Akademik enkaza hazır mıyız?

Memlekette yasalarla belirlenen görevlerini yürüten kurum kaldı mı? Toplum bütün kesimleriyle çürüyor ve çözülüyor! Üniversiteler sessizliğe büründü, üst kurullar sustu, kamu denetçiliği ve etik kurullarının üstüne sanki ölü toprağı serpildi! Toplumu sahiplenmesi gereken kurumlar iktidarın baskı aracına dönüştü! Medya neredeyse toptan yandaş yayıncılığa geçiyor. Hükümetin yanlışlarını eleştirmeyen her türlü kalitesiz yayın teşvik görürken, halkın ve hakkın hatırını üstün tutan kalemler uzaklaştırılıyor. Uyuşturucu kullanım yaşı düşerken RTÜK, bonzai tehlikesine dikkat çeken TV’lere ceza yağdırıyor!

Sivil toplum kurumlarına, sendikalara, hatta insan hakları derneklerine dahi bir haller oldu! Neredeyse yarısı iktidar borazanlığına soyundu ve insan hakları ihlallerinin devlet için ne kadar gerekli olduğunu dair basın açıklaması yapıyor. Kimi de alkol sebebiyle kaza ve ölümlerin arttığı bir ortamda içki satışının sınırlanmasına tepki göstererek toplumdan kendini soyutluyor! Psikolojik rahatsızlık sebebiyle sağlık kuruluşlarına başvuranların sayısı son beş yılda 3 kat yükselerek geçen yıl 9 milyonu aştı. Uyuşturucu madde kullananların sayısı da 2004-2012 arası 20 kata yakın artarak 227 bine çıktı. 2012’de intihara teşebbüs sayısı ise yaklaşık 42 bin! Bunlar resmi veriler... Gazeteleri ise sağlıkta reform haberleri süslüyor!
İnsanımız cebiyle vicdanı arasına sıkıştı! Bir yanda ekonomiyi ‘şöyle böyle’ götüren bir hükümet, öbür yanda daha iyisini yapacağı izlenimi uyandırmayan bir muhalefet! Siyasiler seçmenin partilerine şans vermemesine kızarken halk kendine çeki düzen vermeyen siyasete küsüyor! Başbakan Erdoğan memur atamalarında temel ölçüyü  “paralel olmamak”  biçiminde açıklayınca, tayin isteyen herkes iktidar partisi binalarına koşuyor. Artık kimin torpili daha fazla liyakatli ise... Vatandaş n’apsın? İktidar Kürt meselesi ve terör sorununda ülkeyi bölünmeye sürüklerken, muhalefet sorunu nasıl çözeceğine dair ipucu vermiyor! Çalışırken çalmasına göz yumulan bir yönetim ve çalma oranı ‘düşük’ diye fetva veren din adamları var! Parti bürosu gibi afişlerle donatılar camiler, bölücülük yapmayın, istikrarı bozmayın mealinde vaaz metni okutan Diyanet! 
Çevrenize bakın ve toplumun ne halde olduğunu bir süre seyredin. Psikolojisi bozuk ne çok insan var! Türk-Kürt, Alevi-Sünni ayrımcılığı tavan yapmadı mı? Toplumun dindarlara güveni kırılmadı mı? Lise ve üniversite gençliğinin dindarlık, milliyetçilik, sosyal demokrasi veya herhangi bir ideale bağlılığından bahsedebilir misiniz? Gençliğin müthiş bir savrulma yaşadığını Gezi olaylarında hâlâ anlamadınız mı? Bir kısmı tamamen içine kapanırken önemli bir kısmı iktidar zihniyetinin yanısıra geleneklerinden, atalarından, vatan, millet sevgisinden de kopuyor!
Elbette modernizmin, tüketim toplumuna dönüşmenin, iletişim ağlarının yan etkileri olacak ve çağımızın hastalıkları ister istemez yayılacaktır! Ancak bunlara karşı en azından hukuk, demokrasi, vatan, millet, bayrak ve insan sevgisi değer olarak kazandırılabilir! Bunu yapmanız mümkün, yalnızca bu değerlere sizin de bağlı olduğunuzu hissettireceksiniz! 
Oysa Anadolu tam bir insan hazinesi! Bunu doğru yolda istihdam etmeyen yahut kasten yanlış işlerde kullanan bir devlet kafası var. Terör örgütleri binlerce genci dağa çıkarıp askere polise kurşun yağdırıyor. IŞİD yüzlerce genci dışarı götürüp kafa kesmeyi öğretiyor. Gençlerin bakışını doğru tarafa çevirmek de mümkün. Türk İslam Ülküsü ve Hizmet hareketleri Hak ve halk sevgisiyle onbinlerce gencin yurt dışında bayrak dalgalandırabileceğini, Türkçe öğretmek arzusuyla yanıp tutuşabileceğini bugün de ispatlıyor!
Potansiyelin nereye yönlendirileceği önemli! Oysa iktidar cenahında sosyal konularda mürekkep yalamış çok kişi var! İletişim, ötekileştirme, sosyal politikalar, kamu güvenliği, politik psikoloji dallarında ihtisas yapmış, hatta Karl Popper’ın ‘Açık Toplum’ teorisi konusunda makaleler kaleme almış bakan ve üst düzey bürokratlar var. Ancak böyle bir kadro birikimini, istikballerini bağladıkları liderin kaprislerinin hizmetine sunuyor! İktidarın iç ve dış politikadaki hukuki, ahlaki ve insani çöküşünü bağırıp çağırarak yalan yanlış haberlerle, suç bastırmalarla belki birkaç sene daha sürdürebilirsiniz ancak insanları sürekli kandıramazsınız! Dindar nesil yetiştiriyoruz diye avunurken aksine toplumu tamamen çürütüyorsunuz! Umuyoruz ki Anadolu insanının ruh mayası bunu da kaldıracak kadar sağlamdır! 
İktidarın halini Yunus Emre’nin dörtlüğü güzel özetliyor: “Yerden göğe küp dizseler/ Birbirine bend etseler/ Alttan birin çekseler/ Seyreyle sen gümbürtüyü!” Eninde sonunda sır küplerinden biri çekilecek yahut çürüdüğü için çökecek! Ortaya öyle bir akademik tortu yayılacak ki gençlerin akademisyen olası gelmeyecek! 

Yazarın Diğer Yazıları