MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
"90'lar"ı mumla arar hale geldik

Güneydoğu'da.. Nusaybin, Sur, Silvan, CizreYüksekova, İdil ilçelerinde yaşayan 200 bin kişi göç etmiş..

Evlerini, işyerlerini olduğu gibi bırakıp kaçmışlar..

Alan birkaç giysi almış..

Alabilen yorganını yastığını sırtlamış..

O kadar!.

***

Bazı arkadaşlar 1990'lar gibi olmaz diyordu, ben daha beter olacak diyordum..

90'ları mumla arar hale geleceğiz diyordum..

Çünkü 90'larda çatışma alanı kırsaldı.. PKK, dağlarda, mağaralarda, bazı köylerde üslenmişti..

Şimdi durum farklı..

PKK kentlerin merkezinde..

Kırsaldaki savaşı kent merkezine taşıdı..

Kent merkezlerinde örgütlendi, kent merkezlerine yerleşti..  Öyle eften püften yerleşme değil..

Ağır silahlarıyla geldiler..

***

Çözüm sürecini silah depolama, kente yerleşme, yeniden yapılanma süreci olarak kullandılar..

Hükümet itiraf ediyor..

İyi niyetlerinin istismar edildiğini.. Kandırıldıklarını söylüyor..

***

(İnşallah üçüncü kandırılma itirafı olmaz.. Hükümeti paralelciler kandırdı, Kandil kandırdı. Üçüncüsünden Allah korusun)

***

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde dün çok şiddetli çatışmalar olmuş.. Jandarma özel harekat taburu da katılmış.. Mardin kapısına tanklar yerleştirilmiş.. Sur'a iş makinaları sokulmuş..

Böyle olacağı belliydi..

9 gün süren sokağa çıkma yasağı bir günlüğüne kaldırıldı..  Giden gitsin, canını kurtarsın diye.. Binlerce kişi ilçeyi terk etti.. Zorla, silah zoruyla tutulan var mıdır; bilmiyorum..

Ama kalanlar çatışmak için kaldı..

Militanlar kaldı..

İş makinaları da girdiğine göre.. Çatışmaların sonunda Sur diye bir ilçe kalmayacak herhalde!..

Mehmet Tezkan / Milliyet

 

*

 

İddia ediyorum: Bahçeli gidecek

"Siyaset bir iddia işidir" denir ya... Bence köşe yazarlığı da bir iddia işidir.

*

İşimin hakkını veriyorum ve iddia ediyorum:

Devlet Bahçeli gidecek.

*

İddiamı destekleyen gerekçeler var elimde. Arz ediyorum:

*

Meral Akşener, Sinan Oğan, Koray Aydın... Bu üç isim, üç koldan imza topluyor ve topladıkları imza sayısı şimdiden olağanüstü kurultayı toplamaya yetecek miktarı buldu.

*

Olağanüstü kurultay toplandığı anda... Artık MHP'de hiçbir şey eskisi gibi olmaz.

*

Partilerinin "baraj altı" kalma ihtimalini gören MHP'li delegeler, Devlet Bahçeli'ye duydukları sevgi ve hürmet ne kadar yüksek olursa olsun... Onun gidişine onay vereceklerdir. Yani delegeler Bahçeli açısından "çantada keklik" değildir.

*

Partiye yüzde 30'ları vaat eden Akşener, Oğan ve Aydın bir tarafta... Partiye "barajın üstü"nü bile vaat edemeyen Bahçeli bir tarafta... Siz delege olsanız ne yaparsınız?

*

Bahçeli gidecek ama yerine kim gelecek? İşte onu bilmiyorum. Akşener de, Oğan da, Aydın da olabilir.

Ahmet Hakan Hürriyet

++++++

 

 

 

*

 

İkinci Silivri süreci

Birinci Silivri Trajedisi, AKP ve Cemaat tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ve muhalif (özellikle Atatürkçü ve laik) aydınlara ve eğitimcilere karşı planlanmıştı.

Temelinde "Darbecilik" suçlaması yatıyordu.

Kendilerine, hiç de öyle olmadıkları halde, eski solcu diyen ve aslında bir bölümü tescilli darbeci olan kalemler...

Kendilerine, yine öyle olmadıkları halde, "liberal" diyen kalemler...

Bu operasyona, adeta "ölümüne" destek verdiler:

Sahte belgeler yayımladılar...

Manşetler attılar...

Yorumlar yaptılar...

"Türkiye bağırsaklarını temizliyor" dediler...

"Hani darbe girişimi, nerde?" diye soranlara:

"Bugüne kadar ordunun yaptığı darbeler, bugünkü suçlamalar için yeterli karinedir"dediler.

Birbirini hayatında görmemiş, hiçbiri ötekini tanımayan insanlardan sahte çete şemaları oluşturdular.

Hastalananlar, intihar edenler, ölenler oldu bu süreç içinde...

Bütün bunlara gözlerini, kulaklarını, vicdanlarını kapattılar!

Üniversite rektörlerini, profesörleri, emekli kuvvet ve ordu komutanlarını, Genelkurmay başkanını bile emekli olunca, "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla hapse attılar.

Dönemin Başbakanı Erdoğan Silivri davalarının savcısı olduğunu söyledi...

Herkesi haksız ve hukuksuz olarak hapse atan, bugün tutuklanmamak için yurtdışına kaçmış olan ünlü savcı Zekeriya Öz'e, kendi zırhlı arabasını tahsis etti.

(...)

Şimdi (...) bütün Türkiye, Birinci Silivri operasyonlarını planlamış ve uygulamış olan Erdoğan-Gülen veya AKP-Cemaat arasındaki hesaplaşmaya tanık oluyor!

(...) Haksızlık ve hukuksuzluklardan dolayı tüm içeride yatanlara (...) unutulmayacaklarını vurguluyorum!

Emre Kongar / Cumhuriyet

 

 

*

 

"Temiz Abiler" Haftası

17-25 Aralık haftası geldi çattı…

Kutlamalıyız…

*

19 Mayıs kutlamaları kalktı sayılır…

(...) 29 Ekim…

Önce tümden yasakladılar… Baktılar daha çok kalabalık oldu… Bunun üzerine bayramın yerini devamlı değiştirdiler, ki gidenler bayramı bulamasın…

En son "Bu sene farklı kutlanacak" dediler, bayram döne dolaşa saraya taşındı… Cumhuriyetin kuruluşunu sarayda kutlayınca, "saray cumhuriyeti"kutlu olsun…

*

23 Nisan…

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı…

"Ulusal Egemenlik" kısmının karşısına "Kutlu Doğum Haftasını" getirip sabitlediler… Tüm kutsal günler Hicri takvime göre her sene on gün öne kayarken, bu hafta miladi takvime göre sabit… Yani Peygamber Efendimizin ömrü her sene on gün uzuyor…

"Çocuk bayramı" kısmında da bıyıkları çıkmış bir imam adayımızı "çocuk"diye getirip koltuğa oturttular…

*

30 Ağustos…

Kalktı…

Yeni TBMM Başkanı Meclis'i açtı, konuşmasında büyük zaferi ve kahramanlarını atladığına göre, bu oturdukları sandalyeleri sadece marangozlara borçlular…

*

Atatürk'ün Ankara'ya gelişi…

Tam geldiği yere bir "kol saati" diktiler…

*

Biz de 17/25 Aralık "hırsızlık haftasını" kutlarız…

Hafta boyunca cüzdanınıza, şemsiyenize, çantanıza, paltonuza, ayakkabılarınıza dikkat edin aman…

Bekir Coşkun / Sözcü

 

 

*

 

Hani istikrar ?

(...) Yarınımızın ne olacağı belli değil…

Piyasalarda yaprak kımıldamıyor…

Her yerde güvenlik endişesi var…

İnsanlar metrobüse, vapura, metroya binerken, kalabalık yerlere girerken korkuyor!..

İstikrar için oy istediler, Türkiye tarihinin en istikrarsız günlerini yaşıyor.

Mehmet Türker / Sözcü

++++

 

2-207.jpg

Ergin Asyalı Sözcü