AKP Genel Başkanı ve Başkomutan

Anayasa değişikliği üzerine, şimdiye kadar yazmadık, bunun nedeni, ortada değerlendirecek ciddi veriler ve üzerinde anlaşılmış bir metin yoktu. Ancak Anayasa değişikliği müzakerelerinde tuhaf şeyler olmaya başlayınca sorumluluğumuz gereği bildiğimizi ve fikrimizi yazmakta yarar gördük. Ayrıca, işin içine MHP de girince, ülkenin ve Türk halkının aleyhine olacak bir anayasaya onay vermezler düşüncesiyle de bir rahatlık da oldu. Ama MHP'nin de gücünün yetmediği veya gözünden kaçan durumlar olabilir. Ayrıca, MHP'nin halka götürelim neye karar verirse kabulümüz tavrı doğru değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde halk Anayasanın ayrıntılarını bilmez, mensubu olduğu siyasi felsefenin temsilcisi olan parti ve örgütlerin etkisinde kalır ve çoğunlukla da onların işaret ettiği yönde oy kullanır. Türkiye gibi şark zihniyetine sahip insanların bulunduğu ülkelerde, tarikat, cemaat, tekke ve zaviyelerin de işin içinde olacağı dikkate alınmalıdır.

Türk halkının aydınları ve entelijansıyasının halka ulaşma şansı sıfıra yakın bir duruma getirilmiştir. Basın yayın ve iletişim kanalları iktidarın elindedir. Halk oylamasına gitmeden önce muhalefetin yapacağı çok şey vardır. Tuhaf bir şekilde, Tayyip Erdoğan başkanlık sisteminden vaz geçerek partili bir cumhurbaşkanı söylemine geçmiştir. Bu geldiği nokta daha da tehlikelidir. Bu değişiklik gerçekleşirse, Erdoğan, AKP Genel Başkanı ve ordunun Başkomutanı olacak ve üstelik bir de Cumhurbaşkanı olacak. Bir partinin genel başkanından ordu komutanı olur mu? Bu nasıl mantık? Tarih, MHP ve CHP'ye ülkeyi kurtarma fırsatı vermiştir. Özellikle MHP bu tarihi fırsatı kullanarak ülkeyi tehlikeli başkanlık sisteminden kurtarması gerekir. AKP'nin içindeki vatanperver milletvekillerine seslenerek onlardan da yardım alabilir. MHP bunu yapmaya muktedir ve vatanperverliğinin gereği olarak da yapması gerekir.

Ana muhalefetin stratejileri

CHP'nin Adana mitingi başarılı olmuştur. Ancak, her ne hikmetse, birileri bir yolunu bulup bu tür başarılarını inceden inceye baltalıyor. Bu yanlışlar, CHP klasiği haline geldi. Ne güzel amacı olan, ne güzel bir toplantı düzenleniyor, ama birisi konuşma metnine sağcıların ve solcuların sevmediği isimleri sokuyor ve onları koruyor ve herkesi irite ediyor. Buna tam olarak bir çuval inciri berbat etmek denir. Siz hiç Altanlara ve Nazlı Ilıcak'a sempati duyan sağcı ya da solcu veya dindar birisini tanıyor musunuz? Bu tavırlar CHP'ye oy kaybettirir. Bu yeni bir Mehmet Bekaroğlu hadisesidir. Biz şimdiye kadar ne bir dindarın, ne bir milliyetçinin ne de bir solcunun Bekaroğlu'yla ilgili olumlu bir sözünü duymadık ama her ne hikmetse, kim yönlendiriyorsa, birisi, böyle bir adamı genel başkan yardımcısı ve milletvekili yapıyor. Bu tür hatalar asla oy getirmez ve kesinlikle oy kaybettirir. Daha fazla oy almak için CHP'yi sağa açma stratejisi iyi sonuç verebilir ama taktik yanlış, zira seçilen insanlar sağın nefret ettiği insanlar olmaması gerekir. Bu bağlamda İlhan Kesici iyi bir tercihtir, zira sağın sevdiği saydığı saygın bir insandır.

Muhalefetin bir başka hatası, yaptığı çalışmaları ve propagandaları, kendi seçmenlerine yapmasıdır. Bunun bir anlamı yoktur. Zira zaten onların oylarını alıyorsunuz. Esas olan, muhalefetin,  AKP tabanına yönelik propaganda yapmasıdır. Tayyip Erdoğan, gece ve gündüz konuşuyor, hata üstüne hata yapıyor, ekonomi, dış politika ve siyasette hiçbir şey iyi gitmiyor, muhalefet bu hataları ve sorunları, bugünkü iletişim teknolojileriyle AKP tabanına yönelik olarak ikna edici argümanlarla duyurup bir hassasiyet yaratabilir. Muhalefetin kendi tabanına propagandası ikinci planda olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları