Akil memurlar

Başbakan tarafından isim isim atandıklarına, Başbakan tarafından bölge bölge tayin edildiklerine, Başbakan tarafından “Başkan” ve “Sekreter” olarak kadroları belirlendiğine göre bu baylar ve bayanlar “Âkil adam” değil, “Âkil memurlar”dır. Tek farkları, 657’ye tabi olmamaları, meccanen çalışmalarıdır.
Üstelik bu “meccanen”lik için kahir ekseriyete şerh düşmek gerekir. Atanma makamının suyuna göre davranılmadığında yurt dışı gezilerinde uçağa alınmama korkusu, reklâmsız kalma kâbusu, gazeteden, televizyondan kovulma endişesi, uluslararası fonlardan gelen akarın kuruma garantisi varsa, memur olma bakımından 657’ye tâbilik mâsum bile kalır.
Fakat asıl mesele “âkillerin memur” oluşları değil, inanın değil. Asıl mesele “Reisin” bir defa daha suçüstü yakalanmasıdır. Hani, “Kim PKK ile görüştüğümüzü iddia ediyorsa şerefsizdir, alçaktır” diye esip gürledikten bir müddet sonra, “Benim emrimle MİT görüştü” dediydi ya, yine öyle bir durumla karşı karşıya olduğumuzun resmidir bu, “Âkil adamlar” organizasyonu...
Reis diyor ki:
“Ne PKK’ya, ne Öcalan’a verilmiş hiçbir sözümüz yok. Terörist, ülkeyi şartsız terk edecek!”
İyi de, o zaman “milliyetçi” kesim ve “şahit yakınları” ile Karadeniz’den İç Anadolu’ya, Doğu ve Güneydoğu’nun önemli bir kesiminden Trakya’ya kadar bu toprağın insanları neye karşı çıkıyor, biz neye karşı çıkıyoruz? Siz, “PKK militanları Türkiye dışına çıkacak” diyorsunuz, bu toprağın insanı da “Hayır terk etmesin, ülkede kalsın” mı diyor? 
Meselâ bu âkil baylar ve bayanlar bizim kapıyı çaldıklarında, “PKK militanları Türkiye’yi terk edecek, ne olur bize destek verin” diyecekler de, biz, “Hayır, PKK militanları Türkiye’yi terk etmesin. Bunu isteyen vatan hainidir” mi diyeceğiz?
Eğer böyle ise, bırakın diyelim ve bırakın PKK militanları da sınırları geçip ülkeyi terk etsinler. Bunun için “Âkil Adamlardan” kurulu “ikna komisyonlarına” ne gerek var? Zahmet etmesinler, ben ikna oldum, PKK ülkeyi terk edebilir. Şehit ailelerinin eşiğini aşındırmaya da gerek yok, çoktan ikna olmuşlardır: Teröristler Türkiye’yi terk edebilir. Bir tek şehit yakınının, “Teröristler Türkiye’de kalsın” diye inat edeceğine zerre ihtimal vermiyorum.
Hayır, bunların hiç biri değil...
Demek ki bir şeylere söz verildi, PKK’ya ve arkasındaki güçlere bir şeyler verilecek ve o şeyler bu milletin canını acıtacak, öyle olacağı için de bu millete “Bu acıya katlan” terapisi için “Âkil Adamlar Komisyonu” kuruldu. Üstelik cümlesinin mâzisi AKP ve BDP’ye destekten ibaret insanlardan oluşturuldu bu komisyonun... Aranan ortak kriter AKP’li yahut BDP’li olmaktı.
Daha pek çok ortak kriter var; madde madde saysak, şaşırtacak cinsten üstelik.
Meselâ, 90-95’inin “Diyalogcu” olması gibi, meselâ “AB’ci olmaları” gibi. Meselâ yine aynı oranlarda, “Türk kelimesinden rahatsızlık duymaları” gibi, mesela, “Lozan’ı içlerine sindirememek” gibi, meselâ her fırsatta Atatürk’e laf sokuşturmak gibi, meselâ, millî devleti istememek gibi...
Evet, “PKK militanları ülkeyi terk etsin” diyorsanız, sizi destekliyoruz ey Âkil Adam’lar. Buna rağmen yine de kapımızı çalacaksanız, siz bizi, militanların Türkiye’yi terkine değil, Türk askerinin, Türkçenin ve merkezî idarenin bölgeyi terkine iknâ için geliyorsunuz demektir.
Biz görürüz ya da görmeyiz..
Ey okur, sen bu köşeyi kes, sakla.
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi adına bölgeye özerklik geldiğinde ve Kürtçenin bölgede eğitim dili olduğunda, valilerin seçimle iş başına geldiğinde, özerk bölgelerin başka devletlerle ikili anlaşmalar yapmaya başladığında ve “kendi kaderini tayin” için Türkiye’nin imzaladığı AB Özerklik Şartı gereği referanduma gidildiğinde bir defa daha oku. 
Bugün okudun şifa bulmadın, o gün Âkil Adamlar listesiyle birlik bu köşeyi de ıslat suyunu iç, belki fayda görürsün... Demek ki biz size değil, suya yazmışız..

Yazarın Diğer Yazıları