Ahmet Türk'ten Kudüs değerlendirmesi

Ahmet Türk'ten Kudüs değerlendirmesi
Gazeteci-yazar Ahmet Türk, Kudüs'te yaşanan gelişmelerle ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

İşte Ahmet Türk'ün o yazısı:

Amerika’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak “resmen “ tanıması ve büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’ü taşıma kararı alması;

Bilhassa 2007’lerden beri, Ortadoğu genelinde ve Türkiye üzerinde müthiş bir nüfuz mücadelesi veren, kendisine hedef seçtiği ülkenin ‘dış müdahaleye açık’ siyasi kapasitelerini “finans” üzerinden, askeri kapasitelerini ise “ABD” üzerinden işleten, son fasılda Trump ile 110 milyar dolarlık silah anlaşması imzalayan Suudi Arabistan’a ve destekleyenlerine…

Küresel güç merkezlerinin, kayıt dışı ekonominin ve kayıt dışı VİP sermeyenin “kasası”  olan, “kuşkulu” hibelerle başta Türkiye olmak üzere birçok Ortadoğu ülkesini fonlayan, geçtiğimiz aylarda ABD-İsrail ve Suud’un çevirdiği çarkın dışına çıktığı için dışlanan ve daha sonra hizaya çekilen, nihayetinde Trump’ın kestiği haracı 21 milyar dolarlık savaş uçağı siparişine çeviren Katar'a ve Körfez boyunca ülke ülke sıralanmış türevlerine…

Ülkesini, ABD–İsrail ve Suud’un istihbarat talimhanesine ve “Safe House” una çeviren Ürdün’e ve bu ülkeyi destekleyenlere...

İsrail’in saldırısı sonucu Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara Gemisi'nde 10 vatandaşı şehit edilen, İsrail’e en üst perdeden atar yapan ama ardından “bölgenin barış ve istikrarı için İsrail’le ilişkilerimizi normalleştirmeliyiz…”  son örneğinde olduğu gibi "bir ileri iki geri" şeklinde diplomatik duruşu ile dünyaya nam salan... Üstüne üstlük, tıpkı İsrail misali, onca yediğimiz kazığa ve hâlâ maruz kaldığımız hasmane tutuma rağmen, karşılıklı "dostum Trump- dostum Erdogan" hitapları ve komplimanları eşliğinde ABD’ye 11 milyar dolarlık 40 adet Boeing siparişi veren Türkiye’ye...

ABD-Suud ve İsrail’in ortak atadığı “vali” Sisi yönetimindeki en kalabalık Arap ülkesi olmasıyla maruf, kendisini Arap dünyasının lideri olarak gören ve pazarlayan Mısır’a…

Sözde İslam devleti kurduğunu iddia edip birbirlerini tekbir sesleriyle keserek sadece Müslüman kanı akıtan buna karşılık altı yıl boyunca burunları dibindeki İsrail’e tek bir mermi dahi sıkmayan IŞID’a vegüya cihad adına Suriye'de toplaşan diğer sekter dinci örgütlere... Bunlara sempati duyup destekleyenlere…

Bunca yıldır anti-emperyalist duruşunu anti-İsrail noktasında sabitleyen ve bu doğrultuda Filistin davasını manipüle eden, Erdoğan İsrail’e atarlandıkça coşan ve bu karizmayı ‘Arap Baharı’nın estirildiği coğrafyalara pazarlama tuzağına düşen, en önemlisi 7 Haziran seçim şoku sonrası canhıraş bir şekilde ‘1 Kasım’da kaybedersek; Gazze kaybedecek, İsrail kazanacak’ diyebilecek raddede Filistin davasının istismarını bambaşka boyutlara taşıyan, neticede tüm yaşananlardan sonra üstlendikleri onca vebale rağmen siyasi iktidarın“bölgenin barış ve istikrarı için İsrail’le ilişkilerimizi normalleştirmeliyiz…”  çıkışı sonrası gıkını dahi çıkart(a)mayan Siyasal İslamcı camiaya…

Tüm bu öne çıkan ülkeleri içinde barındıran ve 10 milyon İsrail kapasitesi karşısında sürekli rüsva durumlara düşen dünya nüfusunun %23'ünü oluşturan 2 milyara yakın Müslüman’a…

KAPAK OLSUN!

Hülasa

Kimse kuru gürültü yapmasın!

Hüküm açık: "...Bir topluluk kendisini değiştirmedikçe ALLAH onların durumunu değiştirmez." (Ra'd 11)

Bu hüküm mucibince; yöneteninden yönetilenine kadar Müslümanların genel tablosu değişmedikçe, mevcut kalitesiz kapasitenin içinden bir Selahaddin Eyyübî çıkmaz!! Bunun içindir ki, kimse "çakma" Selahaddin Eyyübi'lerin peşine de takılmasın!

Ahmet Türk / turk1399.com