Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

AKP, HDP ve koalisyon!

On üç yıldır Türkiye’yi tek başına olmanın da ötesinde başına buyruk bir biçimde yönetmiş olan AKP ile koalisyon ortağı olmak siyaseten risklidir. AKP bugün itibarıyla çift başlı bir partidir. On üç yıldır tepeden inmeci, dediğim didik ve dayatıcı bir yönetim anlayışı vardır ve bu alışkanlığından vaz geçmiş olduğuna yönelik hiçbir işaret de yoktur. Üstelik önümüzde hali hazırda da bürokrasisi, medyası, yargısı, STK’sı, Üniversitesi ile AKP’lileşmiş bir Türkiye vardır.

Dahası Anayasal tarafsızlığını yok sayan, parlamenter sisteme karşı, fiilen parti genel başkanı gibi hareket eden bir de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan söz konusudur! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, onca olan bitene karşın anayasal sınırlar içinde kalması mümkün olmamıştır. Seçim sonrasında yaptığı konuşmalar ve ortaya koyduğu tavırlarla mevcut tavrını aynen devam ettireceği bellidir. 

AKP gibi şimdiye kadar gücünün dışında hiçbir norm, sınır, ilke ve etik değer tanımayan bir anlayışla yapılacak bir koalisyonun sürekli olması düşünülemez. AKP’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oluşturulacak koalisyon mutabakatına sadık kalması da söz konusu olamaz.

Dahası AKP’nin “Büyük Türk Milleti” üzerine yemin edip, “Türk milleti” kavramını anayasadan çıkarmaya teşebbüs eden bir zihniyeti vardır. Bu zihniyet “Tarafsızlık” yemini edip yeminini paspas gibi çiğner. İmralı’daki cani ile ’görüşen şerefsizdir’deyip görüştüğünü pişkin pişkin açıklar. Böyle bir zihniyetin imzalayacağı koalisyon protokolüne sadık kalacağını kim garanti edebilir?

Kaldı ki AKP, iktidarını milat yerine koymuş, Cumhuriyet tarihi boyunca ortaya konulan bütün müktesebatı eski ve geçersiz ilan etmiştir. Kürt Sorunu Vardır/Yoktur, Eski Türkiye/Yeni Türkiye, Parlamenter Sistem/Başkanlık Sistemi, Anayasa/Yeni Anayasa gibi temel sorunları çatışmacı ve karşıtlık içinde ele almış bir anlayışa sahiptir. 

AKP iki başın, çift ahlakın ve gerilim siyasetinin adıdır. Böyle bir zihniyetle ortak bir hükümette bir araya gelmek ciddi riskler içerir. Dahası tepeden inmecilik ve siyasi dayatmacılık AKP’nin kültürüdür.

Bu şartlar altında iktidar tutkusuyla, gerçekleri göz ardı ederek AKP ile koalisyon kurmaya kalkışmak risk üstüne risk almaktır. Sırf ’iktidarın bir kenarından tutalım’anlayışı ya da bir ’koalisyon kurulsun da nasıl kurulursa kurulsun’yaklaşımı sorunludur. Koalisyon demek Türkiye’nin sorunlarının altına ortak olarak girmek demektir. El birliğiyle ülkeyi yönetmek sorumluluğu almak demektir. Farklı siyaset anlayışına sahip partilerin asgari müştereklerde, ortak ilkelerde anlaşması demektir.

Diğer yandan bir koalisyonun kurulması için öncelikle onun siyasal ve toplumsal karşılığının olması gerekir. Böyle bir karşılığın olup/olmadığını anlamak için de dört önemli hususun irdelenmesi gerekir. Bunlar; Koalisyonu oluşturacak partilerin siyaset anlayışındaki yakınlık, siyasi beklentilerdeki benzerlik, siyasi partilerin birbirlerine güven duymaları ve koalisyonun sürdürülebilir olmasıdır.

Bir siyasi partinin projelerini, tezlerini ve düşüncelerini kısmen dahi uygulama şansı olmayacak bir koalisyona katılması intihar etmesi anlamına gelir. Türkiye tasarımı, birbirlerine güvenleri olan ve siyaset anlayışları yakın olanların kuracakları bir koalisyon sürdürülebilir olabilir.

Bu dört unsura birlikte bakıldığında AKP’nin koalisyon için en yakın olduğu siyasi partinin HDP olduğu görülür. Her iki parti de  “çözüm süreci” nin altına gövdesini koymuştur. Dahası HDP’nin Yeni Anayasa, vatandaşlık, ortak vatan ve çözüm süreci ile ilgili en yakın olduğu parti de AKP’dir. Sırasıyla Oslo, İmralı ve Dolmabahçe görüşmeleri, AKP ile HDP arasındaki ortak çalışma alanlarıdır. AKP/HDP koalisyonu bunlara yeni ilaveler yapar!

Bu koalisyonun bir yararı olur o da, milletin AKP’yi daha yakından tanımasına katkı sağlar. Bu da az bir kazanım değildir!

Yazarın Diğer Yazıları