'Âkiller' ve 'Gafiller'

Rivayet olunur ki, Ankara İstiklal Mahkemesi Başkanı Ali Çetinkaya, karşısına, vatana ihaneti sabit olmuş bir kişi getirilince, yargıçlardan babam Kılıç Ali’ye, “Gel de asma Ali Bey” dermiş. Geçirdiğim bir kazadan dolayı bir süre yazılarıma ara verecektim. Eşim ve sevgili doktorum, hâzık cerrah Hilmi Ulus da, “Yazma... Yazıyorsun da ne oluyor” diyorlar. Hakları var, yazıyorum da ne oluyor, ülkemizin mâkus kaderi değişiyor mu?.. Mahşerin atlıları dolu dizgin yollarına devam ediyorlar!.. Gördüğüm her ihanet kaşısında ben de kendi kendime  “Gel de yazma” diyorum ve kalemi elime alıyorum. Mecalim kaldıkça da yazmaya devam edeceğim.

***

Mesela, Hasan Cemal’in yazısı üzerine  “Gel de yazma” diyesim geliyor. İdam cezası kalktı ama, demokrasi var, hainlere  “hain” diyemiyoruz.
Hasan’ın dedesi merhum Cemal Paşa, İttihat ve Terakki’nin başlarından ve Türk milliyetçiliğinin öncülerinden. Zamanında gereğini yaptı ve çok hain astı. Sonra da Tiflis’te Ermeniler tarafından katledildi.
Ama Hasan itiraf ediyor; dedesinin ruhu onu çok muazzep ediyormuş. Yani, ona acı çektiriyormuş. Velhasıl, tam Freud’lük, bir vak’a. Bunun acısını, Kürtlerin Hasan Abisi olmakla çıkarıyor.
Artık Hasan vak’asını yazmaktan usanmıştım ama son yazısı beni çileden çıkardı. Ne demiş neredeyse neslini inkar eden Hasan; “Türk milliyetçiliği, muhafazakarlığı bu kafayla Türkiye’yi bölebilir!...
Bugünlere ’önce terör’, ’önce güvenlik’politikalarıyla geldik. Vardığımız yerde vaziyet hiç parlak değil. Yine böyle nereye gidebiliriz ki?.. Korkarım, bu gidişle bölünmeyeceğiz diye diye bölüneceğiz. Türk milliyetçiliği, muhafazakarlığı bu kafayla giderse, işte asıl o zaman Türkiye küçülebilir.”
Yani, PKK haklı, Kürt milliyetçiliği doğru ama, Türkiye’nin bölünmesine karşı olan Türk milliyetçileri suçlu. Güneydoğu sorunu bizlerin bağnazlığı yüzünden çözülemiyor. En iyisi, verelim kurtulalım...
Zaten bazı âkil adamların tavsiyeleri de, Kürtlere şimdiye kadar inkar edilen haklarını vermek. Bu gafiller, bu kafayla gidilirse, her “verilenin”, Büyük Kürdistan yollarındaki taşları döşediğinin farkında değilller... Türkiye varmış, ya da yokmuş umurlarında değil!..
Ne yapmak lazım?..
Âkil adamlar gerçekten “bilge” iseler, sorunu çözmek için önlerinde tek şey var; önce sorunu doğru teşhis etmek.
PKK şimdi bütün zamanını, dikkatini, kuvvetini niçin Şemdinli’ye teksif etti, bunun siyasi ve psikolojik sebepleri ne?.. Unutan varsa hatırlatalım; PKK törörü 1984’te 10 elemanıyla Eruh ve Şemdinli’de bir karakolu basarak başlatmıştı. Ve eşkıya başı hâlâ devletle müzakerelerde muhatap olma gayretinde... Kürt sorunu konusundaki gafletimizin özeti bu...

***

Bu müzmin beladan kurtulmanın tek yolu, Kandil’de yılanın başını ezip, bayrağımızı oraya dikmek. Bir başka seçenek; eşkıyanın, PKK’nın, BDP’nin dünya kamuoyuna “Biz Büyük Kürdistan’dan vazgeçtik. Artık ortak vatanda Türklerle kardeş gibi yaşayacağız, sorunlarımızı kardeşce halledeceğiz” demeleri.
Ama yapmazlar... Hedeflerine bu kadar yaklaşmışken ve arkalarında bu kadar hâmi, sözde “âkil” adam ve gafil varken yollarından dönmezler...

Yazarın Diğer Yazıları