Akif Beki: "Ağzını açana Ergenekoncu, darbeci demek..."

Akif Beki: "Ağzını açana Ergenekoncu, darbeci demek..."
Karar gazetesi yazarı Akif Beki, "Ağzını açanın üstüne Ergenekoncu, darbeci yaftasıyla gidilmesinin işi nerelere getirdiği ortada" sözleriyle hükümeti eleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan Karar gazetesi yazarı Akif Beki, hükümetin FETÖ ile mücadele yöntemini eleştirdi. "Kimi yanlışları dile getirmek ve eleştirmek, FETÖ’ye değil FETÖ’yle daha başarılı mücadele edilmesine hizmet eder" diyen Beki,  "Ağzını açanın üstüne Ergenekoncu, darbeci yaftasıyla gidilmesinin işi nerelere getirdiği ortada" ifadelerini kullandı.

Beki'nin "FETÖ’ye o değil bu hizmet eder" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

"FETÖ’ye hizmet edecek şey, mücadeleyi rayından çıkaracak idari yanlışlarda ısrar edilmesidir...

Ekmeğine yağ sürecek şey, yargılamaların amacından saptırılmasına göz yumulmasıdır...

Davaların araçsallaştırılma tehlikesi hakkında kimsenin konuşturulmamasıdır. Sulandırma girişimlerine karşı uyarılara kulak asılmamasıdır. Kurunun yanında yaşın da yanmaması yönündeki eleştirilerin dikkate alınmak yerine bastırılmasıdır vesair...

Ergenekon davaları sürecinde seyrettiğimiz film yani. Mücadelenin toplumsal meşruiyetinden alınan gücün kötüye kullanılmasının sonunu yaşayarak görmedik mi?

Ağzını açanın üstüne Ergenekoncu, darbeci yaftasıyla gidilmesinin işi nerelere getirdiği ortada.

Zamanında fark edilse, zamanında müdahale edilse hukuk ve yargı, bunca kumpasa alet edilebilir miydi?

Ama...

Mücadelenin büyüklüğünün yanında kıymet-i harbiyesi yoktur denilerek, insani ve hukuki facialara karşı duyarsızlaştırıldığımız için bu mümkün oldu.

***

Şayet Gökhan Açıkkollu adlı bir öğretmen, FETÖ’yle irtibat şüphesiyle alınıp gözaltında hayatını kaybettiyse...

Yargı, şüphelinin ölümü sebebiyle hakkında kovuşturmaya yer kalmadığından takipsizlik verip sanık sandalyesine oturtmadan dosyayı kapattıysa...

Hakkındaki FETÖ’cülük suçlaması, savunma hakkı tanınarak adil yargılama sonucunda kesinleşmiş bir mahkeme kararına bağlanmamışsa...

Ve bir buçuk yıl sonra, konusu ‘göreve iade’ olan çok gecikmiş bir resmi yazışmayla olay gündeme gelmişse...

Suçluluğundan ya da suçsuzluğundan söz edilemez, olsa olsa bir mağduriyet hikayesinden söz edilebilir.

Ve eğer FETÖ’nün eline ‘yargılamaların hukuki değil siyasi olduğu’ karalamalarıyla istismar edeceği bir propaganda malzemesi vermeyeceksek...

Aynı filmi tekrar seyretmek de istemiyorsak...

Medyaya ve siyasete düşen, gördüğü hataları ‘neme lazım’ demeden sorgulamaktır.

Sorumlulara düşen de Yusuf Tekin’in yaptığını yapmaktır. Vurdumduymazca kulağının üstüne yatmak ya da ‘en iyi savunma saldırıdır’ taktiğine sarılmak değil."