Ah bir emekli olsam...

Nüfusunu artık taşıyamayacak hale gelen, dünyanın her yerinden, her renginden göç alan, havası, suyu, insanı değişen İstanbul'da alışık olmadığımız iklimler yaşamaya başladık. Neredeyse Haziran bitecek, yaz mevsimiyle tanışamadık bile... 

Her şeyiyle kabulüm, mutlu olduğum, huzur bulduğum, başka şehire, ülkeye gittiğimde ailem gibi çabuk özlediğim İstanbul'un kalabalığından biraz uzaklaşmak, biraz serinlik ve biraz da doğa ile iç içe olmak adına Adalar'a gidiyorum.

Deniz otobüsünde ilk boş bulduğum cam dibindeki koltuğa oturuyorum. Etrafımda sevgilisini, eşini, arkadaşını alıp adalar yoluna çıkmış çiftler var. Ön tarafımda ise gitarlarıyla yolculuk yapan gençlerden bir grup görüyorum. Tanışma hikayelerini, müzik uğraşısından amatörce keyif aldıklarını birbirlerine anlatıyorlar... 

Bu sırada henüz haraket etmemiş olan deniz otobüsünden etrafa bakınıyor, denizi izliyorum. Bugün bir başka güzel sanki; mavinin renk tonları birbiriyle yarışıyor.

İçim kıpır kıpır.

Neden sonra anons yapılıyor, 'hareket için yolcu kalmasın' diye...

Yolcular acele ediyor. İçeriye çok bakımlı iki hanımefendi girdi. Saçlar yeni tarz boyanmış, havalı fönleri çekilmiş, makyajları sade yapılmış, güneş gözlükleriyle dikkat çekiyorlar. Birbirleriyle konuşuyorlar. Attıkları kahkalarla neşeli halleri dikkatimi çekerken yan tarafımdaki koltuklara yerleşiyorlar. Biraz sesli sohbet ediyorlar. Uçaktan ineli bir kaç saat olmuş. Karne yazımı ve dağıtımının yaklaştığından söz ettiklerinde eğitimci olduklarını anlıyorum.

Belli ki güzel geçen seyahatlerinin etkisinden kurtulamamışlar. Telefonlarındaki resimler eşliğinde anılarını ballandıra ballandıra birbirlerine anlatıyorlar . 

Tayland'da tatil yapmışlar.

- Tekrar gitsem pişman olmam, tur şirketi de çok ilgilendi... Bir önceki gibi değil.

Ödeme; kredi kartıyla, 12 taksit.

Tayland'ın doğal yapısından çok etkilenmişler. Yeme, içme kültürü, denizi, iklimi, kumsalı, kısacası coğrafyası çok özelmiş... İmkanı olanın ömründe mutlaka görmesi, tadına doyamadıkları bir ülke olarak akıllarında kalmış...

Hatta tam balayına uygun olduğunu anlatıp, etraflarından birileri evlenirse fiyatları çok uygun olduğunu anlatıp tavsiye edeceklerini de söylüyorlar...

Bir ara telefonumun kulaklığını taktım. Bir yandan müzik dinlerken diğer yandan da mesajlara uzun uzun yanıt yazarken ortamdan koptum...

Adalar gözükmeye başladı. Yaklaşıyoruz.

Kulaklığımı çıkardığımda, öğretmenlerimizin sohbet konusunun değiştiğini farkettim.

Sıra, seyahatten emekliğe gelmiş...

Birisinin emekliliği yakınmış ancak yaş kriterine takılmış, bunun için üzgün... Diğer arkadaşı kıl payı kurtarıp, emekli olmuş. Son günlerdeki haberleri tartışarak, kıdem, özlük hakları gibi yasal edinimlerini istedikleri gibi alamamaktan korktuklarını birbirlerine heyecanlı heyecanlı anlatıyorlar.

Durumlarını, Avrupalı meslektaşlarıyla kıyaslıyorlar.

- Sanki şartlar aynı

diyen kumral öğretmenimiz biraz sinirlendi belli ki...

- Avrupalılar gelsinler bizim ülkede istedikleri zaman krallar gibi tatil yapsınlar... Biz de arada bir indirim turlarından faydalanmaya çalışıyoruz. Kıdem ve tazminatımıza dokunmasalar bari... Ömrümüz yeterse emeklilikte onun tadını çıkaralım...

- Dur bakalım dereyi görmeden paçaları sıvama. 

- Dere mi kaldı Allah aşkına ! Saçlarım beyazladı. Baksana boya üstüne boya yaptırıyorum....

'Neyse stres yapmayalım' diye birbirlerini teselli ediyor, gülümsüyorlar.

Deniz otobüsü iskeleye yanaşınca, öğretmenlerimiz aceleyle yerlerinden kalkıp çıkışa yöneldi.

Karaya adım atar atmaz, adanın daracık sokakları arasında hızlı adımlarla yürüyerek gözden uzaklaştılar...

 

***

Dilerim bütün öğretmenlerimiz istedikleri gibi mutlu bir emeklilik süreci geçirirler.

Bütün öğretmenlerimize sevgiler, saygılar.

Öğrencilerimize de güzel bir tatil sezonu diliyorum.

İyi bir pazarlar...

Yazarın Diğer Yazıları