirilen öfke de, hiç de öyle yaratılmaya çalışılan algıdaki gibi "hazımsızlık"tan değil. Tersine, "kimin kazandığından" bağımsız olarak, Türkiye'de yaşayan herkesin benimseyebileceği, "seçmen iradesi" deyip kabullenebileceği "şaibesiz" bir neticeye ulaşılması için mücadele ediliyor.

***

Mühürsüz hiçbir oy pusulası ve zarfın geçerli sayılmadığı, sandık kurulundaki "görevli"lerin toplu "evet" oyu kullandıkları sandıklarda, ağır silahlı gorillerin nezaretinde açık oy kullanılan ve kullanılan oyların tamamının "evet" çıktığı sandıklarda, gizli sayım yapılan sandıklarda, mühürlü ve "hayır" tercih edilmiş çuvallarca oyun merdiven altlarında yırtılmış halde bulunduğu merkezlerde seçim yenilendiği ve yenisi adil biçimde yapılabildiği takdirde, "yüzde 50.01" bile "meşru" olur herkesin gözünde.

Madem ki "evet" tartışmasız, şaibesiz, hilesiz, kesin, net ve büyük bir "zafer" kazandı, madem bütün usulsüzlük iddialarına konu oylar "hayır" çıksa bile sonuç değişmiyor, böyle söylüyorlar, -anlamak mümkün değil- neden korkuyorlar?

Neden, milletin kaygılarını gidermek, sakinleştirmek ve memleket sathında bir huzur iklimi yaratmak şansı ellerindeyken, bunun yerine insanların "hak" da olan taleplerini hakaretle püskürtmeye çalışarak geriyor, çatıştırıyor, kutuplaşmayı bir daha bütünleşilemez dereceye taşıyorlar?

Murat ne?

Niye, güya bayrak açtıkları AB'nin ekmeğine yağ sürüyorlar mesela?

***

Biz yıllardan beridir "AB'ye onurlu üyelik" diye bir mefhumun gerçekçi olmadığını savunuyoruz; hiçbir gün ağzı açık Brüksel budalası olmadık zaten...

Bizce de AGİT işine baksın...

Böyle demek istiyoruz;

Türkiye'ye müstemleke muamelesi yapanların karşılarına dikilmek ve "Türkiye Cumhuriyeti, değneksiz köyde at koşturduğunuz o muz cumhuriyetlerine benzemez. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumları, Anayasa, yasa ve yönetmelikleri "demokrasi"nin garantisidir. Biz 16 Nisan'da, dünyanın hemen hiçbir yerinde görülmemiş bir katılımla, adil bir seçim gerçekleştirdik; sırf sonuç sizin arzu ettiğiniz gibi çıkmadı diye, gelip, egemen bir devlete ayar veremezsiniz. Bu ne densizlik" demek istiyoruz mesela!

Diyemiyoruz!

Çünkü herkesten önce biz seçim sonuçlarının gerçekliğine inanmıyor, inanamıyoruz!

Avrupa muhipleri bilmez, gerçek vatanseverler için bu nasıl iç yakan bir duygu tahmin edemezsiniz;

Bu ülkeyi yönetenler, neden bizim elimizden ülkemizi savunma hakkını alıyorlar?

Arkamızda kapı gibi "hukuk" olsa;

Onun özgüveniyle herkesten önce görün bakın nasıl derdik oysa; Eyyyyy Avrupa!

***

(RAHMİ TURAN KİTAP KAPAĞIYLA)

***

Söz Konusu Vatan İse...

--------------

 Benim şehirlerarası senkronizasyon tutturamama durumumdan dolayı kitapla biraz geç buluştuk ama güç olmadı okuması;

Eh o da Rahmi Turan farkı.

Kısa cümleler, ağdasız üslup, sarsıcı çıkışlar, kolay ve hızlı anlaşılır bir dil...

Böyle olunca da "Söz Konusu Vatan İse" elime aldıktan birkaç saat sonra su gibi aktı bitti.

16 Nisan'dan önce okuyanlar için bambaşka bir motivasyonun kaynağı olmuştur eminim ki, ama benim gibi geç kalmış okurlar için de ayrı değeri...

"Söz konusu vatan ise" sandığa kadar olmaz mücadele, bunu hissettiriyor her şeyden önce...

Her şeye rağmen ve "vatan" dediğin o coğrafyanın üzerinde soluk alıp verdiğin müddetçe, karamsarlık prangaları takmadan ümitlerine eğilmeyeceksin üretilmiş mağlubiyet iklimlerine...

Turan'ın Sözcü'de "tokmak" gibi vura vura anlattığı yazılarını içeren kitap bir arşiv olmanın ötesinde, bittiğinde "Türk'sün sen" dedirtiyor kendi kendine:

Kaldır başını!

Ellerine, tecrübene, zihnine sağlık Rahmi Turan...

***

"Milletin kararı" değil

--------

Referandumdan önce il il gezip 'Anayasa Değişikliği' metnindeki tehlikeleri anlatan İstanbul Barosu eski Başkanı Ümit Kocasakal ile konuştum önceki gün. Algı operasyonuna karşı uyardı:

- "Millet kararını verdi" diyorlar. "Millet" karar vermedi. Karar veren "seçmen çoğunluğu". Kimse "millet" gibi önemli bir kavramı seçmen sayısının bir bölümüne indirgemesin.

Yazarın Diğer Yazıları