Tam da, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi "akıl tutulması" yaşanıyor olmalı.

"FETÖ" denilen yapının Türk Ordusu'na, Cumhuriyet kurumlarına kurduğu "kumpas"ı nasıl cansiperane savunduğuna cümle alemin şahit olduğu, Fethullah Gülen'i eleştirenleri "Ergenekoncu" diye yaftalamaktan çekinmeyen Reşat Petek "milletvekilliği"yle ödüllendirilir, bir de ardından, milletle kafa bulur gibi "15 Temmuz'u Araştırma Komisyonu" ona teslim edilirken...

"FETÖ" davasında yargılanan AKP'li Subaşı Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, "FETÖ'yle mücadelenin 1 numarası"nın elinden ödül alırken...

Darbecilikle yargılanan generalin kardeşi Şaban Dişli'nin siyasi rütbesi yükseltiliyorken...

"Kumpas" şakşakçısı gazeteci, "FETÖ"nün sermaye ayağını oluşturan bankadan çektiği krediyle aldığı lüks konutundan ahkam kesmeye, devletin zirvesinin uçaklarında ağırlanmaya devam ediyorken...

(Liste çarşaf gibi uzatılabilir...)

"FETÖ"nün yargıdaki kadrolaşmasında "garantör" işlevi gören 12 Eylül 2010 referandumundan sonra HSYK'da oluşan "paralel yargı yapısı"nı protesto etmek amacıyla bir basın toplantısı düzenleyerek;

"Türkiye'de hukuk bitti, adaletten her gün biraz daha uzaklaşılıyor" diyen...

"Yargıçlık mesleğinde saygın bir duruş söz konusu olması gerekirken, biat, koltuk yaranma hesaplarını midem kaldırmıyor" diyen...

"Balyoz, Ergenekon gibi davaların, İlhan Cihaner'e yapılan uygulamanın hakim ve savcılarının, haklarındaki bütün şikayetlere rağmen ödüllendirilmesi, çok yerinde işlemler yapan Deniz Feneri Davası savcılarının görevden alınması adalet travması yaşatıyor" diyen...

Ve "bu oyunun parçası olmamak konusundaki kişisel tercihimi kullanıyorum" diyerek, Yargıtay Tetkik Hakimliği'nden istifa edip avukatlık yapmaya başlayan Celal Çelik, "FETÖ'cü" suçlamasıyla gözaltına alındı!

Sonuçta, "Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı'nın avukatı"...

Olur mu bundan âlâ illiyet bağı!

***

Mezarlıklar tapu belgeleriyse eğer...

Mezarlıklar bir toprağa aidiyetin en önemli belgelerinden ise eğer; ki öyle...

Hatun Tuğluk'un Ankara'ya gömülmeyi istemesine nefret yerine ümit beslemeliydi "milliyetçi" olduğunu iddia edenler bence.

Demelilerdi ki, "demek ki, ayrı devlet peşinde koşup, memleketi bölmeye çalışanlar bile aslında inanmıyorlar bir gün bunu becereceklerine! İnanıyor olsalar, ölülerini, devletleşmeyi düşündükleri bölge yerine düşman varsaydıkları "T.C."nin başkentine mi gömerdiler!"

***

Referandumdan vazgeçse de Kerkük'ten vazgeçmiyor

Ağabeyleri -ağababaları da denebilir aslında- Barzani'ye diyormuş ki;

Referandumu ertelersen Kerkük senin!

İptal edersen bile değil yani "ertelersen";

Böyle ucuza gidiyor Türkmeneli!

Tevekkeli değil Irak Hükümeti tarafından görevden alınmasına rağmen hiç oralı olmuyor, "Kararı tanımıyorum, görevime devam ediyorum" diyor Kerkük'ün Barzanici valisi!

***

Peşmergeyi kim eğitiyor

Türkiye "Irak'ın bir bütün olarak güvenliğini" çok önemsiyordu.

"Kürt bölgesi(!) de sınırda olduğu için oranın güvenliğinin sağlanmasının da hayati olduğuna" inanıyordu.

"Kürt bölgesi(!)ne her türlü desteğin verilmesi Türkiye açısından tarihi, insani ve stratejik bir konu"ydu...

Bu nedenle bir karar verildi;

Barzani'nin peşmergesi, TSK tarafından eğitilecekti!

Bu işe tahsis edilen askeri kamp ve merkezler bizzat dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı tarafından ziyaret edildi/denetlendi.

Sonuç:

Barzani, Kerkük için çatışacağını ilan etti!

Bu aynı zamanda, 'peşmerge Mehmetçik'ten öğrendiklerini Türkmenlere karşı uygulayacak' demek değil mi?

****

Kerkük için gerekirse çatışacağını ilan eden Barzani'ye, hâlâ "dostça çağrı" yapan Başbakan'a sormak zorundayım:

TSK, Türkmen katline hazırlanan peşmergeyi eğitmeye devam ediyor mu hâlâ?

Referandumun ertelenmesi durumunda, bütün bu tehditler unutulacak mı, gelecekte de benzer işbirliklerine girişilecek mi?

***

Engelli demokrasi

 "FETÖ'yle mücadele ediyor görünen kripto FETÖ'cüler"e dair tivitini "günün şakası" ilan ettiğim için Hüseyin Gülerce tarafından engellenmişim; neredeyse kahrımdan ölecektim!

Sırada ne var?

Lafa gelince hepsi demokrasi allamesi...