AK Parti'de işler karıştı Saray'ı bekleyen zor günler!

AK Parti, uzunca bir süredir teşkilat içi tartışmalarla boğuşuyor.

Kamuoyuna çok yansımasa da yerel seçimler öncesinde parti Genel Başkanı Erdoğan'a yönelik eleştiriler yüksek perdeden dile getiriliyordu.

AK Parti'de, Erdoğan'a yapılan tenkitler parti içinde şu başlıklarda öne çıkıyor:

- Yakın çalışma ekibini yanlış kişilerden oluşturuyor,

- Yıllarını partiye vermiş isimleri bir anda dışlayabiliyor,

- Yanlış kişilerin, yanlış yorumlarını esas alarak fevri kararlar veriyor,

- Partide il veya ilçe başkanı görevine gelen isimlerin çok hızlı bir şekilde zenginleşmesine aldırış edilmiyor,

- Partiyle alakası olmayan ama teşkilat üzerinden rant sağlayan kişilere değer veriliyor,

- Teşkilatlar Hayati Yazıcı'ya teslim edilmiş, düzgün yönetilmiyor,

- Belediye ihalelerinde bile "sen çok ihale aldın, ben alamadım" kavgası çıkıyor,

- Vatandaşa ulaşmakta zorluk çekiyoruz,

- Lider söyleminde günden güne değişen konuşmaları tabana ve halka anlatmakta zorlanıyoruz,

- Ekonomik göstergelere ilişkin doyurucu açıklama yapamıyoruz,

- Büyükşehirlerde, Erdoğan'ın yüksek motivasyonu olmasına rağmen seçtiği aday ve ekiplerin aynı heyecanı olmuyor,

- Partide son söz Erdoğan'da  ama kendisine ulaşan sınırlı sayıda kişi var; bu da istişare mekanizmasını ortadan kaldırıyor,

- Başkanlık sistemi sonrasında oluşan Kabine teşkilatlarımıza mesafeli duruyor, davamızı tam anlayamıyorlar,

- Medyada güçlü olmamıza rağmen, vatandaşların güveni yok, gazete tirajlarımız bitmiş durumda, elimize geçen televizyonların izlenme oranları bile ilk 50'ye giremiyor,

- Toplumu rahatsız eden ekran yüzleri, ısrarlı bir şekilde Erdoğan'ın uçağında ve Saray'da ağırlanıyor,

- FETÖ ile mücadelede kritik isimler serbest kalıyor. Bu durum mücadeleye gölge düşürürken, 15 Temmuz üzerinden oluşturduğumuz propaganda karşılık bulmuyor,

- ABD ile yürütülen ilişkilerde vatandaşa karşı mahcup oluyoruz. Bir gün "Reis arkandayız, Trump kendine gel" diye etkinlikler düzenlerken, ertesi gün ilişkiler düzeliyor. Tabiatıyla bunlar bizim ve söylemlerimizin inandırıcılığını kaybetmesine neden oluyor.

Genel Başkan Erdoğan da eleştirilerin farkında. Ancak o da bu eleştirileri çok yoğun bir şekilde yapanlara tepkili. Özellikle Davutoğlu ve Babacan grubunun 'nasıl teşkilatlanabildiği' konusunda yakın çevresine çok yoğun baskı yaptığı, olası transferlerin önüne geçmek istediği belirtiliyor.

Erdoğan'ın bu süreçte yalnız kaldığı da net bir şekilde görülüyor. Kendisinden başka yeni oluşumlara tepki gösteren tek siyasi figür Devlet Bahçeli. Ancak o da son dönemde bazı sağlık sorunlarıyla uğraştığı için istediği ortamı oluşturamıyor.

Bu kargaşa ortamında parti içindeki şikayetlere "Merak etmeyin, kongreye kadar hepsi çözülecek, yepyeni bir tablo ile yeniden çalışacağız" mesajları veriliyor.

Hatta bu yönde adımlar da atılıyor. İl başkanları istifa ettiriliyor, yeni il ve ilçe başkanları için görüşmeler yapılıyor.

Teşkilatlarda kongre çalışmaları yapılırken, burada da parası olan kişiler ön plana çıkıyor.

Özetle, AK Parti içinde Erdoğan'a yönelik eleştirilerin temelini teşkilatlanma sorunları oluşturuyor.

Erdoğan'ın bugüne kadarki en büyük siyasi meziyeti teşkilatlara olan hakimiyetiydi.

Gelinen durum itibariyle "karizmatik lider" atfı toplumda ve teşkilatlar genelinde yeterli olmuyor.

Özellikle Ankara ve İstanbul'un bizzat Erdoğan'ın içinde olduğu kampanyalara rağmen kaybedilmesi "karizmatik lider" döneminin kapandığının ilk işaretiydi.

Öte yandan AK Parti'nin seçmen kitlesi "muhafazakarlar"a yönelik algı değişmiş durumda. Geçmişin ezilmiş, dışlanmış ve sesi çıkmayan kitlesi olarak görülmüyorlar.

AK Parti muhafazakarkarı; belirli bir ekonomik üstünlükle, siyasetin içinde olan toplumla tam kaynaşamamış bir kitle olarak tanımlanmaya başladı.

Bu durum "gerçek muhafazakar" için ciddi bir kimlik bunalımına yol açıyor.

Ahmet Davutoğlu grubunun özellikle bu kesimi yakalamak için çalıştığı ifade edilirken, Ali Babacan grubu ise AK Parti'deki "tek tipleşme"den rahatsız olan muhafazakar liberallere yönelmeyi planlıyor.

Gelinen tablo olarak, eğer büyük bir dış gelişme olmazsa AK Parti'de yeni kopuşlar ve Erdoğan'a yönelik eleştiriler daha da yoğunlaşacak.

Bunların dışında bir de başkanlık sistemi Erdoğan'ı çok yoruyor. Mental ve fiziksel yorgunluk had safhada.

Erdoğan'ı ve partiyi gerçekten zor bir süreç bekliyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları