AK Parti işi bu sefer sıkı tutuyor!

16 Nisan referandumunda OHAL'in katkısına rağmen birçok büyükşehri kaybedip, tartışmalı bir oylamayla rejimi değiştirenler, ipleri sıkı tutuyor.

Öyle sıkı tutuyorlar ki vatandaşı "at", Erdoğan'ı ise "atın sahibi" olarak tanımlayabiliyorlar.

***

Türkiye'nin son yıllarda en çok suistimal edilen kavramı: Adalet... Cemaatlere, tarikatlara, şahıslara, kurumlara, partilere göre değişen, farklı yorumlanan bir kararlar silsilesi haline geldi.

AK Parti'nin kapatılma davası ne kadar saçmaysa; Ergenekon ve Balyoz kumpası da o kadar saçmaydı.

Ancak tüm bunlardan ders çıkarmak bir yana AK Parti iktidarı döneminde bile mevsim değişikliği gibi adalet sisteminde hem fikri hem fiziki değişiklikler yapıldı.

Devlet bağlı olduğu ana kaideden koptu, anayasayı uygulaması gereken kurumlar parti binaları gibi çalışır hale geldi.

Sürekli değişen yorumlar, getirilen düzenlemeler ve kadrolaşma sonucunda hukuka güven azaldıkça azaldı.

Şu anda Türkiye'de en çok tartışılan kurumların başında Adalet Bakanlığı geliyor.

Hâkim ve savcı atamaları ile ilgili eleştiriler, cezaevlerindeki aşırı yığılma, yıllarca arşivlerde bekleyen mahkeme dosyaları ve karar vermeden evvel "siyasi irade acaba ne der" diye düşünen hâkimler... En basitinden bir boşanma davasının sonuçlanması bile 3-4 yılı buluyor.

Tartışmaların bu denli yoğun olduğu bir alanda siyasi istikrar aranır. Son 16 yıla baktığımızda siyasi istikrar olduğu ifade ediliyor. Ancak yaşananlar ve değişimler "istikrar" eyleminin sözde kaldığını gösteriyor.

Abdülhamit Gül... Adalet Bakanlığı görevine getirilen son isim... Söylediği sözler, yaptığı yorumlar son derece önemli.

Önceki gün Gaziantep'te AK Parti'nin iftar programı sonrasında konuştu.

Konuşmasında "adalet" ve "yargı" ile ilgili tek bir cümle yoktu.

Bakan Gül şunları söylüyor, "24 Haziran'da, Türkiye'nin 15 Temmuz mücadelesi, AK Parti'ye 'evet' oyu vermektir, Recep Tayyip Erdoğan'a 'evet' oyu vermektir."

Bakan'a göre Erdoğan'a oy verilmezse, 15 Temmuz mücadelesi sürmeyecek!

Lüks oteldeki iftar konuşması devam ediyor. Bu arada masaların ve sandalyelerin kadife örtülerle kaplandığını hatırlatalım.

Gül, "at sahibine göre" kişner diyerek Türk milletinin sahibinin Erdoğan olması durumunda ilerleyeceğini ima ediyor. Benzetme için kullandığı atasözü zaten başlı başına skandal.

Gül, aynen şu ifadeleri kullanıyor: "Türkiye 16 yıldır istikrara kavuştu. Bu istikrarı kalıcı hale getirmenin adı 24 Haziran'dır. At sahibine göre kişner. 24 Haziran'dan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olursa kişi başı millî gelir 20 bin dolara çıkar."

İşte Adalet'in başında olan kişinin kurduğu cümleler, yaptığı çıkarımlar...

Peki diğer Bakanlar? Pek farkları yok...

Yine bir iftar programı sonrası Gümrük ve Ticaret Bakanı, durma noktasına gelen ticaretle ilgili tek bir kelam etmeden şunları söylüyor: "Allah nasip ederse Malatya'dan 6-0 milletvekilini çıkarıp Meclis'e göndereceksiniz. Diğerlerine söyleyecek cümleleriniz çok da siz o 'ince' hesaplara hiç girmeyin. CHP'ye genel başkan olamayan adam, Türkiye Cumhuriyeti'nin başına asla cumhurbaşkanı olamaz. Buna muhtarlarım asla izin vermez."

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu iktidardan gitmeleri durumunda terörle mücadelenin yapılamayacağını ima ediyor, "Terörle mücadelemizi yarım bırakmayalım, Türkiye'nin büyüme mücadelesini yarım bırakmayalım, yerli ve millî sanayimizi oluşturmayı, bu adımları atmayı yarım bırakmayalım."

Gençlik ve Spor Bakanı ise geçtiğimiz günlerde yaptıkları bol övgülü İngiltere ziyaretlerini unutmuş olacak ki "dış güçlere güvenmiyoruz" mesajı veriyor. Bakan şunları söylüyor, "Biz kimseye güvenmiyoruz. Dış güçlere güvenmiyoruz, Almanya'ya güvenmiyoruz, Fransa'ya güvenmiyoruz, biz sadece millete güveniyoruz, Allah'a güveniyoruz."

Bitirici vuruş ise AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Aktaş'tan geliyor. Aktaş, "Recep Tayyip Erdoğan'ı bu ülkede başkan yapmadan bize uyku haramdır. Bize çoluk çocuğumuz ailemiz haramdır. Eşimiz haramdır, dostumuz haramdır."

***

Ekonomi can çekişiyor, adaleti aramak için mahkeme önlerinde yıllarca sıraya giriyorsunuz, hastaneler en yakın randevuyu 2 ay sonrasına veriyor, eğitim her gün yeni müfredatla değişiyor, sınav sistemlerine girmiyorum bile...

İşte böyle bir ortamda AK Partili sözcülerin açıklamaları, Türkiye'nin neden sürekli kısır siyasi tartışmaların içinde kaldığının ve neden bilgi üreten bir ülke haline gelemediğinin en somut cevabını veriyor.

Yazarın Diğer Yazıları