AKP, FETÖ darbesinden ders almadı mı?..

"Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder..."

Ne güzel söylemiş Gazi, ne kadar da etkili bir tanımlama yapmış cumhuriyetin kurucusu değil mi?..

Atatürk'ün bu sözünün hele de 90 yıl öncesinden itibaren karanlıktan aydınlığa doğru yol alan Türkiye gibi bir ülke için ne denli yaşamsal olduğuna dikkat çeken bir başka yaklaşım daha vardır;

Hani demişler ya, "bir ülkeyi ele geçirmek istiyorsan en başta eğitim sistemiyle oyna" diye...

Yani sürekli eğitim sistemiyle oynamak, eğitimi siyasallaştırmak ve politik hedeflere kurban etmeye çalışmak "yıkım"ın başlangıcıdır uluslar için...

Çünkü eğitimin kurallarıyla-kodlarıyla oynamak bir ülkenin baştan sona bütün bürokratik, ekonomik, sosyal ve siyasal sistemiyle de oynamaktır ki; en acısı da, işlenen-dönüştürülen bir neslin ileriki tarihlerindeki davranışlarıyla oldukça sert biçimde dışa vurur tahribatı...

Gidişat bellidir; ya Afganistan, İran, Irak gibi dinci şiddetle bağnazlığın karanlığına, ya siyasal çöküşe ya da topyekûn sosyo-ekonomik batağa...

Velhasıl eğitim sistemiyle oynanan ülkelerin sürüklendiği kaotik manzaranın tarifi ortadadır; uygar dünyanın içinde bir kenara atılmış halde, sahipsiz-korumasız bırakılmışçasına, karanlığın batağında, gericiliğin sinsi çıkmazında çırpındıkça çırpınmak!!!

Ve de tabii ki hızla geriye gitmek, medeniyetten iyice kopmak, teknolojiden-bilişimden tamamen dışlanmak, gelişememek, pervasızca horlanmak, ikinci hatta üçüncü sınıf ülke ve toplum muamelesi görmek...

takke-12cm-en.jpg

***

Molla-mürit-cemaat...

Atatürk'ün o eşsiz öngörüsüyle şekillendirdiği "laik eğitim" sistemi genç cumhuriyetin temellerini oluştururken hedef de baştan itibaren belliydi aslında; "Muasır medeniyet" seviyesine ulaşmak...

Çünkü eğitimsiz, geri bırakılmış, yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan bir topluluğu devralmıştı cumhuriyet...

Her şeyi tüketilmiş, yakılıp yıkılmış bir ortamda, okuma yazma oranının dipte olduğu, okulun bulunmadığı, uygar dünyaya entegre olacak öğretmelerin yetişmediği bir topluluktu emperyalizme teslim edilmiş Osmanlı...

İşte o topluluk doktora, hemşireye, ebeye, mühendise, mimara, bürokrata ve en önemlisi de cahil bırakılmış bir toplumdan uygar bir ulus yaratmanın kilidi olan öğretmenlerden yoksundu...

Gazi, dönüşümü işte Anadolu'ya ışık saçmak için köylere dağılan o vefakar cumhuriyet öğretmenleri aracılığıyla yaymış, onların çoğalmasını sağlayarak kurtuluştan kuruluşa giden Aydınlanma yolunda hızla ilerlemişti...

Türkiye 1946'dan itibaren dayatılan bağnaz siyasetin yıkımlarına karşın 95 yıldır halen ayaktaysa, işte laik eğitim siteminin toplumun zihnine kazıdığı ve nesilden nesile ulaşan Aydınlanma ışığının sonuçlarıdır...

Ve Türkiye 1980'den itibaren dayatılan sözde "muhafazakar" ama aslında "mürit toplum" yaratma stratejisine rağmen halen varlığını koruyabiliyorsa, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren uygulanan uygar eğitim siteminin direnen kuralları başarabildi bunu...

***

Karanlığın son darbesi...

Hiç kuşku yok; 12 Eylül yönetimi de ANAP da, DYP de, Refah Partisi de oynamaya çalıştı laik eğitim sistemiyle...

Ama cumhuriyetin eğitim sistemini kilitleyecek "kuşatma projesi" en pervasız halleriyle AKP iktidarları döneminde dayatıldı... 

Tarikat-cemaat sistemi molla-mürit eğitiminin yolunu açarken, cumhuriyetin uygar dünyaya entegre olmak için şekillendirdiği "laik eğitim" sistemi en çok son 16 yılda darbe aldı...

İşte bu dönem "Andımız"ın kaldırıldığı, ulusal bayramlara ambargo uygulandığı, Atatürk fotoğraflarının çöplere atıldığı, gerici müfredatın dayatıldığı, imamların okul müdürü yapıldığı, "sıbyan mektepleri"nin açıldığı ve bir gecede binlerce okulun imam hatibe dönüştürüldüğü bir dönemdir ki, karanlık da adım adım değil, adata koşarak geldi...

CHP, MHP, HDP, sivil toplum örgütleri, sendikaların çoğu, sözde "aydın"lar sustu bu dönemde, yeterince tepki gösterilmedi karanlığa ne yazık ki...

Hatta CHP lideri türban okullara girerken, "Bugün çok mutluyum" derken cumhuriyetin bağrına hançer de aslında o gün saplandı!..

Peki, bu karanlık ve kahredici manzarayı neden mi getirdik önünüze?..

"Geçmiş geleceğin habercisidir" ya; bu satırların yazarının köşesinde yüzlerce kez gündeme getirerek gafil iş birlikçileri uyarmaya çalıştığı karanlık tehlike belki son darbesinin hazırlığında da ondan...

cocuk-12cm-en.jpg

***

Kıyamet kopmuş zaten!..

Aslında birçok okulda zaten fiili olarak uygulanan harem-selamlıklı eğitim siteminin, "karma eğitim" kaldırılarak legalleştirilmesi konuşuluyor da, vah memleketin haline...

Baksanıza, gazeteler manşet atıyor; "AKP karma eğitimi kaldırıyor" diye...

Millî Eğitim Bakanı bu haberi yalanlarken aynı zamanda "içeriği farklı okullar"da zaten "karma eğitim"in olmayacağını da itiraf ederken, Cumhurbaşkanına yakın isimler karma eğitimin olmayabileceğini ima eden açıklamalar da yaptılar...

Karma eğitim tartışmasının başlamasından itibaren sanki tehlike dün ortaya çıkmışçasına feveran etmeye çalışan gafilleri izliyorum da, akıllara tek soru geliyor; Bir gecede binlerce okul imam hatibe dönüştürülürken neredeydiniz?..

CHP genel başkan yardımcılarından Yıldırım Kaya'nın, "Karma eğitim olursa kıyameti koparırız" şeklindeki açıklamasını buraya not ederek takipçisi olacağımızı belirtelim ve asıl meseleye gelelim...

Önce laik eğitime en çok sahip çıkması gereken CHP ile meydanlarda, "Atatürk-cumhuriyet" naraları atan diğer siyasetçilere ve aydınlara soralım;

Eğitimde "kıyamet" çoktan yaşanmadı mı, iş işten geçmedi mi, suskunluk-duyarsızlık-tepkisizlik yüzünden karanlık her yere nüfuz etmedi mi ey gafiller?..

En önemli soru ise AKP'ye; tarikat-cemaat sisteminde, "ışık evleri" - "abla-abi" örgütlenmeleriyle şekillenen ve gerici "eğitim" sistemiyle büyüyerek sonunda "darbe"ye kadar ulaşan FETÖ karanlığının okullardan-yurtlardan-dershanelerden başlayan sinsi tahribatlarından ders almadınız mı?.. 

Yazarın Diğer Yazıları