Akil amcalar ve akile teyzeler!..

Herkes akile hanımları ve akil beyleri çeşitli bakımlardan ince eleyip sık dokuyarak değerlendiriyor. Başka ne yapacaklardı, benimki de laf işte!
Öyle incelenmeseydi hanımların ve beylerin mesleklerini ve çaplarını öğrenemeyecektik. Kim şarkıcıymış kim gazeteciymiş kim siyaset yapıyormuş!

 


***

 


Bense bu topluluğa biraz mizah gözüyle bakıyorum. Mesela aklıma sık sık şunlar geliyor: Beylerden ya da hanımlardan bazıları veya hepsi evlerine çağrı telefonu geldiğinde, yüzlerindeki ifadeyi iyi ki karşı taraf görmüyor diye sevinerek ve sevincini sesinde yansıtmamaya çalışarak, sonra da annelerine ve eşlerine koşarak, şöyle diyorlar:
- Anneciğim (veya karıcığım) beni akil adam seçtiler!                                                        
- Sevgilim! Seçildim seçildim!
- Tebrikler hayatım, ben sana söylemiştim boşuna kuruntu yapıyorsun diye. Hem, senden iyisini mi bulacaklar!
Çocuk oradan seslenir, ayrıca zıplamaktadır:
- Anne! (veya Baba) Para da verecekler mi?!.
- Herıld (herhalde) yani!
- O zaman, ben de bisiklet isterim.
Akil  Bey’in veya Akile Hanım’ın annesi veya babası:
- Bu çocuğun adam olacağı belliydi canım. Daha 6 aylıkken yürümüş ve konuşmuştu. Demek bugünlere hazırlanıyormuş. Kurşun döktürelim de nazar değmesin! Zaten ailede göz var!

 


***

 


 Sürecin başka eğlenceli renkli tarafı da Bülent Arınç’ın ilk defa anlamlı bir laf ederek  “biz enayi değiliz”  demesi. Ne için olduğunu belki bilmiyorsunuz, Karayılan’dı galiba, adlarını karıştırıyorsam kusura bakmasınlar,  “Biz, TBMM’den onay isteriz, yoksa geri çekilmeyiz”, diyor.
Barış süreci inşa ederken bu ne biçim bir sertliktir, ne biçim bir posta koymaktır, ne biçim bir gözdağı vermektir? Bülent Bey de bütün bunları yememiş, yukarıdaki ihtişamlı cevabı vermiş işte, biz enayi miyiz?
   Sürecin renkli olaylarından bir başkası önceki gün BDP’lilerin 4. defa İmralı’ya sefer etmesi. Daha düşünsem ne renkli olaylar bulurum ama bu kadar yeter. Bu koşuşmanın içinde soylu bir yürüyüş vardı, ondan bahsetmek istiyorum. Demiryolu işçileri iki koldan Ankara’ya yürüyorlar. Yürüyüşleri kutlu olsun! Hayırlı başarılar getirsin! Gerçi son yıllardaki bütün işçi hareketleri başarıyla sonuçlanmıştır. Yani hak yerini bulmaktadır.
Bir başka yürüyüş 8 Nisan’da Silivri’ye doğru olacak. Bu yürüyüş insana kendi iç çelişkileri bir tarafa Bastille (Bastiy) Baskını’nı hatırlatıyor. Şimdiden Silivri’ye doğru akacak olan yurttaşlar hazırlanmaktalar. O gece yurdun her tarafından otobüsler kalkacak. Belki konvoyun bir ucu Silivri’deyken bir ucu da Topkapı’da olacak.
Ne derseniz deyin, görkemli günler yaşıyoruz...

Yazarın Diğer Yazıları