Akademik ve İdari Personel Kan Ağlıyor

Devlet üniversitelerinde çalışan akademik ve idari personelin sosyo-ekonomik profilini ortaya çıkarmak amacıyla bir anket çalışması yaptık. Anket çalışmasının sonuçlarına göre; üniversitelerde çalışan akademik ve idari personel büyük maddi sıkıntılar içinde ve yoğun baskılar altında görevlerini ifa etmeye çalışmaktadır. Çalışanların en büyük sorunlarının başında maaş yetersizliği gelmektedir.
Nitekim ankete katılan toplam 1488 akademik ve idari personelden 828 akademisyenin %99.76’sı, 666 idari personelin de %89.09’u kendilerine reva görülen maaşı yetersiz bulmaktadır. Ortaya çıkan diğer çarpıcı sonuç da üniversite personelinin ortalama maaşının yoksulluk sınırının altında olmasıdır. Üniversite çalışanlarının %83.1’nin maaşı dışında ek geliri bulunmamaktadır. Çalışanların %83.9’u da maaş yetersizliği dolayısıyla her yıl düzenli tatil yapamamaktadır. %49.2’sinin kendine ait evi bulunmamakta, %56.45’i de kirada oturmaktadır. Kirada oturanların %90’ı ayda ortalama 850 TL kira ödemektedir. Çalışanların %50.8’inin de kendisine ait aracı (otomobili) bulunmamaktadır.
Ankete katılan üniversite çalışanlarından Araştırma Görevlileri insanca bir hayat sürdürmek için ortalama maaşlarının 4500 TL, Yardımcı Doçentler 5300 TL, Doçentler 6100 TL, Profesörler de 7400 TL olmasını talep etmektedirler. İdari personel de ortalama maaşlarının 3125 TL ile 4300 TL arasında olmasını istemektedir. 
Akademik ve idari personelin %71’i Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim ve üniversite ile ilgili politikalarından memnun olmadığını, %12.1’lik kesimi memnun olduğunu ifade etmiştir. Bunun yanında YÖK’ün üniversite ile ilgili çalışmalarından memnun olmayanların oranı %62’de kalmıştır.
Çalışanların %25.3’ü mesleklerini ifa etmeyi olumsuz etkileyen sorunların başında ders ve öğrenci sayısının çokluğunu göstermektedir. İkinci sorun olarak da idari personelin görevde yükseltmelerde liyakat ve başarının esas alınmayıp torpilin ön planda olmasını sıralamaktadır (%24.9). Çalışmalarını olumsuz etkileyen sorunların içinde üçüncü sırayı akademik yükseltmelerde yabancı dil koşulunun esas alınmasını (%13.44), dördüncü önemli sorun da yabancı dil öğrenme ve geliştirmede ilgili kurumların katkı sağlamamasını görmektedir (%10.8).
Üniversite çalışanları, özlük hakları ile ilgili yaşanan en önemli sorunun ne olduğu sorusuna %46.30’u maaş ve ücret yetersizliği, %21.61’i idari görevlere atamada adil olunmaması, %18.9’u yöneticilerin ideolojik davranmaları, %11’i de çalışan bütün personelin yönetici seçme ve seçilme hakkının bulunmaması şeklinde cevap vermiştir.
Üniversitelerde rektör, dekan ve diğer yöneticilerin bütün idari ve akademik personelin katılımı ile seçilmesini isteyenlerin oranı ankete katılanların %57.8’ini teşkil etmektedir.
Üniversitelerde yaşanan sorunların kaynağı olarak ankete katılan çalışanların %26.4’ü Hükümeti, %25.9’u Rektör ve Dekanları, %24.3’ü de YÖK’ü görmektedir.
Hükümetin üniversite çalışanlarına yönelik tutum ve davranışlarından memnun olanların oranı %5.2 iken, memnun olmayanların oranının %62.2 olduğu ortaya çıkmaktadır.
Ankete katılan üniversite çalışanlarının yaklaşık üçte biri (%31.9) üniversitede çalışırken mobbinge maruz kaldığını, %31.4’ü de kısmen mobbinge uğradığını belirtmektedir. Akademisyenler ve idari personelle ilgili veriler ayrı ayrı incelendiğinde ortaya enteresan sonuçlar çıkmaktadır. Nitekim ankete katılan akademisyenlerin %44.2’si doğrudan mobinge uğradığını, %27.1 de maruz kaldığı durumun mobing olup olmadığı noktasında kararsız olduğunu ifade etmektedir. İdari personelin de %29’u doğrudan mobbinge maruz kaldığını, %45.6’sı da maruz kaldığı muamelenin mobbing olup olmadığı noktasında kararsız olduğunu belirtmektedir. Akademik ve idari personel içinde mobbinge uğrayanların çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır. Kadınların %43.1’i ve erkeklerin de % 33.9’u mobbinge tabi tutulduğu ortaya çıkmaktadır.
Üniversite çalışanları içinde mobbinge maruz kalan akademik personelin çok yüksek olması üniversitelerimizin ve ülkemizin geleceği açısından düşündürücüdür. Akademik ve idari personele köle muamelesi yapan bir zihniyetin hala iş başında olması ülkemizin geleceğini karartmaktadır.
Anket verileri üniversitelerde huzursuzluğun had safhaya çıktığını, akademik ve idari personelin kendilerine reva görülen maaş zulmünden, özlük haklarının gasp edilmesi ve yapılan baskılardan dolayı kan ağlar konuma geldiklerini göstermektedir. Basra harap olduktan sonra, harekete geçmenin, âh u figanın bir anlamı olmayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları